Kadınlar Birlikte Güçlü – Kampüs Cadıları, Öğrenci İnisiyatifi, Özgür Genç Kadın

8 Mart’a giderken, genç kadınlarla yaptığımız gelişen gündeme ve 8 Mart’a dair röportajımızı sizlerle buluşturuyoruz. Kampüs Cadıları’ndan Eylem Gültekçe’ye, Öğrenci İnisiyatifi’nden Meryem Tunç’a ve Özgür Genç Kadın Merkezi Koordinasyon üyesi Gizem Altunöz’a teşekkür ederiz.

 

 

OHAL döneminde çıkan tecavüz, müftülük yasası ve diyanetin açıklamaları hakkında ne düşünüyorsun?

GizemSaray hükümeti 15 Temmuzda yaşanan olayları bahane ederek zaten çok uzun zamandır özelde kadınları hedef alan bir dizi yasayı meclisten geçirmişti. Müftülük yasası tamda bu hedefleştirmenin bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Bu yasa ve öncesinde kadınların baskısı ile geri adım atılan yasaların temelinde hep erken yaşta evliliğin önünün açılması vardır. Bu elbette ki bir tesadüf değildi. Saray kadınları hayatın her alanında silik hale getirmek ve kendi istediği alanların dışına çıkmayacak hale getirmeye çalışıyor. Diyanetin buradaki misyonu ise tamamen AKP’nin dini hamiliğini üstlenmektir. Müftülük yasanın hemen ardından 9 yaşındaki çocuk evlenebilir fetvası tesadüfi değildir. Alenen tecavüzü meşru hale getirip dinen de bunu caiz gösterme çabasıdır. Bizler bu aklın her daim karşısında olacağız ve asla taviz vermeyeceğimizi belirterek çocuk yaşta evliliklerinde tecavüz olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz.

MeryemOHAL iktidarın kadınların kazanımlarını gasp etme çabalarını kolaylaştırdı. Tecavüzcüyle evlendirmeye yönelik yasal düzenleme girişimi toplum vicdanında ve kanımızca açıklanabilecek bir şey değildir,tecavüzü meşrulaştırmaktan öteye gitmez. Müftülük yasası çocuk yaşta ve zorla evliliklerin önünü açmaktır. Diyanetin fetvaları ise cinsiyetçiliği pekiştirmekte kadınları patriyarkanın kıskacına almaktadır.Kadınların geçmişten günümüze değin mücadelesi artarak sürüyor. OHAL’i keyiflerince uzatanlar çok açık bir şekilde haklılığımızı gördükleri için korkuyorlar. Yaşam tarzlarımıza ve alanlarımıza KHK’lar ile müdahale ederek özgürlüklerimizi almaya çalışıyorlar ama biliyorlar ki itaat etmeyeceğiz.

Eylemİktidarın mecliste kadınlara yönelik sunduğu tüm yasa tasarıları, gittikçe muhafazakarlaşan Türkiye’nin toplumsal dönüşüm sürecinde kadınların, kamusal alandan dışlanarak “özel alanlara” hapsedilmeye çalışıldığını gösteriyor.

Bu tür yasa tasarılarının özellikle OHAL’ den sonra hayatlarımıza sokmak istenmesi ise elbette ki tesadüfî değil. İktidar için kadın alanı önemli ve kendisine karşı tehdit oluşturan bir konumda duruyor. Unutmayalım ki kadın alanı her daim kısıtlamalara ve yeni uygulamalara karşı durabilen, sokağa çıkan, kendi söylemini üreten ve toplumun diğer dinamiklerini de harekete geçirebilen bir alan.

Bu sebeple yıllardır başta yoksul mahalleler olmak üzere kadınları giyinişlerine, yaşam tarzlarına ve statülerine göre ayrıştırmayı deniyorlar. Çünkü kadınlar iktidar tarafından yaratılan tartışma başlıkları yoluyla ayrıştıkça kadın düşmanı politikaları yürürlüğe sokmak daha kolay hale geliyor. En önemlisi de iktidar, kadınların ortak dezavantajlarından doğru birleşebilmesinin önünü kesmeye çalışarak kendi yerini sağlamlaştırmaya çalışıyor.

Okullarda yaşanan taciz, tecavüz ve şiddet olayları hakkında neler düşünüyorsunuz? Genç kadınlar olarak bu şiddetle nasıl mücadele etmeliyiz?

GizemGerek liselerde gerek kampüslerde yaşanan taciz tecavüz olaylarını ortak ele alacak olursak ortaya çıkan manzara kesinlikle cinsiyetçi eğitim ve bunun doğrudan yansıması olan erkek egemen akıldır. Müfredatta yapılan değişikliklerde kadınlara biçilen roller açıkça evde kalan ve çocuk bakımını üstlenen bir noktadan ileri gitmiyor. Üniversiteler içinde durum benzer tacizciler gücü açık bir biçimde ÖGB ve polisten alıyor. Liselerde ki durum ise hem idarenin hemde okuldaki öğretmenlerin ortak çabaları ile hasır altı ediliyor. Erkeklerde bunlardan aldıkları güçle her seferinde dozu arttırılmış bir biçimde tacizin farklı biçimleriyle genç kadınların karşısına çıkıyor. Bu şiddetle mücadelenin en etkili yolu kesinlikle kadınların örgütlü mücadelesidir. Birlikte güçlü olduğumuzun onlarca kanıtı varken ortak mücadele ile taciz ve şiddetin üstesinden gelebiliriz.

MeryemErkek şiddeti varlığını her alanda olduğu gibi okullarımızda da içine girdiğimiz bu sert süreçte artan boyutlarda göstermekte. Taciz,tecavüz ve şiddet olayları karşısındaki cezasızlık hali ise cesaret verici bir iklim yaratıyor. Genç kadınlar olarak okullarımızda şiddete geçit vermeyeceğiz. Kadınların yan yana gelişi direnişimizi ve özsavunmamızı örecektir.

EylemKadınlar olarak şiddet, taciz, tecavüz olaylarının gerçekleşmediği, herkesin özgürce konuşabildiği, giyinebildiği, baskıya maruz kalmadığı, kadın-erkek eşitliğinin sağlandığı yaşam alanlarını düşleyerek büyüyoruz. Düşlediğimiz bu özgür yaşam alanlarından biri de bizim için üniversite yılları ve alanları. Her birimiz için üniversite yılları hayal kırıklıklarıyla dolu. Şiddetin, tacizin kol gezdiği; kampüslerin giderek erkekleştiği; güvenli olmayan ve ahlak bekçisi kesilen yurtlar…

Bizi konumlandırmaya çalıştıkları düzene inat, bizim de bağımsız kadın mücadelesiyle yapacaklarımız, söyleyeceklerimiz ve direnişlerimiz var. Özellikle genç kadın dinamizminin örgütlenmesi ve mücadelede özneleşmesi son derece önemli bir noktada duruyor.

Üniversite içerisindeyken mücadelenin hattını akademik demokratik mücadele ile yoğurmak gerek. Zira akademiyi niteliksizleştirme ve akademiyi erkekleştirme aynı aklın ürünü. Üniversite sonrasında atılacağımız iş hayatının barındırdığı fırsat eşitsizlikleri üzerine “düşünmekle” yetinmek ya da içerisinde bulunduğumuz cinsiyetçi ortamı görmezden gelerek salt kariyerizme saplanmak bizi nesneleştirir ve mücadele içerisinde izleyici pozisyonuna geriletir.

Üniversiteli genç kadınlar olarak, eğitim kurumlarındaki kazanımların ancak eğitim kurumları içerisinde yürütülecek mücadeleyle elde edilebileceğini fark etmeliyiz. Üniversitelerde ve yurtlarda kadın alanlarını oluşturmayı zorlamalı ve bu alanlardan hareketle üniversitelerde kadın çalışmalarının kurumsallaşmasını sağlamalıyız.

Üniversitelerde kadın toplulukları, kulüpleri, taciz masaları, toplumsal cinsiyet çalışmaları, bilinç yükseltme grupları gibi oluşumları her daim aktif tutup kadın kitlesini bu çalışmalara dâhil etmeye çalışmalı ve eğitim alanındaki her türlü cinsiyetçi politikayı teşhir edip karşı çıkmalıyız.

Türkiye’de 2015 yılında Suruç Katliamı ile başlayan savaş hali ve OHAL süreciyle politik özgürlüklerin kısıtlanması ile karşı karşıyayız. Kadınlar bu atmosferde nasıl rol oynuyor/oynamalı?

GizemPolitik özgürlükler sorunu kadınların gündeminde özellikle son zamanlarda belirgin olarak yer almakta. Elbette ki başlangıcını katliamlarla yaptıkları savaş sürecini bitmek bilmeyen bir OHAL süreci ile devam ettiriyorlar ve bu süreçte de kadınları özel olarak hedef haline getiriyorlar. Sebebini de kesinlikle kadınların pratikleri ortaya koyuyor istismarların önünü açan yasalardan tutalım da yasaklanan 8 Martlara ve 25 Kasımlara, tacize tecavüze sessiz kalmayıp sokakları dolduran kadınlara kadar OHAL’in önüne koyduğu tüm yasakları delme iradesi göstermiştir kadınlar. Hal böyleyken özgürlükleri için sokakları her koşulda zorlayan kadınlara geri adım attırma çabası içinde olan Saray günbegün farklı biçimleri ile yasaklarla karşımıza çıkıyor ve bizleri yaşamın, sosyal hayatın sadece belli alanlarında ve belirlenen ölçülerinde kalmamızı bekliyor. OHAL ın ve savaşın karşısında en net duran kesimin kadınlar olması bu hedefleştirmenin de sebebini açıklıyor sanırım. Muhalefetin en etkili kanadı olan kadınlar dün olduğu gibi bugün de ve yarında yaşamın içinde olan olaylara karşı sözünü söyleyecektir.

MeryemBiliyoruz ki faşizm önce kadınları vurur. Kadınlar bu faşizme doğru evrilen süreçte özgürlüklerinden ödün vermediler vermeyecekler. Sokakları ve kampüsleri barış,eşitlik,adalet,özgürlük sloganlarıyla doldurmalıyız. Barış talebimizin yanında söyleyeceğimiz pek çok sözümüz var. İnatla her yerde var olacağız,susmayacağız erkek egemenliğine direneceğiz.

EylemBiz kadınlar; her geçen gün kadın mücadelesi hattının önünü kesmek için yeni uygulamalar getiren iktidarın, sürekli olarak yeni hamlelerle geleceğinin ve farklı yerlerden vurmaya çalışacağının farkındayız.

Hepimiz gördük ve anladık ki iktidarın karşısında konumlanış biçimimiz fazlasıyla ehemmiyet teşkil ediyor. Kadın hareketinde savunmanın, temsil etmenin ya da katılmanın yeterli gelmediği bir sürece doğru gitmekteyiz.

Artık farklı statüleri, inanç farklılıklarını ve yaşam tarzlarını söylemlerine yedirerek bizi ayrı düşürüp yerini sağlamlaştırmaya çalışanlara inat kapsayıcı olmalı ve bir arada mücadeleyi mümkün kılmak için çalışmalıyız.

Tarih boyunca; kahraman kadınlar yok sayılma, ezilme yoldaşlığıyla bir araya gelip hayati kazanımlar elde ettiler. Bugün ise özgürleşme bayrağı ve sorumluluğu bizim ellerimizde.

Baskılara ve OHAL’e karşı kadınlar olarak yine 8 Mart’ta alanları doldurmaya gidiyoruz. 8 Mart’a giderken Kadınlara mesajınız nedir?

GizemBu 8 Mart’da da kadınlar tüm coşkuları ile sokaklarda olacak. Biz Özgür Genç Kadınlar olarak 8 Marta giden süreçte bir kampanya içindeyiz kampanyamızın temel şiarı ‘Özgürlüğü Kazanalım’ olacak. Bu şiar güncel politika ekseninde şekillenecek örneğin ‘Tacizciyi Dövelim Özgürlüğü Kazanalım, Barışı Savunalım Özgürlüğü Kazanalım’ şeklinde. Temek sloganımızda  ‘Direnişin Cemresi Olalım Özgürlüğü Kazanalım’ olacak. Kadınlar yaşam alanlarına dönük saldırılara cevap olarak her şekli ile özgürlüklerine sıkı sıkıya bağlı kalmak isteğinde. Bu 8 Martta da kadınlar özgürlükleri için sokaklarda olacak genç kadınlara çağrımız ÖGK ile birlikte bu özgürlük şiarını büyütüp kendi renkleri ve kendi sesleri ile alanlarda olmalarıdır. Cinsel özgürlüklerden politik özgürlüklere kadar kadınların kendi yaşamlarında söz karar denetim hakkını ellerinden almak isteyenlere en güzel cevap kitlesel 8 Mart eylemleri olacaktır. Birlikte ne kadar güçlü ve kararlı olduğumuzu bir kez daha göstermek için direnişin cemresi olalım özgürlüğü kazanalım. Bu 8 Martta ÖGK ile alanlarda olalım.

MeryemHiçbir baskı,hiçbir yasa bizleri haklı mücadelemizden edemez. Kazanımlarımızı savunmaya,taleplerimizi haykırmaya, haklarımızı almaya,meydanları doldurmaya biz de geliyoruz. 8 Mart’ta tüm kadınları alanlara davet ediyoruz!

EylemGeçtiğimiz yıl binlerce kadın 8 Mart sürecinde kendi hayırlarını örgütleyerek çıkılamaz denen ve yasaklanan sokakları doldurdular. Bu yıl yine aynı şekilde baskısını ve şiddetini arttıran iktidar ve uygulamalarına karşı sokakları doldurmaya hazırlanıyoruz.

Hem gündüz mitinginde hem de gece yürüyüşünde kadınlarla bir araya gelerek kendi taleplerimizi haykırmak, yaşam alanlarımızı savunmak için çok önemli bir yerde duruyor.

OHAL fırsatçılığıyla kadın düşmanı politikalarını arttırmaya çalışan iktidara inat sokaklarda; eşitlik ve özgürlük talebimizi haykırmalıyız.