Gazi Barikatının Komutanı – Ahmet Sönmez

Genç ve cesaretli bir komünist, katledildiğinde henüz 30 yaşındaydı. İradesi ve mütevazi olmasıyla biliniyor, ismi Hasan Ocak. Dersimli. Kısacık yaşamına büyük bir mücadele tarihi sığdırmış çocuk yaştan başladığı devrimci yaşamını komünist bir genç olarak noktalıyor. Fakat Ocak ardına da uçsuz bucaksız bir mücadele bırakıyor. Cumartesi Anneleri bunlardan bir tanesi.

Dersimde kürt alevi bir ailenin çocuğu olarak 1965 yılında dünyaya geldi. Liseye kadar olan eğitimini Elazığ’da tamamladı. Politik bir ailenin çocuğu olduğu için kendisi de hızla politikleşti. Okuduğu yıllar ve Elazığ’daki şoven  hegemonya kendisi için hızla  politize olmanın bir sebebi oldu. Toplumsal olaylara duyarlı olmasından ilk gözaltısını daha 15 yaşındayken yaşadı.

Üniversiteyi Siirt’te tamamladıktan sonra ailesi ile birlikte İstanbul’a taşınan Hasan Ocak, babasının sahibi olduğu fotokopi dükkanında çalışmaya başladı. Aynı zamanda örgütlü bir mücadele içindeydi. O yılların zor koşullarında her şeyin gizli yapıldığı bir yerde örgütün basım yayın gazete işlerine bakıyordu. İlk tutsaklığını burada yaşayacak üstünde bulunan illegal gazeteyle ilk başta yoğun bir işkence ve daha sonra da 3 aylık bir tutsaklık yaşadı.

Ardından Marksist Leninist Komünist Partisi’nin (MLKP) kuruluş sürecinde yer alıp partinin kurucu üyeleri arasında oldu. Kendisine güvenlikten sorumlu olması görevi verildi. Parti içinde mütevazi kişiliği ayırt edici özelliklerindendi.

Kendisine verilen her işte hızlı ve pratik olması yaptığı hiçbir işi yarım bırakmayan heyecanlı ve kararlı bir komünistti. Bildiri gazete kuşlama basarken makinanın bozulması bile kendisi için bir probleme dönüştürmemiş; düşmanın elindeki matbaaya gece gizlice girip, sabahlara kadar lazım olan kuşlama ve gazeteyi basmıştı.

90’lı yıllar devletin tüm Türkiye’de başta kürt alevi halkı olmak üzere tüm ezilen halklara karşı kara bir bulut gibi çöktüğü yıllardı. Faili meçhullerin, kayıpların işkencelerin kontra gerilla eylemlerin dorukta olduğu yıllar. Tarihler 12 Mart 1995 gösterdiğinde devletin karanlık elleri özel olarak hedefe aldığı yoğunlukla kürt alevi halkın yaşadığı gazi mahallesinde bir gecede kahvehanelerin otomatik silahlarla taranması sonucu bir kişinin hayatını kaybetmiş yirmi kişiden fazla insan  yaralanmıştı.

3 gün sürecek ayaklanma o gece başladı. Mahallede toplanan emekçi halk karakola doğru yürüyüşe geçti, kalabalık bir grup mahallede olabilecek faşist bir saldırı için cemevi çevresinde bekliyordu. Giderek büyüyen ayaklanmayı var olan gücüyle bastıramayacağını anlayan devlet sürekli polis özel tim takviyesi yapıyordu. Ertesinde günde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bölgeye askeri güçler yığan devlet ayaklanmayı kanlı bir saldırı ile bastırmak istiyordu. Halkın üzerine direk ateş açan polis 12 kişiyi katletmişti.

Ayaklanma kentin diğer emekçi semtlerine de sıçramıştı. 1 Mayıs Mahallesi’de ertesi gün sokaklara çıkmış yürüyüşe geçmişti. Polisin burada da direk halkı hedef alması yine ölümlere sebep olmuştu. Halk komitesinin sunduğu üç talep vardı. Sokağa çıkma yasağı kaldırılsın, cenazeler alınsın ve sorumlular hesap versin.

Birlik devriminin henüz birinci yılında komünist parti ayaklanmada öncü rol oynamış kuruluşunu pratik olarak gazi barikatlarında ilan etmişti. Bizzat ayaklanmanın içinde yer almış diğer yerlere de yaymıştı. Bundan dolayı devletin özel saldırı imha politikalarına maruz kalmış barikatın en ön saflarında savaşan komutanı Hasan Ocak kaçırılarak katledilecekti.

21 Mart 1995 günü polis tarafından kaçırılan hasan Ocak’tan günlerce haber alınamadı. Ailesi ve arkadaşları tarafından İstanbul’da bütün karakollar, hastaneler aranmış ancak bulunamamıştı. Emniyetin resmi kayıtlarında böyle bir gözaltının olmadığı söyleniyordu. Buna karşın aramayı bırakmayan aile ve arkadaşları ‘Sağ aldınız sağ istiyoruz’ diyerek haftalarca sürecek bir mücadeleye girişmişti. Çünkü Hasan Ocak’a Gayrettepe karakolunda kendisine işkence yapıldığı birkaç kişi tarafından görülmüştü. Arayışın 57.gününde Hasan Ocak’ın  kimsesizler Mezarlığına gömüldüğü anlaşıldı. Günlerce işkence görmüş daha sonra telle boğulup buraya gömülmüştü.

O gün on binler Hasan Komutanı uğurlamaya Gazi Mahallesi’ne akın ediyordu. Hasan Ocak Gazi Ayaklanması’nın komutanı, artık ayaklanmanın simgesi olmuştu. Büyük bir cenaze töreniyle Gazi Mezarlığına defnediliyordu. Artık gazinin bağrında bir komutan yatacaktı.

Bir komünist gibi yaşamış bir komünist gibi ölmüştü. O isyanın Ayaklanmanın komutanı olmuş halkının ölümsüz bir evladıydı artık. Bir komünist nasıl yaşar sorusunun cevabıydı. Geriye anısı mücadelesi kendisinden sonra gelecek ardıllarına bir miras olarak kaldı.