Dilli Düdük | Kadrajda; İsyan ve Direniş – Güneş Çağdaş

Ne kadar da güzel sokakları, üniversiteleri sesimizle, rengimizle, kahkahalarımızla, direncimiz ile doldurmak. Erkek egemenliği, diktatörlere karşı bir adım geri atmamanın resmini sokakta vermek. Dünyanın dört bir yanından kadın grevini örgütlemek, kadın dayanışmasını polis barikatlarının önünde büyütmek. Bu resmi yaratan, 8 Mart’ta isyanını heybesinde biriktirip sokaklara akan kadınlardır. Erkek-devlet şiddetine ve tüm engellemelerine rağmen sokakta olma ve sokakta kalma iradesi gösteren kadın hareketi yine sokakta cevabını vermeyi başarmıştır!

Dünyada gerçekleştirilen 8 Mart eylemlerinde 21. yüzyılın kadın devrimleri çağı olacağının tespitini bir kez daha yapmak oldukça mümkün. Gelişen kadın isyanları ve kapitalist erkek egemenliğine karşı geliştirilen mücadele hattı erkek egemenliği bakımından tehlike çanlarının çaldığını gösteriyor. Dalga dalga yayılan Kadın Grevi tüm kadınları kapitalist erkek egemenliğine karşı tek yumruk olma iradesini güçlendiriyor ve tüm zeminlerini hazırlıyor. Arjantin’den Berlin’e Türkiye’ye Suudi Arabistan’a kadar uzanan grev 46 ülkede yaygın bir biçimde örgütlendi. Türkiye ve Kürdistan’daki kadın hareketleri bakımından ilk kez örgütlenen kadın grevi birçok alandan kadınların desteği ile gerçekleşti. Kadın katliamlarına, cinsiyetçiliğe, ekonomik krize karşı “Hayatı Durdurma” fikri tüm kadınları heyecanlandırdı. Erkek-devlet şiddetini her gün artarak yaşadığımız bu topraklarda kadınların direnişi büyütme isteği ve en önde yürüme arzusu yaşamlarımızın içinde maddi bir gerçekliğe dönüştü. Kürdistan’da sokakların abluka altına alınması, kadınların sokaklara çıkma iradesini kırmayı başaramadı. AKP iktidarının işgalci, savaş politikalarına karşı kadınlar sokakları meydanları doldurup sömürgeci erkek egemenliğine karşı grevi örgütledi, Leyla Güven  için hayatı durdurdu!

8 Mart gece yürüyüşü için Ankara’da İzmir’de İstanbul’da sokaklara akan yüz binlerce kadın gerçeği… Taksim’de yine bir tarih yazdık. Tüm sokakları toplanma saatinden önce kapatmalarına rağmen akın akın Tünel’e ilerleyen kadınları durduramadılar. Kurdukları barikatları kendi elleriyle kaldırdılar. ‘Bizi bi salında yürüyelim, ağız tadıyla grev yapıyoruz şurada!’ diyen geri adım atmadan barikatın başında bekleyen yüz binler, heyecan vericiydi. İstiklal’de yürüyüşe engel olmak isteyen polisler kitleyi dağıtmak için saldırdılar. Kadınlar Taksimi terk etmedi tüm ara sokakları isyan alanlarına çevirdi. Bize İstiklali yasaklayanlara cevabımızı Taksim’in tüm ara sokaklarından verdik. Gece yürüyüşünde genç kadın kitlesinin katılımı oldukça göze çarpıcıydı. Kadın dayanışmasının elle tutulur bir şekilde hissedildiği bir 8 Mart’ı daha gerimizde bırakmış olduk. Bir gecede yine çok şey öğrendik, çok şey öğrettik.

MESAJIMIZ; ÖZGÜRLÜK

Türkiye ve Kürdistan’da birçok kentte yaygın bir şekilde sokaklara çıkan kadınların vurguladıkları en güçlü slogan; Özgürlüktü. Yaşam tarzımıza dönük saldırıların kapsamı her geçen gün daha da artarken kadınlar; “Yaşamlarımıza dair kararları erkek devlet almaya çalışırken biz özgürlüğümüz için mücadele etmeye devam edeceğiz!” diye haykırdı. Yaygın ve kitlesel eylemlerde ki genç kadın kitlesinin isyanı peki? Ne kadar da göze çarpıyordu değil mi? Lise sıralarında, kampüslerde kaynayan bu isyanı nasıl durduracaksınız? Durduramayacaksınız, durduramadınız, durmayacağız!

Genç kadın kitlelerinin 8 Mart eylemlerinin kitlesinin büyük bir kısmını oluşturuyor olması elbette ki tesadüf değil. Artan kadın cinayetleri, taciz, akademideki cinsiyetçilik, tekçilik artık tahammül sınırlarını aştı. Genç kadın kitlelerinin sokakta saflaşmasının en temel sebebi de tüm bu yaşananların doğrudan öznesi konumunda olması elbette. 8 Mart’ta isyanını üniversitelerden yükseltmek için bir araya gelen kadınlar Boğaziçi Üniversitesi’nde, MSGSÜ’de, Ege üniversitesi’nde, ODTÜ’de, İÜ’de; erkek şiddetine karşı ses çıkaracağız, hayatı durduracağız diyip eylemler gerçekleştirdiler.

Boğaziçi Üniversitesi’nden kadınların her sene gerçekleştirdikleri yürüyüşte bu sene engellenmeye çalışıldı. Kadınlar yürümekten seslerini, kahkahalarını sokakta duyurmak istemekten vazgeçmedi. Yol boyunca bir kaldırımı kapatarak yürüdüler. Düdükleriyle, sloganlarıyla, kadınlar için adalet talepleriyle ses çıkarıp kaldırımdan geçişleri durdurdular.

Ege üniversitesi’nde özel güvenlik ve çevik kuvvetin engellemeleri ile kadınlar darp edilerek gözaltına alındı. “8 Mart’ta Şiddete Dur” diyen kadınları üniversitelerimizin orta yerinde darp edilerek gözaltına alınması erkek şiddetin kampüslerimizde ne kadar olağanlaştığını göstermekten başka birşey değildi. Geçen yıl Ege Üniversitesi’ne atanan emniyet müdüründen sonra rektörlüğün yaptığı açıklamalardan üniversitede özgürce fikir beyan etmenin yasak olduğunu biliyorduk. Buna rağmen Zühal’in sınıf arkadaşları, genç kadın örgütleri Zühal’i anmaktan bir an olsun tereddüt etmedi.  Zühal Tütüncü’ye armağan edecekleri 8 Mart’ta erkek şiddeti ile engellendi kadınlar. Bu tablo bizi hiç şaşırtmadı, erkek şiddeti ve direnen kadınlar, vazgeçmeyen kadınlar!

MSGSÜ’de gerçekleştirilen ‘Direnen Kadınlar’ resim sergisine Cumartesi Anneleri ve Gezi’de direnen kadınların resimleri olduğu gerekçesi ile 25 Kasım’da  saldırmışlardı. MSGSÜ’lü kadınlar bu saldırı karşısında yaptığı açıklamalarda “Şiddete karşı birlikte güçlüyüz, vazgeçmeyeceğiz bu sıralar bu fakülte bizim!” demişti. Ve 8 Mart’ta da özel güvenliğin, sivil polislerin aldığı abluka altında yemekhanede tüm kadınları ses çıkarmaya hayatı durdurmaya çağırdılar. Yemekhanede bulunan tüm kadınlar hep bir ağızdan yaşasın kadın dayanışmamız sloganıyla erkek şiddetine karşı birlikte güçlü olduğumuzu söylediler.

ODTÜ’de Matematik çimlerinde toplanıp pankartını hazırlayan kadınlar, üniversite içerisinde yürüyüş gerçekleştirdi. Tacize, tecavüze, kadın cinayetlerine, homofobiye, akademide ki cinsiyetçiliğe karşı isyan koşusu gerçekleştirdiler.

İstanbul Üniversitesi’nde genç kadınlar hukuk fakültesi önünde buluşup pankartlarını   çıkalım zıvanadan, isyann diyerek hazırladılar. Pankartlarını hazırlayıp beyazıt ana kapı önünde buluşan kadınlar şiddete, tacize, akademide ki cinsiyetçiliğe karşı birlikte güçlüyüz biz istersek hayat durur diyerek topluca Taksim/Tünel’e geçtiler. Kadriye Moroğlu lisesinde genç kadınlar ‘8 Mart’ta Hayatı Durdur’ sergisi açıp liselerinde ki tacizci öğretmene de, cinsiyetçi, tekçi müfredata da isyan bayrağını çektiklerini söylediler. Liselerde gelişen genç kadın isyanını dizginlemek isteyenlere karşı isyan etmekten, karşı koymaktan vazgeçmeyen liseli kadınlar cinsel özgürlük talepleri için alanlarda yerini aldılar.

Dersim’de, Amed’de; ”Genç Kadınlar Grevde Faşizme Karşı Direnişte” diyerek sokaklarda meydanlarda kitlesel yürüyüşler ve eylemler gerçekleştirdiler. Kadınlar abluka altında  gerçekleştirdiği yürüyüşte faşizme karşı birleşik mücadele çağrısı yapıp, erkek adalete karşı gerçek adalet talebini, özgürlük talebini haykırdılar.

Genç kadınların toplumsal mücadelenin en ileri dinamiği tespitini yaparken hangi maddi dayanaklara yaslandığımızı yukarıda tek tek sıralamış olduk. Kavramamız ve öğrenmemiz gereken kadın hareketinin dinamikliği ve canlılığı. Faşizme karşı mücadelede yolu açan, sürükleyen en önemli halka olduğunu kavramak zorundayız. Toplumsal muhalefetin diğer öznelerinin sokakta sözünü söylemekte dahi zorlandığı bugünün siyasi koşullarında kadınlar sokakta sözünü söyleme ve direnmede bir çıta yakalamıştır. Toplumsal muhalefetin öznelerine düşende kadın hareketinin direngenliğinden, inancından ve umudundan öğrenmek olmalıdır. Faşizmin psikolojik savaşına, üstünlüğüne karşı kadın hareketinin kazanımlarını  bir zırh gibi taşımayı bilmelidir.

Kendi öz gücüne dayanarak yürümenin yolumuzu nasıl açtığını gördük. Tüm saldırılar karşısında birlikte mücadele ısrarımız ile omuz omuza birlikte güçlü olduğumuzu dosta düşmana gösterdik. Hiç nefes almadan, mola vermeden aynı hızla yürüyüşümüze devam edeceğiz. 8 Mart’tan aldığımız enerjiyle kadın dayanışmasını, kadın adaletini, özsavunmasını kuşanıp devam edeceğiz.

PAYIMIZA DÜŞEN

Özgür Genç Kadınlar Üniversitelerde, liselerde ‘Hayatı Durdurma’ fikrinin en temel örgütleyici öznesi oldu. Genç kadın kitlelerinin politik öncüsü olma hedefine bir adım daha yaklaştı. 8 Mart’ta genç kadın kitlelerinin taleplerini, özlemlerini ve isyanını kuşanıp kendini kampüslerden sokaklara akıtmayı başardı. Toplumsal mücadelenin en ileri dinamiği olan genç kadınlar önümüzdeki süreç boyunca da erkek egemenliğine karşı geri adım atmadan sokakta direnerek kendini var etmeye devam edeceğini 8 Mart’ta alanlarda bir kez daha gösterdi. Tüm bu tabloda bize düşen genç kadın kitleleriyle birlikte  sokakta olma ısrarımızı sürdürmek olacaktır. Kendiliğinden gelişen cins bilincini erkek egemenliğine karşı örgütlü bir güce dönüştürmek olacaktır. 8 Mart’ta genç kadın kitlelerinin durumunu tespit ettiğimiz gibi erkek egemenliğinin saldırılarını nerelerden geliştireceğini de gördük. Erkek egemenliğinin kendini yeniden inşası için giriştiği üniversiteler ve liselerde sistematik saldırı halinin kapsamı genişleyecektir. Özgür Genç Kadınların erkek egemenliğine, cinsiyetçiliğe karşı bu tarihsel sorumluluğu omuzlaması mücadelede ısrarcı, hak alıcı temelde örgütlemesi en temel görevi olacaktır.

8 Mart’ta ne yaptık biliyormusunuz?  Egemenlerin dizlerini titrettik, korkunun ecele faydası yok geliyoruz iktidarlarınızı ters çevireceğiz. Kendi hayatlarının altını üstüne getirmiş kadınlarından her iktidar korkmalı!