Bu Müfredata Sırtını Dön! – Deniz Bahçeci

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2015’de taslak olarak bir program hazırlamış, pilot uygulama yapmadan 2016-2017 öğretim yılında ilkokul 1, ortaokul 5 ve ortaöğretim 9. sınıflarda uygulamaya başlamıştır. Uygulamaya başladığı bu programı hiçbir gerekçe göstermeden, 2017’de değiştireceğini, yeni bir taslak program hazırladığını 6 Ocak 2017 tarihinde açıklamıştır.

İlkokul ve ortaokul düzeyinde 17, lise düzeyinde 24, İmam Hatip Ortaokulu ve İmam Hatip Lisesi düzeyinde 10 olmak üzere toplam 51, ayrı sınıflar esas alındığında ise 176 müfredat yenilendiği geçtiğimiz haftalarda açıklandı.

Yeni müfredat programı ilk ve ortaöğretime dair köklü değişikliler olduğunu gösteriyor. Yeni müfredat programı için “hacmin daraltıldığı bilgiden çok analiz yeteneklerini geliştirecek bir müfredat’’ oluşturulduğu iddia edildi ise de açıklanan program açıkça öyle olmadığını gösteriyor.

Son yıllarda eğitim sisteminde irili ufaklı bir dizi değişiklik yapıldı. Bugünkü mevcut müfredat ve eğitim sisteminin temeli 2005’te sınavlardaki başarısızlığın giderilmesi,niteliğin artırılması üzerine yapılıyor. Ancak başarı grafiği her yıl daha da düşüyor, eğitim bilimsellikten uzaklaşmaya devam ediyor.

2012’de 4+4+4 ‘ün getirilmesi okula başlama yaşının düşürülmesine, dini temelde derslerin eklenmesine, çocuk istismarının önünün açılmasına neden oldu. Karma eğitimin kaldırılmak istenmesi, din dersinin birinci sınıftan itibaren gösterilmeye başlanması, Osmanlıca’nın zorunlu ders haline getirilmesi, Turizm Meslek Liseleri’ndeki renkli sularla yapılan alkollü içki ve kokteyl hazırlama dersinin kaldırılması, disiplin cezalarının ağırlaştırılması, turnike ve kameraların takılması, öğrencilerin dedektörle aranması, okul duvarlarının yükseltilmesi gibi bir dizi gerici-faşist uygulama okullarda yürürlüğe konulmuştu. Şimdi de yeni programla 1-12. Sınıfları kapsayan bir müfredat uygulamaya konuldu.

Peki müfredat ve eğitim sisteminde sürekli değişiklikler yapılması söylendiği gibi başarısızlıkları düzeltmek, daha nitelikli bir eğitim sistemi inşa etmek için mi yapılıyor?
Başarı oranını eğitim sistemindeki nicel değişimleri göz önüne aldığımızda hiç de öyle olmadığını görebiliyoruz.

Egemen sınıf siyasi iktidarlar üzerinden diğer sınıfları baskı altında tutmak için hegemonya alanları oluşturur. İdeolojik aygıtlar, hegemonya kurmanın araçlarından birisidir. Böylelikle siyasi iktidar oluşturduğu ya da oluşturacağı ve hakim kılmaya çalıştığı yaşam tarzını, düşünüşü, politik ideolojik çizgisini bir bütün olarak dayatmaya başlar. Eğitim sistemi bu alanları oluşturmak ve hakim kılmak için önemlidir. Çünkü okullar bireylerin öğrenim görmeye başladıkları ilk yerdir. Ve küçük yaşlardan itibaren oluşturulan şekillenme iktidarın tahsis ettiği gibi bireyliklerin yaratılmasını sağlar. Eğitim sistemindeki değişiklilerin sözüm ona “köklü yeniliklerin” temel amacı budur. Piyasacı, gerici, cinsiyetçi tek-tip karakterli bir eğitim modeli ile başka bir düşünce üretmeyen bireylikler yaratmak.

Yeni müfredat için yapılan değişiklikleri inceleyelim. Öncelikle değiştirilen bu müfredat ilk olarak 1, 5 ve 9. Sınıflara uygulanıyor. Ocak 2018’e kadar programlarla ilgili değerlendirmeler yapılacağı ve 2018-2019 itibaren de tüm derslik ve sınıflarda uygulanacağı söyleniyor. Her ne kadar 1 yıl için deneme ve değerlendirme süresi bırakılarak eleştiriye açık olduğu söylense de öyle olmadığını bu sürenin yalnızca göstermelik bir süre olduğunu biliyoruz. Değişen müfredatta cihadın eklenmesi ve dini terimlerin ağırlıkta olması, öğrenci seviyesinin üzerinde olmasından hem de öğretim programlarının kapsamıyla doğrudan ilgisi bulunmamasını bahane ederek Evrim teorisi, Moore Yasası, Huygens ilkesi gibi bir çok yasayı, kuramı ve Charles Darwin, Galileo, Wilhelm Röntgen, Otto Mayerhof, Dr. Wilmut gibi birçok bilim insanı müfredattan kaldırılmıştır. 4. sınıf Sosyal Bilgiler ders kitabında ise ”Kadın erkeğe itaat etmelidir” “kızın okumuşu kudurur” gibi cinsiyetçi ve gerici cümleler geçiyor.

Bunların yanı sıra tarih derslerinde yakın tarihe dair kesitlerin verilmesi göze çarpıyor. Bu eğitim-öğretim yılında 15 Temmuz darbe girişimi 1. Sınıflarda okutulmaya başlanacak. Pedagolojik açıdan çocuklar üzerinde yaratacağı olumsuz etkiler göz önüne alınmadığı ortada. Okula yeni başlayan çocukların bombalanan binaları, tankların önüne yatan insanları, kan ve vahşet görüntülerinin görmesinin zihninde nasıl bir etki yaratacaktır? Eğitim biliminin temel ilkeleri bu müfredatın neresinde? Bireyin anlama ve öğrenme yorumlama yeteneği ve becerisi hangi temellere göre alınmış gün yüzüne çıkıyor.
Cihat gibi dini terimler eklenerek islam kültürü, kimliği ideolojik bir esas alınarak kullanılıyor. Tarih ve felsefe derslerine mili bir nitelik kazandırarak; metafizik yönteme mistik bir anlayışı oluşturulmak isteniyor.
Gezi direnişi iç ve dış mihrakların oyununu olarak anlatılarak gezi ve gezide yitirdiklerimiz değersizleştiriliyor. Gezinin en diri dinamiklerinden olan liseli gençlik gezide biriktirdiği öfkeyi, isyanı kuşanarak bu müfredata gereken cevabı verecektir.

Yeni oluşturulan müfredat dini ve milli temelde yapılandırılması ; felsefenin, tarihin ve bilimin politik-islamcı bir ideolojinin aracı olarak kullanılmasına karşı bizler nasıl ki dün karanlığa karşı sırtımızı döndüysek bugün de yeni müfredatı kabul etmiyoruz. Eşit, parasız, bilimsel, ana dilde, laik ve nitelikli bir eğitim demokratik bir lise mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz!