8 Mart’ta Greve! – Aylin Yıldız

Biz kadınlar doğduğumuz andan itibaren hayatımızda birçok şey için farkında olarak ya da olmadan mücadele etmek durumunda kalırız. Çocukken oynamak istediğimiz oyuncak araba için verdiğimiz mücadele ile bir şantiyede inşaat mühendisi olmak için verdiğimiz mücadele temelinde birbirinden farklı değildir. Bugün dünyanın her yerinde sağcı tek adam diktatörlülüğü yükseliyor ve erkek egemenliği evimizin içinde, sokakta, duygusal ilişkilerimizde, iş yerlerinde yani hayatımızın bütününde kendini hissettiriyor.Buna karşı olarak dünyanın her yerinde bütün kadınların isyanını bir virüs gibi yaymasının kaçınılmaz bir zorunluluk olduğunu görüyoruz.

Geçtiğimiz günlerde Arjantinli kadın hareketi “Ni Una Menos”  kadınları ikinci defa  8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde ”Şiddetin ve tüm sömürü biçimlerinin doğal olmadığını göstermek için dünya çapında greve gidiyoruz. Bedenlerimizi savaş ganimeti olarak gasp eden zalimliğe karşı greve gidiyoruz. Irkçılığa ve bedenlerimizle topraklarımıza el konulmasına karşı greve gidiyoruz. Hayatlarımızı ve özerkliklerimizi savunmak için greve gidiyoruz. Arzularımızın yeryüzünde yeni bir yaşam biçimi tahayyül edebildiği, kendimize ait bir zamanı yaratmak için greve gidiyoruz. ” diyerek Küresel Kadın Grevi’ne çağırdı. Geçen sene 55 farklı ülkeden kadınların dahil olduğu ilk ulusal kadın grevi gerçekleşmişti.Küresel Kadın grevi kısmi olarak 1975 yılında İzlanda’da erkeklerden daha az ücret almayı reddeden 25.000 kadının Reykjavik sokaklarını doldurduğu, kadın nüfusunun %90’ı işe gitmediği ve ev  içindeki işleri yapmayı reddettiği eylemden ilham alınarak ortaya çıktı. Başka uluslardan, renklerden, kültürlerden kadınlar bazen sessiz çığlıklarıyla bazen aynı anda kestikleri yollar, çalıştırmadıkları makineleriyle birbirlerine ses verdiler. Farklı politik arka plana ve dünya görüşlerine sahip kadınlar dünyada yükselen kadın düşmanlığına, baskıcı rejimlere ve neoliberal saldırganlığa karşı ‘Kadınsız bir gün’ diyerek bulundukları tüm alanlarda yaşamı durdurdular.

Tarihe baktığımızda kadın grevlerinin farklı ülkelerde ve çeşitli mücadelelerde başarıya ulaştığını görebiliriz. Mesela Polonyalı kadınlar kürtaj yasağını getiren yasa tasarına karşı greve çıkmış ve yasa tasarısını geri çektirmişti. Kolombiya’da ise kadınlar yollarının yapılması için seks grevi yapmış çok kısa bir süre içerisinde  başarıya ulaşmışlardı. Bunun gibi bir dizi örnek sıralayabiliriz. Kadınlar tarihin her anında emek sömürüsüne, cinsiyetçiliğe, kendilerine dayatılan yaşam biçimine karşı bir duruş sergilemişlerdir. Kadınların tarih boyu yaşamlarına müdahalelere karşı tekil eylemlilikleri olsa da bugün erkek egemenliğine karşı  uluslararası topyekün bir kadın grevi çağrısı yapmak ve bu çağrıyı desteklemek kadın enternasyonaline giden bir yol olarak görmek sevindiricidir. Kadın hareketinin kazandığı ivmenin göstergesidir. Biz de 8 Mart’ta bu grev çağrısına destek vermeli erkek şiddetine, tacize tecavüze, yanı başımızdaki işgale, sıra arkadaşlarımızın zorla evlendirilip yaşamlarına dair karar haklarının ellerinden alınmasına, tecavüze uğramalarına karşı okullara  gitmeyerek, o gün alışveriş yapmayarak, çalıştığımız iş yerine gitmeyerek, sokakta kız kardeşlerimizle özgürlük talebimizi haykırmalı hayatı durdurmalıyız. Gökyüzünün yarısı olan biz birbirimizle olduğumuz sürece güçlüyüz. Hep birlikte, hayatımız için hayatı durdurmanın tam zamanı.