İsyanı Körükleyen Yangın – Rotinda Çağdaş

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün tarihçesi bir çok farklı kaynakta başka başka hikayelerle anlatılmakla birlikte, asıl çıkışının Triangle Gömlek Fabrikası yangını olduğu konusunda hemfikiriz. Bugün 8 Mart’a günler kalmışken, kadınların direnişini ve direnişe zemin hazırlayan koşulları anlatmak gerekir elbette ki; Kadınların örgütlü mücadelesinin önemini anlamak ve mücadeleyi büyütmek için.

Öncelikle 1800’lerin politik süreçlerini ve toplumsal yaşamı anlatmakla başlamak gerekir. 1800’lerin ortasından sonra giyim endüstrisi büyümüş ve üretim fabrikalarında çalışan işçilerin %80’ini kadınlar oluşturmaktaydı. 8 Mart 1857’de New York’taki tekstil işçisini kadınlar; düşük ücrete yüksek çalışma saatlerini ve kötü çalışma koşullarını protesto etmek için greve başladılar. 1857 tarihi, bazı kaynaklarca yanlış bir tarih olarak belirtilse de, Amerika’nın yaşadığı en büyük yangınlardan biri olduğu belirtiliyor.

20. yüzyılın başlarında, New York’ta en çok işçi istihdamına sahip sektör, giyim sektörüydü. 1908’deki ekonomik krizden sonra ise giyim endüstrisi işçilerinin çalışma saatleri arttırılmış ve daha az ücret verilmeye başlanmış, fabrika ihtiyaçlarından iğne-iplik hatta elektrik faturalarına kadar masraflar işçilerin maaşlarından düşülmekte ve fabrika sahipleri bu şekilde işçileri sömürerek ekonomik krizden kurtulmaya çalışmaktaydı. Krizden önce 65 saat olan haftalık çalışma ücreti, 75 saate çıkmış ve işçilerin haftalık kazancı 5 dolar olmuştu. Yangına konu olan Triangle Gömlek Fabrikası ise, bu kötü çalışma koşullarına sahip fabrikalardan biriydi. Bu fabrika binasının 8,9 ve 10. Katları Triangle Fabrikası’na aitti ve bina mimari yapısı gereği yangın merdivenleri olan, herhangi bir yangın tehlikesine karşı önlem alınan bir binaydı. Öyle ki iki kez yangın tehlikesi atlatmış ancak hiçbir işçinin ölümüyle sonuçlanmamıştı.

Politik ortam ve bu koşullar grev ortamını hazırlamış ve işçilere örgütlenme yolunu açmıştı. Triangle Fabrikası sahipleri Harris ve Blanck ise sendikalaşma karşıtı tutumlarıyla biliniyorlardı. İşçilerin örgütlenmeye başladığı süreçte- 1909 sonbaharında- , önce 150 işçinin işine son vererek grevi kırmaya çalışmış, Ardından işverenlerin baskısıyla polis greve giden işçilere müdahalede bulunmuş ve bir çok sendikalı işçi kadın tutuklanmıştı. Bu süreçte 5 hafta boyunca fabrika sahipleri grevi kırmak için işten çıkarmalar ve polis müdahalesinde yolları aramış, çözümü bunda bulamayınca para karşılığında çetelerle anlaşarak grevcilere saldırmalarına sebep olmuştu. Bunun da başarılı olamadığını görünce ‘’Triangle Çalışanları Yardım Derneği’ni” kurmuş ve sendika çalışması yürütenleri yine işten çıkarmakla tehdit etmişti. Kontrolünde olmayan ve ekonomik çıkarlarını zedeleyen bir örgütlenmeye karşı yanına tarafsız duran işçileri çekerek karşı bir örgütlenme oluşturmaya çalışmış ancak başarılı olamamıştı.

20 Bin İşçinin Ayaklanması

22 Kasım 1909’da, İLGWU’ya bağlı Local 25 Sendikası, genel grev çağrısı yapmış ve Cooper Union binasında, grevin sakıncaları üzerine yapılan uzun tartışmalar arasında  Triangle işçisi 19 yaşındaki Clara Lemlich, kalabalığın içinden sıyrılarak şöyle seslenmiştir : “Ben de birkaç şey söylemek istiyorum. Anlatılanları yaşayanlardan biri olarak daha fazla susmaya sabrım yok. Hemen şu anda grev kararı alınması için oylama yapılmasını öneriyorum.” Bu sözler çoğunluğun duygularına tercüman olur,  ayakta alkışlanır ve o gün salondan grev kararı çıkar.

25 Kasım 1909’da yaklaşık 40 bin işçiyi istihdam eden, New York ve civarı, Philadelphia ve Baltimore’dan 600 gömlek fabrikasında çalışan, yüzde 80’i kadın, 20 bin gömlek işçisi greve çıkar. Temel talepleri, alt işveren (o dönemdeki taşeronluk) uygulamasına son verilmesi; 52 saatlik çalışma haftası; günlük ücretsiz fazla mesainin 2 saati aşmaması; ücretlerde yapılan malzeme ve elektrik bedeli kesintilerine son verilmesiydi.

4 Aralık 1909’da 1000 kadar grevci kadın, kendilerine yönelik kötü muamele ve şiddete dikkat çekmek amacıyla belediye binasına yürüdü. Bu  grev Amerika tarihinin en büyük kadın grevidir ve Şubat 1910’da başarıyla sonuçlanır. Grevcilerin taleplerinin bir çoğu kabul edilir ve işçiler örgütlü mücadelenin ne gibi kazanımlar yaratabileceğini görür. Grev başladığında yüzlerce üyesi olan İLGWU, grev bitiminde 20.000 üyeye sahiptir. Grevcilerin imzalattığı sözleşmeyi kabul etmeyen ise tek bir fabrika vardır. Triangle Gömlek Fabrikası…

1911 yılının 25 Mart’ında ise Triangle Gömlek Fabrikası’nda bir sigara izmaritinden çıktığı tahmin edilen yangın başlar. İtfaiye ancak 7. Kata kadar ulaşabilmektedir ve yangın merdivenlerinin kapıları kitlidir, işçilerin mola vermesini engellemek ve çalışma saatlerini kontrol etmek amacıyla kitlenen kapılar, işçilerin ölümünün en büyük sebeplerinden biridir. Ayrıca, binadan çıkarken işçilerin hırsızlık yaptığını kontrol edebilmek için sadece 1 asansör çalışır durumdadır ve bu da işçilerin yangından kaçışını engelleyen sebeplerden biridir. Yangın sonucu 129’u kadın 146 kişi yaşamını kaybeder ve bunların 48’i sendika üyesidir. 5 Nisan’da 80.000 kişilik bir cenaze ve protesto yürüyüşü düzenlenir.

8 Mart Nasıl Dünya Emekçi Kadınlar Günü Oldu?

Tüm bu protestolar ve işçi grevleri, kadınların kazanımı ve örgütlü mücadelenin önemini dünyaya gösterdi.

1910 yılında II. Enternasyonal, Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplandı. Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart’ın “Internationaler Frauentag” (International Women’s Day – Dünya Kadınlar Günü) olarak anılması önerisini getirdi ve öneri oy birliğiyle kabul edildi.

8 Mart’ı Dünya Emekçi Kadınlar Günü yapan diğer bir gösteri yürüyüşü ise 1917 8 Mart’ında Rus Emekçi Kadınları’nın ‘ Ekmek ve Barış İstiyoruz’ sloganları ile sokakları doldurması ile anlam kazandı.

Clara Zetkin’in 8 Mart önerisi toplumda bir karşılık bulmuştu ancak tüm dünyada Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmasını resmileştiren olay, 1921’de Moskova’da düzenlenen 3. Uluslararası Kadınlar Konferansı’nda gerçekleşti.

Tüm Dünya’da ve Türkiye’de 8 Mart farklı bahanelerle yasaklandı ve engellenmeye çalışıldı. Ancak kadın mücadelesinin her geçen gün büyümesi ve sokakları dolduran 100 binler, tüm engellemelere karşı her sene 8 Mart’ı büyük bir coşkuyla kutlamaya devam ediyor.

8 Mart’ın tarihi, tüm kadınlara ilham olmalı ve birlikte omuz omuza olduğumuzda ne kazanımlar elde edebileceğimizi bize göstermekle kalmamış, tüm dünyaya, faşizme ve eril iktidarlara karşı bir başkaldırı hareketi haline dönüşmüştür.

Bu yüzdendir ki, 8 Mart’ta tüm kadınları ve LGBTİ+ ‘ları sokaklarda görmek, mücadeleyi büyütecektir. Tüm kadın ve LGBTİ+ örgütlerini, bulundukları illerde seslerini duyurmaya ve hep birlikte ‘ Bu Hayat Bizim’ diye haykırmaya devam edeceğiz.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’müz kutlu olsun !