Beyaz Perdede “Hayırın” Öyküsü: NO

1970 seçimlerinde sosyalist S.Allende başkanlığında iktidarı alan sol koalisyon, ABD’yi rahatsız eder. 3 yıl iktidarda kalacak olan Allende hükümeti, 1973’te ABD destekli, Pinochet’in öncülüğünü yaptığı bir darbe ile sona erecektir. Bu günden sonra Şili’de kan ve zulüm eksik olmayacaktır. Yaklaşık 3.000 kişi siyasi nedenlerle öldürülecek, 1.000’den fazla insan “kaybedilecek”, 30.000 civarında kişi işkence görecek ve binlerce insan sürgün edilecektir. Pinochet faşist diktatörlüğü devam ettirmek adına,1988’de 8 yıl daha görev süresini uzatmayı öngören bir referandum süreci başlatacak, %54 hayır  ile kaybedecektir.1970 seçimlerinde sosyalist S.Allende başkanlığında iktidarı alan sol koalisyon, ABD’yi rahatsız eder. 3 yıl iktidarda kalacak olan Allende hükümeti, 1973’te ABD destekli, Pinochet’in öncülüğünü yaptığı bir darbe ile sona erecektir. Bu günden sonra Şili’de kan ve zulüm eksik olmayacaktır. Yaklaşık 3.000 kişi siyasi nedenlerle öldürülecek, 1.000’den fazla insan “kaybedilecek”, 30.000 civarında kişi işkence görecek ve binlerce insan sürgün edilecektir. Pinochet faşist diktatörlüğü devam ettirmek adına,1988’de 8 yıl daha görev süresini uzatmayı öngören bir referandum süreci başlatacak, %54 hayır  ile kaybedecektir.
Pablo Larraín’in 2013 yapımı olan “NO” filmi de Pinochet’e son veren 1988 referandum sürecini konu edinmiş. Film ‘Hayır’ kampanyasının resmi kanalda yayınlanacak 15 dakikalık propaganda filmi için René Saavedra’nın ikna edilme süreci ile başlar. En başta teklife sıcak bakmasa da sonrasında ikna olacak ve ‘Hayır’ kampanyası ekibine dahil olacaktır.

‘Hayır’ kampanyası ekibi ile yapılan toplantılarda René öngörülen klasik ve teşhire dayalı bir kampanyanın yeterli olmayacağını, renkli ve insanlara umut veren bir kampanya örgütlemek gerektiğini savunacaktır. Yaşanan tartışmalara rağmen René’nin aklında tasarladığı kampanya hayata geçecektir.Hayır kelimesinin çağrıştırdığı olumsuz anlamın oy tercihinde dezavantaj olduğunu düşünen René,  hayır kelimesini değişimin simgesi olarak algılanacak şekilde olumlu bir imgeye dönüştürür. Kampanyanın simgesi gökkuşağı olacaktır. Bu hayır cephesinin birçok dinamikten oluşan bir birliktelik olduğunu gösterecektir. Aynı zamanda  sıcak renklerin baskın olduğu gökkuşağı imgesi;  olumluluk, değişim, yeni ve umut veren bir dönemin başlayacağı algısını oluşturacaktır. Bu simge, kampanyanın her anında ve her alanda kullanılacaktır. Her gün sadece 15 dakikalık bir gösterim şansına sahip olan hayır cephesinin bunu iyi değerlendirmesi gerekiyordur. Çünkü tüm kitle iletişim araçlarını elinde bulunduran diktatör Pinochet, 24 saat boyunca evet kampanyasını televizyon, radyo ve gazeteler aracılığıyla durmadan yapacak ve ‘Hayır’ kampanyasını da kötüleyecektir.

Şili’de referandum sürecini beyaz perdeye taşıyan  “NO” filmi, kampanya sürecini ve kampanyanın mutfak çalışmasını anlaşılır ve gerçeğine uygun bir biçimde aktarmış. Fakat Pinochet döneminde yaşanan katliamlar ve kayıplar için verilen mücadeleyi bir sahnede vermesi yeterli olmamış, filmi eksik kılmış. Filmin mücadeleyle iç içe olan, sokaklarda aktif olarak gördüğümüz, gözaltında polis işkencesine maruz kalan tek bildiğimiz karakteri Veronica Carvajal. Veronica ve  René eskiden evlidir ve bir çocukları vardır. Veronica film boyunca ‘Hayır’ kampanyasının başarısız olacağını düşünmüştür. Ancak buradan hareketle Veronica’nın  kampanya karşıtı olduğunu söylemek doğru olmaz. ‘Hayır’ kampanyası Veronica’nın da bir parçası olduğu sokak mücadelesinin bir tamamlayıcısıdır. Ayrıca çalışmanın mutfağı dışında kitlelere kampanyanın taşınması süreci ve bu süreçte yaşanan zorluklar hiç ekrana taşınmamış. René’nin ikna sürecinde emperyalist devletlerin de kampanyayı destekleyeceği üzerine geçen diyalog, 17 yıldır gözaltı, tutuklama, katliam terörüne maruz kalan halkın; adalet, eşitlik ve özgürlük özlemini ve verdiği mücadeleyi gölgeye düşürmüş. Kampanyada büyük bir emeği olan René’yi anlatan film, sokağın nabzını izleyiciye taşımakta eksik kalmış.

“NO” bize yakında yaşayacağımız referandum sürecine ve başkanlık adı altında kurumsallaşmaya çalışan faşist saray diktatörlüğüne karşı yürüteceğimiz hayır kampanyasına dair değerli deneyimler sunmakta. Fakat unutulmamalı Franco’da, Batista’da olduğu gibi Şili’de de diktatörlük halkların 17 yıllık  mücadelesiyle son bulmuştur, referandum süreci de uğruna bir çok bedel ödenmiştir.Gördüğümüz sadece bu mücadelenin yalnızca bir parçasıdır.