Bir Gençlik Önderinin Bugüne Çağrısı – Okan Danacı

*SGDF Eşbaşkanı

Yusuf ve Hüseyin’le birlikte idam edilişinin üzerinden 48 sene geçti. Yaşasaydı bugün 72 yaşında olacaktı 68 devrimci gençlik hareketi önderlerinden Deniz Gezmiş..

Liselilerin devrim fikriyle tanışmasında esin kaynağı olan, silüetiyle eski toprakların gözlerini dolduran ve milyonlarca gencin izinden yürüdüğü, 24 yıllık ömrünü Türkiye ve Kürdistan devriminin geleceğine adayan devrimci önder Deniz Gezmiş, dünyayı sarsan 68 gençlik hareketini coğrafyamızla buluşturan isimlerin başında gelenlerdendi. 68’in genel karakterinden sıyrılmasını ve dayandığı eşikten atlayarak yeni bir soluğa erişmesini hedefleyen devrimci gençlik önderlerinden Deniz Gezmiş, bu fikriyle birlikte yönünü mücadelenin silahlı biçimlerine çevirdi. Türkiye’de 68’i diğer ülkelerdeki hareketlerden ayıran en belirgin özelliğide belki buydu.Ve şüphesiz Deniz Gezmiş,onun mimarlarındandı..

İstanbul Üniversitesi başta olmak üzere birçok gençlik eylemini örgütleyen, öğrenci yurtlarında aralıksız propaganda faaliyetleri yürüten, Hakkari’de devrimci gençlik köprüsünün inşasında önemli sorumluluklar alan, 6. Filonun kovulmasında en önde saf tutan ve emperyalizm karşıtı mücadelede simgeleşen, teorik tartışmalar ve çalışmalarla hareketin ufkunu genişletmeye çabalayan ve Filistin eğitim kamplarına giderek mücadelenin karakterinin alacağı şekle işaret eden Deniz Gezmiş, eylemi ve yaşamıyla devrimci gençlik önderinin ‘önderleşme’ sürecinin pratiklerini ortaya koymuştur. Bir gerçeği kabul etmek gerekir ki, hiçbir hareketin aynı düzeyde kalamayacağı gibi, toplumsal mücadeleyle buluşmayı başaran ve tüm memleketi saran 68 gençlik hareketi de yerinde sayamazdı. Hareket dayandığı eşiği aşabilmek için keskinleşmek ve bir adım atmak zorundaydı. Ve işte böylesi bir anda zor aygıtlarının kullanımıyla birlikte dayandığı eşiği aşma rotasına giren 68’in bize bıraktığı mirası düşündüğümüzde akla ilk gelen; yaratıcısı oldukları devrimci örgütler THKO, THKP-C, TKP/ML ve devrimci önderliktir.

Bizim 68, her ayaklanmanın veya -daha geniş düşündüğümüzde- her dönemin kendi örgütlerini, mücadelede araç-biçim-yöntem ve önderlerini yarattığını gösteriyor. Bu tarihsel deneyimin aynı biçimde nüksetmeyeceği su götürmez bir gerçek olmakla birlikte özü itibariyle her dönemin ‘kendi önderlerini yaratacağı’ gerçeğini önümüze bırakır. Ancak bu önderleşmenin kendiliğinden olmayacağı ve birileri tarafından önümüze sunulmayacağı açıktır. Önderleşme, politik-ideolojik mücadelede aklın ve eylemin buluşmasıyla ve örgütsel güce yaslanmasıyla başarılabilir. Gençlik hareketinin bugünkü ihtiyacı da budur; politik ve örgütsel önderliğini yaratabilmesidir.

Bir bütün olarak gençlik hareketini saflaştırmak, onun bileşenlerini tek tek kendi mücadelesinin öznesi haline getirmek, yürüyüşün güzergahını belirleyerek karakterini tayin etmek ve politik mücadelenin gücü haline dönüştürebilmek için gençlik hareketinin kendi önderleşmesini yaratabilmesi gerekir. Önderleşme iddiası olmayan ve önderlik misyonunu üstlenebilecek pratiği örgütlemeyen-örgütleyemeyen çizgi ve yaklaşımlar patinajlamaya ve zamanla gerilemeye mahkumdur. Doğru anda doğru halkadan tutunmasını bilerek ona göre pozisyon alan ve özgün karakterli gençlik mücadelesi bileşenlerini aynı zeminde buluşturarak ve aynı politik hedefe kitleyerek birleşik bir hareketin yaratılmasında sorumluluk üstlenmek, önderleşmenin yaratılmasında başarılması kendiliğindenciliğe bırakılamayacak devrimci bir sorumluluktur.

Politik islamcı faşist diktatörlüğün stratejik hedeflerinden birisi olan ‘gençliğin kazanılması’ hedefleşmiş pozisyonu itibariyle tek adam rejiminin sonunu hazırlayacak kuvvetlerinde başında gelir. Baskı altında tutulması,yaşam tarzına müdahale edilmesi, mekansızlaştırılması, geleceksizleştirilmesi ve politik özgürlüklerden yoksun bırakılması potansiyel olarak hareketin tabanını genişletmektedir. Rejime karşı öfke duyan gençliğin kendiliğinden harekete geçmesini beklemek devrimci görev ve sorumlulukla bağdaşamaz.Onun rejim karşısında saflaşmasını sağlamak ve devrimci bir çizgide birleştirerek dövüştürmek, dünyayı değiştirme iddiasını güden devrimci gençlerin sorumluluk alanıdır. Geri çekilmiş gençlik hareketine bir sıçrama tahtası yaratmak, biriken öfkeye akacak bir yol açmak şüphesiz politik önderliğin görüş alanı içerisindedir. Geniş gençlik kitlelerini örgütlemek ve harekete geçirmek, gelişecek hareketin içerisinde şekillenmek-şekillendirmek ve onun rotasını oluşturmak için ‘önderleşme hazırlığı’ günlük politik faaliyetin bir parçasıdır.

Faşist kuşatma altında gençlik tükenmeyen enerjisi, sınırsız aklı, militan ruhu ve dinamik duruşuyla devrimin kazanılmasında belirleyici rol oynayacaktır. Onun ideolojik ve politik karakteri ise öznelerin önderleşme düzeyine bağlıdır. Devrimci bir çizginin ideolojik hegemonyasıyla yürüyen gençlik hareketinin başarıya ulaşması ise işten bile değildir.

Gençliğin görkemli direnişlerine sahne olan coğrafyamız daha büyük direnişler yaratabilmenin imkan ve olanaklarını bünyesinde taşımaktadır. Bu gerçeklik devrimi daha yakın kılmaktadır. 68’in o dönem ki koşulları içerisinde devrimci gençlik hareketi yolunu açmayı nasıl başardıysa, bugünün özgün siyasi koşulları da kendi yol ve yöntemlerini yaratacaktır. Onun yaratılması ise sınırsız ve iddialı devrimcilik anlayışıyla yürüyenlerin görev ve sorumluluğudur.

72. yaş günü vesilesiyle Deniz Gezmiş’i anarken ifade etmek gerekir;

68 devrimci gençlik önderlerinin yarattığı önderleşme çıtası ulaşılmaz-erişilmez ve gerçek dışı değildir. Onlara layık olmak, o çıtanın üzerine çıkabilecek bir iddia ve o iddiaya göre yaşamak olacaktır.