Bir Kabile Putçuluğu; Müftülük Nikahı – Emre Ergül

Bir Kabile Putçuluğu; Müftülük Nikahı

Cahiliye dönemi Arabistan coğrafyasın da, erkek egemen ve köleci toplum yapısı vardı. Kadınlar diri diri toprağa gömülür, cinsel ve ticari meta olarak görülür, kimliği yok edilir, köle ve cariye olarak alınıp satılırdı. İslam öncesi, Mekke toplumunda, aynı zamanda tefeci bezirganlık yaygındı. Yoksullar üzerinde mal ve adamlar ile hegemonya kuran tefeciler, borcunu ödeyemeyenlerden, borçlarına karşılık kadınları alır, köle ve cariye olarak satarlardı. İşte tam bu noktada Mekke’nin sokaklarında, Cahiliye Araplarının, kadın üzerindeki toplumsal baskısını ve sınıfsal karanlığını yırtan, Kur’an’ın ilk mesajları yankılanmaya başlamıştı. Ta ki Emeviler’in, yarattığı yeni din anlayışına kadar… Son günler de Türkiye’de Müftülere verilen nikah kıyma yetkisi de, Cahiliye Arabizminin, Emevi İslam anlayışının ve Kabile putçuluğunun tipik örneklerinden biridir. Kur’an İslam’ında resmi ve dini nikâh ayrımı yoktur. Nikah dini değil, toplumsal bir kurumdur. Kur’an’a göre, nikahın dini şartı; karşılıklı rıza, toplumsal şartı da; ilandır. Nikahın dini olması için, Kur’an okunması, dua edilmesi gibi ritüellere ihtiyaç olmadığı gibi, imam ya da müftü gibi dini kimlik taşıyan kişilere de ihtiyaç yoktur. Karşılıklı rıza şartını taşıyan ve ilan edilen her nikah aynı zamanda dini nikahtır. Kur’an’da ‘’imam nikahı’’, ‘’dini nikah’’, ‘’müftü nikahı’’ gibi kavramlar geçmediği gibi, Kur’an, din adamları sınıfını reddederek, din adamlarına verilen bu tarz yetkileri de kabul etmemektedir.

 

Müftülere verilen nikah kıyma yetkisi, nikahını, müftülere kıydıranlara ‘’dindar’’ nikahını belediye memuruna kıydırana ise ‘’dinsiz’’ şeklinde bir algıyı da beraberinde getirerek, toplumda inanç bazlı kutuplaşmaya yol açacaktır. Bu kutuplaşma aynı zamanda farklı inançlara sahip kesimleri de ortak değerler üzerinden kutuplaştırarak, inanç özgürlüğüne pranga vuracaktır. Bu yetkiyi inanç özgürlüğü bağlamında değerlendirenlerin, aynı yetkiyi Alevi dedelerine veya farklı inanca mensup dini kanaat önderlerine de vermesi gerekmektedir. Sünni Müftüler nikah kıyarken, Alevi dedeleri de nikah kıyabilecek midir? Verilen bu yetki, aynı zamanda Emevi İslam’ının, dayattığı çok eşliliğe resmiyet kazandırarak,  kadın haklarına darbe vuracak, kadın-erkek arasındaki eşitsizliği artıracak ve erkek egemen toplum yapısını sürdürecektir. Özellikle dini inancı, günlük yaşamının büyük kısmını şekillendirerek, dini kimliğe sahip alimlerin görüşlerine koşulsuz ve şartsız itaat edilen doğu toplumlarında, bu yetki ‘’6 yaşındaki çocukla evlenilebilir’’ diyen emevi saltanat dincisi zihniyetin ekmeğine de yağ sürerek, çocuk evliliklerinde yolunu açacak, aynı zamanda bu evliliklere dinsel ve resmi bir kimlik kazandıracaktır.

 

Türkiye’de, müftülere verilen nikah kıyma yetkisi, dini bir zorunluluk ya da toplumsal bir ihtiyaçtan dolayı yapılmış değildir. Müftülük nikahı, iktidarın kabile putçuluğundan kaynaklı, kendi mahallesi için yaptığı bir gösterişten ötesi değildir. İktidarın, müfredattan evrim derslerini çıkarıp, yerine cihat derslerini koymasıyla başlayan süreç, Müftülük nikahıyla beraber şekillenerek, topluma ‘’Dinsizlikle savaşıyoruz, İslam’ın hükümlerini uyguluyoruz’’ algısını empoze etmek için yapılmaktadır. Din referanslı yasa hazırladığını iddia edenlerin, ilk önce “dindarlık” adı altında yapılan, Ensar tecavüzlerinin, çocuk evliliklerinin ve kadına şiddetin hesabını vermesi gerekmektedir. Bu yasa, ‘’dindarlık’’ karizması peşine düşenlerin erkek egemen kılıflı, Allah ile aldatma projesinin son ürünlerinden biridir.