Kadın Olmanın Anlamını Değiştirmek, Çöl Çiçeği – Kardelen Güneş

Sherry Hormann’ın senaryosunu ve yönetmenliğini üstlendiği, gerçek bir hikayeden uyarlanan Çöl Çiçeği, üç yaşında zorla sünnet edilen bir kız çocuğunun ona öğretildiği ‘kadın’lığa karşı çıkıp kendi hayatını ve gücünü keşfetmesini anlatıyor. 2009’da Almanya’da gösterime giren film aynı yıl San Sebastián Film Festivali’nde hak ettiği ödülü alıyor. 

Waris, 13 yaşındayken Galool Muhammed ile zorla evlendirilip dördüncü karısı olacağını öğrendiği günün gecesi, ailesini terk edip açlık ve susuzluk içinde zorlu ve kararlı bir yolculuktan sonra Mogadişu’ya ninesinin yanına gitmeyi başarıyor. Waris için ailesini bırakmak zor geliyor fakat ona yapılmak istenenin karşısında suskun kalmaması gerektiğinin de farkında. Ninesi, Waris’i oradaki savaştan korumak adına Londra’da Somali Büyükelçisinin eşi olan teyzesinin yanına temizlik görevlisi olarak çalışıp hayatına devam etmesi için Londra’ya gönderiyor. Yıllar sonra Somali’de darbe olunca Waris’in teyzesi ve ailesi Londra’yı terk ediyorlar ve Waris artık tek başına bir yolculuğa başlamış oluyor. 

Gittiği bir mağazada Marilyn adında bir kadınla tanışıyor Waris ve ondan daha az olan ingilizcesiyle yardım etmesini istiyor. Marilyn kaldığı yerde onu misafir ediyor ve sabah çıkarken ona ilk çalıştığı yerin adresini veriyor. Waris bu adrese gidip hamburgercide temizlik görevlisi olarak çalışmaya başlıyor. Para kazanınca arkadaşı Marilyn ile aynı odada kalmaya başlıyor. Bir taraftan da ingilizce öğrenmek için akşamları çalışıyor. Waris’i bir gün hamburgercide çalışırken ünlü bir fotoğrafçı keşfediyor ve güzelliği karşısında adeta büyüleniyor. Ona kartını verip fotoğrafını çekmek istediğini söylüyor ama Waris kartı cebine koyup teklifi umursamıyor bile çünkü ona öğretilene göre fotoğraf çekilmek kötü bir şey. 

Marilyn’in kötü hissettiği bir gün Waris ile bir gece kulübüne gidiyorlar ve Marilyn orada biriyle delicesine dans ederken Waris, Harold Jackson ile tanışıyor. Harold Waris isminin anlamını merak edip soruyor ve Waris cevap veriyor: Çöl Çiçeği… 

Waris kaldığı yere gelip kapıyı açtığında onun için büyük bir ayıp olan Marilyn ile dans ettiği kişinin seks yaptığını görüyor ve sonra Marilyn’e çok kızarak: “Sadece kesilmiş bir kadın namuslu kadındır.” diyor. Marilyn Waris’in ne demek istediğini anlamayıp neresinin kesildiğini göstermesini istiyor. Waris’in sünnet edildiğini gören Marilyn kendisinin kesilmediğini söylüyor ve genital organını gösteriyor. Waris bu gerçek karşısında yıkılıyor ve ona üç yaşındayken Midgaan dedikleri ‘kesen kadın’ tarafından sünnet edildiğini anlatıyor. Waris kendisinden alınanın sadece genital organı olmadığının farkına varıyor ve asla geri getiremeyeceğini düşünüyor. 

Waris’in çalıştığı yere yine o ünlü fotoğrafçı geliyor ve teklifini düşünmesini, kartını kaybetmemesini söylüyor. Waris kartı Marilyn’e gösteriyor ve Marilyn kartın sahibinin ünlü fotoğrafçı Terry Donaldson olduğunu, ne kadar şanslı olduğunu, ne kadar güzel olduğunu ve güzelliğiyle bir servet kazanabileceğini söylüyor. Ayrıca o gece Harold’un ona ulaştırması için gönderdiği kartı veriyor ve kartta bir gün Amerika’ya giderse Harold’u bulacağı adres yazıyor. Waris çok heyecanlanıyor bu duruma ama sonra umutsuzluğa kapılıyor. “Farklı olduğumu görecek. O zaman ne olacak?” diyor. Sonra aniden dehşetli bir ağrısı başlayan Waris’i Marilyn hastaneye götürüyor ve doktor onu muayene ettikten sonra: “Alınan şeyi sana geri veremem. Ama en azından acımayacağına söz verebilirim.” diyor ve Somalice bilen birini getirtiyor. Gelen kişi Amal oluyor ve doktor Waris’e söylediklerini çevirmesini istiyor. Waris’e hemen onu ameliyat etmesi gerektiğini söylemesini istiyor fakat Amal, doktorun söylediğini değil de ona öğretilen namus aklıyla Waris’e: “ Utanmıyor musun kendini bu beyaz adama göstermeye? Bu halini değiştirirsen ailene, halkına ihanet etmiş olursun.” diyor. Waris büyük bir utanç ve acıyla ayrılıyor hastaneden. Düşünüyor yaşadıklarını, ona zorla neler yaptıklarını ve şu an neler yapmak istediğini ve büyük bir cesaretle hastaneye gidip ameliyat oluyor.  Waris ameliyatından sonra neler yapabileceğinin farkına varıyor ve daha iyi bir yaşam sürmek için kararını verip ünlü fotoğrafçı Terry Donaldson’un yanına gidiyor. Böylelikle modellik hayatına büyük bir adım atmış oluyor. Waris müthiş güzelliği ve azmiyle bu yolda o kadar iyi ilerliyor ki artık dünya turuna çıkmaya hazırlanıyor. Afrika çöllerinden dünya podyumlarına! 

Yurtdışına gitmek isterken Waris’i yakalıyorlar ve pasaport süresinin yıllar önce dolduğunu ve bu yüzden ona Londra’da kalması için sınırlı bir süre verdiklerini söylüyorlar. Waris Londra’da sınırsız izinle kalmak için ne yapacağını düşünürken kaldığı yerde çalışan Neil ona evlenme teklifi ediyor. Waris kendisine çalışma izni gerektiği için Neil’in evlenme teklifini kabul ediyor. Neil Waris’i kandırıp kağıt üzerinde bir evlilik olacağını hatta kendisinin zaten bir sevgilisinin olduğunu söylüyor. Evlendikten bir süre sonra Neil, Waris’i taciz etmeye başlıyor ve ona aşık olduğunu, aslında bir sevgilisi olmadığını itiraf ediyor. Waris boşanmak istiyor ama Marilyn evliliğinin üzerinden bir yıl geçmesi gerektiğini ve dayanması gerektiğini sonrasında hemen boşanabileceğini söylüyor. Bir gün sabahın erken saatlerinde İçişleri Bakanlığı’ndan Waris ve Neil’in evliliğini teftişe geliyorlar ve sonrasında Waris’e Londra’da kalması için sınırsız izin verildiği haberi geliyor ve Waris Neil’den boşanıyor. Böylece Çöl Çiçeği podyumlara geri dönüyor. 

Amerika’ya yerleşen Waris artık güçlü, başarılı bir model fakat aklı hâlâ ailesinde. Annesini ve kardeşlerini 20 yıldır görememesi Waris’i fazlasıyla üzüyor. 

Waris’in ailesiyle olan hasreti BBC’nin kendi hayatını filme çekmesiyle birlikte son buluyor. Film çekildikten sonra Waris ile röportaj yapıyorlar. Röportajda Waris’in hayatını değiştiren günün çalıştığı hamburgerci dükkanında ünlü fotoğrafçı tarafından keşfedildiği gün olduğunu söylüyorlar fakat Waris hayatını değiştiren günün o gün olmadığını söylüyor. Röportaj yapan kadından anlatacaklarını yayınlaması için söz vermesini istedikten sonra anlatmaya başlıyor: “Üç yaşındaydım. Bir gece önce bana bir tabak daha fazladan pilav vermişlerdi. Nedenini bilmiyordum.” Sonrasında annesinin onu bir araziye götürdüğünü ve orada Midgaan denilen ‘kesen kadın’ın onu zorla kestiğini” anlatıyor. “Klitoris alınır. Vulvanın iç ve dış kulakları kesilir. Ve yara dikilir. Genital organların yerine sadece yaralar kalır. Midgaan sadece kibrit ucu kadar bir delik bıraktı. Bir kere o taşlara yeniden gittim. Hepsi gitmişti. Kuşlar yemişti.” 

Röportaj yayınlanıyor ve artık Waris’in hayatını değiştiren günü herkes biliyor ve böylece kadınların sünnet edilmesi gerçeğiyle yüzleşmiş oluyorlar. Bunun üzerine Waris New York BM Merkezi’nde bir konuşma yapıyor ve küçük yaştaki kız çocuklarının zorla sünnet ettirildiğini, sünnet edilmeyen kız çocuklarına nasıl bir gözle bakıldığını ve sünnet ettirilen kız çocuklarının fiziksel ve ruhsal olarak ne kadar kötü etkilendiğini anlatıp, artık buna bir son vererek ‘kadın olmanın anlamını değiştirmek’ gerektiğini söylüyor. Bu konuşması büyük bir yankı uyandırıyor ve Waris Dirie, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Elçisi olarak seçiliyor. Seçildikten sonra birçok yerde kız çocuklarının sünnet edilmesi resmi olarak yasaklanıyor. Fakat günümüzde ne yazık ki hâlâ kız çocukları zorla sünnet edilmeye devam ediyor. 

Waris Dirie’nin hikayesi, yaşadığı yerdeki erkek egemenlikten, zorla evlendirilmekten kaçışın ve kaçışıyla birlikte yaşadığı umutsuzluğun, korkunun içinden çıkıp gücünün ve özgürlüğünün farkına vararak, yer yer kadın dayanışmasıyla ama asıl olarak kendi azmiyle başarıp ve bu başarısını herkese duyurup daha çok kadına, kız kardeşe ulaşıp onların da hayatını kurtaran kahraman bir kadının hikayesidir.