Bugün Leyla’yı Gördüm – Ayşe Esmer

Bugün Leyla’yı gördüm akşam haberlerinde. Öylece bana bakıyor, bize bakıyordu. Gözleri gök sonsuzluğunda. Gözleri bu erken vedaya anlam biçemiyor. Leyla bana bakıyor, Leyla bana baktıkça acıdan içimde bir şeyler kopuyor. Leyla bana baktıkça dudaklarımı ısırıyorum. Gözleri beni delip geçmiyor. Gözleri bir yumru gibi yüreğime oturuyor. Bugün tanıştık sekiz aylık Leyla ile. Filistin’deki yoğun gaz bombardımanında almışlar gök gözlü, gök yüzlü Leyla’yı bizden…

Yüreğime bir yumru gibi oturan Miray’ın yarası hala o kadar taze ki… Üç aylıkken Cizre’de katledilen Miray… Gül bakışlı Miray… Cemile’nin kokmasın diye derin dondurucuda saklanan cansız bedeni… Buzdan bir kristale dönen Cemile’nin kokusu… Zırhlı araçlarla katledilen çocuklar… Son gördükleri, kocaman çirkin araçlar olan çocuklar… Hepsi o kadar taze bir yaranın etrafındaki… Gazetelere bakıyorum, Filistin halkının ayağa kalkışına. Kanallar bağırıyor: ”Sivil halkın üstüne ateş açan vahşi  İsrail askerine karşı direniyorlar.” diye. Aklıma düşüyor Suruç’ta yiten 33 can. Üzerlerine atılan gaz bombaları, plastik mermiler… Ankara Gar Katliamı beliriyor gözlerimde. Yaralıların ve hayatlarını kaybedenlerin üzerine yoğun gaz bombası ve plastik mermiler… Dokuz yaşındaki Veysel’in o son bakışı… Direniş ”Direnmekten ne anlıyor?” diye düşünmeden edemiyorum. Katliamlara ses çıkarmak da ortak olmamaktır. Fakat ses çıkarmaları, katliamlara göre nasıl değişir? Akıl karı değil ki! Filistin’de bir gazetecinin hedef alınmasını kınıyorlar, yine yapmacık sözlerle. Rohat Aktaş geliyor gözlerimin önüne. Cizre’de vahşet bodrumlarından birinde katledilen gazeteci Rohat. Hemen gözlerimin önünde Zehra Doğan. Gazeteci, ressam Zehra… İşini yaptığı için ve Nusaybin’i resimle anlattığı için burada bulunan Zehra. Düşünüyorum da, insanlar neden gözlerini isteyerek yumarlar? Silopi’de yedi gün boyunca cansız bedeni sokak ortasında, kurşunlar arasında kalan Taybet Ana düşüyor aklıma. Çocuklarının, gözlerinin önünde usul usul gözlerini yumması. Sur’da katledilen Fatma Ana geliyor ardından. Cansız bedenini alıp, ateş çemberinin arasından annelerini çıkartmaya çalışan çocukları… Biri o günden beri hala tutuklu. Sinem… Hayat dolu, hayatı dolu dolu yaşadı. Annesini orada, ateş çemberinde bırakmamaya and ettiği için bugün hala burada.

”İsrail, terör devletidir!” diyen birinin sesi geliyor kulaklarıma. Tam sıyrılacağım düşüncelerimden ‘’emri ben verdim’’ sözleri kulaklarımda çınlıyor. Berkin’in yüzü, kara kaşlı, kara gözlü Berkin… ”Netenyahu’nun ellerinde kan var.” diye bağırıyor. O kadar bağırıyor ki, gözlerim görmese sesinden anlarım, kendisinin gözlerinin önünde akan kanı ”görmediğini”.

Kelimeler işte bu kadar lâle döndü. O kadar çok şey geçti ki gözlerimizin önünden. Biz biliriz Leyla’nın gözlerinin nasıl acıttığını. Katledilen çocukların bıraktığı sızıyı. Bizlere kalkmış hala vaaz veriyor. ”Soykırımdır” diyorlar. Gülüyorum. Öyle bir gülüyorum ki: Acıdan gülmek nasıl olur öğrettiler bize. Ama kimse unutmasın, acıyı öfkeye dönüştürmeyi de öğrendik. Ama er ama geç hesabı sorulur.

Ki devran bu, yerinde durmuyor ya. Dönmeye başladı bile…

Diyarbakır E Tipi Hapishanesi

15.05.2018