Venezüella’da Kurucu Meclis Tartışmaları – Gizem Altunöz

 

Venezuela anayasasına göre idare, seçimle göreve gelecek Kurucu Meclistir ve devlet başkanının göreve çağırma yetkisi vardır. Venezuela Maduro’nun çağrısıyla 30 Temmuz günü Kurucu Meclis seçimleri için sandık başına gitti. Seçimler Latin Amerika sağı ve Venezuela sağ-faşist blokun baskı ve saldırılarına rağmen 8 milyonu aşkın seçmenin katılımıyla yapıldı. Birleşik Sosyalist Parti’nin (PSUV) seçim galibiyetini ilan etmesiyle birlikte ABD öncülüğünde ki Meksika, Kolombiya ve Peru’nun da aralarında olduğu bölge devletleri meclis karşıtı tutum aldı ve ülke genelinde şiddettin tırmanmasında önemli rol oynadılar.

Venezuela’daki sağ-faşist gruplar Kurucu Meclis’e ilk başından beri karşıydılar. Nitekim Kurucu Meclis seçimleriyle Bolivarcı Hareket’in meşruiyetini pekiştirmesinden korkuyorlardı. 16 Temmuz da yurt içinde ve dışında sandıklar kurarak açıkça darbe çağrısı yapıldı.

30 Temmuz’a gelindiğinde sağ-faşist blok ülke genelinde şiddeti eylemleri düzenledi ve yapılmakta olan bu seçimlerin meşru olmadığı gerekçesiyle halkı sokağa çağırdı. Olaylar sırasında 200 seçim merkezi saldırıya uğradı ve sokaklar savaş alanına döndü. Olaylarda 11 kişi hayatını kaybetti.Nitekim tüm bu oluşan şiddet ve çatışma ortamına rağmen halk seçimlere sahip çıktı ve sandık başına gitti .Engelleme girişimleri sağ-faşist blokun hezimetiyle sonlandı.

Emperyalizm ve onun lokomotifi ABD, sağcı-faşist terörü desteklerken, Venezüela’da halkçı iktidara karşı kanlı tehditler savurdu. Askeri müdahale seçeneğini bile dillendirerek, Venezuela’ya yaptırım kararı aldı. Hatta Emperyalist güçler, Latin Amerika tarihinde sıkça başvurdukları bile yol olan paramiliter kuvvetleriyle 2002’deki gibi bir darbe hazırlığına giriştiler. Fakat darbe başarısız oldu. Nihayetinde Kurucu Meclis seçimlerle, halk desteğiyle ve aldığı oy oranıyla meşrutiyetini ilan etmiştir.

Peki tüm bu yaşanan gelişmelerin temelinde yatan sebep neydi?

Venezuela’da Bolivarcı Hareket, Chavez zamanından Maduro’ya uzanan iktidar döneminde sınıf uzlaşmacı bir politika yürüttü. Bu sınıflar savaşımına aykırı uzlaşmacı siyaset, emperyalizm işbirliğiyle büyük sermaye gruplarının halkçı rejimi her fırsatta devirmeye çalışmasına neden oldu.

Çok açıktır ki Venezuela ekonomisi tek başına petrola dayanan bir ülkedir. Petrol ekonomisinin büyüklüğü emperyalist devletlerin ilgi odağında olması için önemli  etken. Ülke, gelirlerinin yüzde 95’ini petrolden sağlıyor. Chavez 2002’de PDVSA’nın (Venezuela Devlet Petrol İşletmesi) yönetimiyle ilgili yapacağı bir değişiklikte de benzer bir darbe girişimiyle karşılaşmış ancak halkın desteğiyle bu girişim engellenmişti.

Chavez petrolün getirdiği zenginliğe dayanarak, özel sektörle uzlaşarak, sosyalizme giden yolu açabileceğine yönelik bir öngörüyle yola çıkmıştı . Bu bağlamda, petrol gelirlerini sosyal yatırımlar için yoksul halka sağlık, spor ve konut gibi hizmetlerde kullanmıştır.2008’de küresel anlamda yaşanan ekonomik krizle birlikte petrol fiyatlarında düşme yaşandı. Venezuela ekonomisinde bozulmalar başladı. Ekonomide yaşanan daralmalar sonucunda Maduro’nun bir seçim yapması gerekiyordu. Ya Bolivarcı sosyal programlarda ısrar edildi. Devlet bütçesinin yüzde 73’ünü sosyal alanlardaki harcamalar için kullandı. Chavez dönemine ek olarak yoksul halka 1 milyon ev dağıtıldı. Azalan petrol gelirlerini dengelemek içinse zengin kesimden ve lüks tüketim alanlarından vergiler alındı.

Venezuela’da ki sağ-faşist partiler bloku Bolivarcı hareketin sosyal politikalara karşıydı.. Maduro’ya yönelik gerçekleşen sağcı-faşist terör böylece emperyalizm desteğiyle tırmandıralarak sürdürüldü. Emperyalizm tarafından tüm dünyaya “Venezüela muhalefeti” olarak gösterilmek istenen aslında sermayenin bir avuç destekçisiydi.

Venezüela ve Bolivarcı hareket tarihsel bir yol ayrımına gelmiştir. Geçmişin uzlaşmacı siyaseti tıkanmıştır. Halkçı iktidarın korunmasının önünde tek bir şeçenek kaldı. Sürekliliği sağlanacak üretken bir ekonomi ve sermaye gruplarıyla verilecek büyük kavgalar. Venezüela’da halkçı iktidarın devamlılığı için zorlu bir yol olduğu ortadadır.

Gizem ALTUNÖZ