Ruhsat Gaspı Hukuk Fakültesi Öğrencilerini Nasıl Etkiliyor? – Yasemin Direkçi

Hukuk fakültesini bitiren ve avukatlık stajını tamamlayan avukatların mesleğini yapmasının önüne ruhsatlarını gasp ederek geçen bir devlet gerçekliği önümüzde duruyor. Peki bu durum ne zaman başladı? Özellikle 2016 yılının Temmuz ayında ilan edilen OHAL’den bu yana yoğunlukla yaşanan bir sorun olduğunu görüyoruz. Tabii ki bu konuyla ilgili devrimci demokrat kesimin söylediği sözler, eylemlilikler var. Ancak yazının çerçevesini belirlemek bakımından şunu söylemekte fayda var. Bu yazıda, pek konuşulmayan bir sorunu, ruhsat gaspının hukuk fakültesi öğrencileri için ne ifade ettiğini dile getirmeye çalışacağız.

Durumun vahametini kavramak için önce istatistiksel verileri ortaya koyalım. 2004-2016 yılları arasında 104 avukatın ruhsatı çeşitli nedenlerle elinden alınmış. 2016-2020 yılları arasında ise bu sayı 1492. Ayrıca mesleği yaptırmamanın başka bir boyutu olarak haklarında özellikle siyasi nedenlerle açılan soruşturma ya da dava bulunan avukatların ruhsatları mahkeme kesin karar verene kadar verilmiyor. Yani masumiyet karinesi yerle bir ediliyor. Dava sonuçlanana kadar “terörist” damgası yapıştırılıp mesleğin icra edilmesi engelleniyor. Hemen göze çarpan bir başka durum ise 2016’dan sonra ruhsat gasplarında korkunç bir artışın yaşanması oluyor. Bunu bir politika olarak uygulayan devletin avukatlardan bu kadar korkmasının sebebi ne? Kuşkusuz devlet, etliye sütlüye karışmayan avukatlardan korkmuyor. Devrimcileri faşizmin elinden çekip alan, Soma’dan Cizre’ye ezilen halkların, madencilerin, bodrumlarda yakılan Kürtlerin avukatlığını yapanlardan korkuyor. Ruhsat gaspı politikasının bir amacı bu noktada karşımıza çıkıyor. Devlet, siyasi davaları olan öğrencilerin ileride avukat olunca karşılarına dikilip hesap sormaya devam edeceklerini çok iyi biliyor. Yani hem öğrencilere hem avukatlara diyor ki örgütlenme, adaletsizliğe karşı sesini çıkarma yoksa sana mesleğini yaptırmam.

Hukuk öğrencilerinin gündemine ise bu durum iki şekilde giriyor. Birincisi ruhsat gaspı yoksulluk ve geleceksizlik anlamına geliyor. Zaten her yanımızı saran yoksullukla çalışıp para kazansak bile baş edemiyoruz. Bir de dört sene okuduğumuz, stajını yaptığımız mesleğin elimizden son anda alınması bizleri sosyal ölüme mahkûm ediyor. İkincisi ise öğrenciler bununla karşı karşıya kalmamak için örgütlenmek istemiyor, çekiniyorlar. Örgütlenmek bir yana burjuva hukukunda bile olan bilumum haklarını alabilmek için demokratik eylemlere katılamıyorlar. Çünkü faşist devlet, yalnızca eyleme katıldığı için öğrencileri kriminalize edip “terörist” sosuna buluyor. Öğrencilerin hakkında birçok soruşturma açıyor, tutukluyor. Yani devrimci gençliğin sesini bastırmaya çalırken hukuk fakültesi öğrencilerini de ruhsat gaspı üzerinden korkutup saldırıyor. Ayrıca politik, örgütlü avukat da istemiyor. Devrimcilere uyduruk deliller üzerinden uzun süreli hapis cezaları vermek, öğrenci gençliğin devrim mücadelesini bitirmek, doğayı talan etmek, kâr uğruna işçileri katletmek, Kürt halkını ise çeşitli katliamlar ve ırkçı faşist saldırılarla susturmak istiyor. Bunları yaparken de kimse adalet mücadelesi vermesin istiyor. Hakim ve savcıları zaten tamamen kontrol altına aldı ama bu işin bir de avukat boyutu var. Avukatları da susturmak istiyor. Yoksa nasıl tüm bu saydığımız faşist politikaları hayata geçirecek ki? Karşına karakolda, duruşma salonunda, suç duyurusunda kimsenin çıkmaması demek faşizmi rahat rahat körüklemek demek. Sanırım genel olarak ruhsat gaspı politikasının amacını biraz anlamış olduk. O zaman soralım. Ne yapmalı?

Örgütsüzleştirme saldırısına en doğru cevap örgütlenerek verilir. Mücadeleyi elimizden geldiğince büyütmek, bir yerden de ben tutayım demek, bizleri özgürleştirecektir. Kuşkusuz tüm bu saldırıları göze alarak örgütlenen hukuk fakültesi öğrencileri var. Ruhsat gaspına karşı direnerek kazanıp cübbemi haydutlara yedirmedim diyen avukatlar var. Faşist devlete meydan okumanın yolu buradan geçiyor. Çünkü biz korktukça etrafımız daha fazla kuşatılıyor. Oysa tüm işçi ve emekçiler, ezilen dünya halkları haklarını direnerek aldılar. Öyleyse yeni eğitim döneminde direnişi büyütmek için devrimci saflarda buluşalım!