Gençlik Mücadeleye, Genelge Çöpe! – Sinem Çelebi

Yeni eğitim-öğretim yılı yaklaşırken İçişleri Bakanlığı’nın 11 Ağustos’ta yayınlayıp 81 ilin valiliğine gönderdiği “Üniversitelerde Güvenlik ve Barınma Tedbirleri” ismini verdikleri genelge, faşist saray rejiminin demokratik üniversite mücadelesini yok etmeye dönük yeni bir girişimidir. Amaç öğrenci gençliği baskılarla sindirmek, söz – eylem – örgütlenme özgürlüğünü gasp etmek, olası öğrenci direnişlerinin önüne geçebilmektir. Siyasi iktidarın bu çaresiz korkusunu yaratan neydi, önce bir hafızaları tazeleyelim.

Giderek derinleşen ekonomik krizin öğrenci gençlikte yarattığı bilinçli ve patlamaya hazır öfke mevcut. Her geçen gün daha da artan kira fiyatları, geçtiğimiz aylarda KYK yurtlarına gelen %80-%100 oranında, harçlara ise %300’e yakın zamlar emekçi çocuklarını kara kara düşündürüyor. Bu sene üniversiteye yaklaşık olarak bir milyon öğrenci yerleşecek ama birçoğu barınma, beslenme ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlarına erişemediği için okuyamayacak. Geçtiğimiz sene ülke çapında binlerce öğrenci, artan kira ve yurt ücretlerinin bir sonucu olarak barınma hakkına erişemediği için isyanını sokağa taşımış; gecelerini parklarda, yurt önlerinde geçirmiş, direnmiş; İstanbul, Ankara, Eskişehir, İzmir, Trabzon ve daha birçok kentte eylemler yayılarak büyümüştü. Ocak ayında, tıp fakültesi ikinci sınıf öğrencisi Enes Kara ailesinin zoruyla kaldığı cemaat yurdunda yaşadığı baskı ve geleceksizlik kaygısı nedeniyle yaşamına son vermişti. “Enes Kara isyanımızdır!” şiarıyla Taksim’e yürüyen gençlik hareketi, Enes’in katilinin politik islamcı faşist saray rejimi ve kapitalist sömürü düzeni olduğunu eylemiyle ortaya koymuştu. Bir önceki sene ise Boğaziçi’ne kayyum rektör atanmasıyla birlikte başlayan ve aylarca süren direniş büyümüş ve kentlere yayılmıştı.

Faşist şeflik rejimi, gençlik hareketinde sıçrama yaratan bu direnişler silsilesinin öğrenci gençlikte şekillendirdiği hafızadan ve o hafızanın yaratacağı iradeden korkuyor. Korktuğu için Boğaziçi direnişçilerini tutukladı, ev hapsi ve disiplin cezaları verdi, öğrenci kulüplerini kapattı, barınma hakkı ve Enes Kara için ayağa kalkan gençliğe saldırdı. Saray rejimi, faşist saldırılarının giderek yükselen öğrenci hareketini bastırmaya yetmeyeceğini bildiği için yeni bir yol arayışına girdi ve disiplin cezalarıyla, gözaltı ve tutuklamalarla sindiremediği, bir gecede atadığı kayyum rektörleriyle elde edemediği mutlak hakimiyeti genelge ile sağlamak niyetinde. Peki bu genelgede neler var?

“1 – Barınma ve maddi imkân sağlama adı altında öğrencilerle temasa geçmeye çalışan illegal yapılanmaların stant açma/broşür dağıtma vb. faaliyetlerine müsaade edilmeyecek.
2 – Suç/terör örgütlerinin yeni eleman kazanmaya çalışmalarına engellenmesi için tedbirler alınacak. Genelge kapsamında terör örgütleri ile ilişkili olduğu değerlendirilen öğrenci kulüpleri ve kadın platformları gibi illegal yapılanmaların üniversite içindeki yasa dışı faaliyetleri takip edilecek ve propaganda çalışmalarına dönebilecek faaliyetlerine izin verilmeyecek.
3 – Barınma konusu olmak üzere sosyal medya üzerinden yapılacak provokatif/ suç unsuru teşkil eden paylaşımları yapanlar hakkında gerekli işlemler yapılacak ve önleyici tedbirler alınacak.
4 – X-Ray cihazları, kapı dedektörleri, güvenlik kamera sistemleri artırılacak.”

Bu genelge ile saray rejimi faşist saldırılarını yasal zemine oturtmak, meşrulaştırmak istiyor. Öğrenci gençliğin beslenme, barınma, ulaşım sorunu ve geleceksizlik kaygısı bu kadar yakıcı hâle gelmişken en yaşamsal ihtiyaçları temelinde hak talep etmesine dahi tahammül edemeyişinin sebebi, içerisinde bulunduğu siyasi krizin derinleşmesinden korkmasıdır. İçerisinde oldukları ve yönetemedikleri siyasi kriz öylesine derin ki daha fazla derinleştirecek her çeşit hareketi daha başlamadan bastırmak istiyor. İşte bu yönetememe krizi faşist iktidar için bir ilk değildir.

Geçen seneden bu zamana, “Barınamıyoruz” diyen üniversite öğrencilerine “Yalan söylüyorsunuz, hayatınız yalan” diye yanıt veren, sonrasında “olmadığını” söylediği barınma sorununu çözmek için vaatler verip elbette hiçbir şey yapmamıştı. Faşizm, yayınladığı genelgeyle barınma sorununa dair “Olası fahiş fiyat uygulamalarına kesinlikle müsaade edilmeyecek. Maddi durumu yetersiz olan öğrencilere kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla maddi destekte bulunulacak ve burs/kalacak yer konularında yardımcı olunacak.” dese de her geçen gün artan ev ve yurt fiyatlarına müdahale etmeyerek uyduruk vaatler verdiğini ispatlamış oluyor. Verdiği vaatler, belli ki öğrenci evlerini/apart ve yurtları değil doğrudan cemaat yurtlarını işaret ediyor. Üniversitelileri makbul gençliğini yaratmak istediği cemaat yurtlarına mecbur bırakmak istiyor. Tam bu noktada durup Enes Kara’yı tekrar anımsamakta fayda var.

Faşizmin genelgesi kapsamında kampüslerde güvenlik önlemleri için x-ray cihazlarının, kapı dedektörlerinin ve kameraların, üniversitelileri fişleme amaçlı kullanılacağı apaçık ortadadır. Üstüne üstlük yapılan bütün masraflar, gençliğe “zam üstüne zam” olarak geri dönüyor. Kadın platformlarının faaliyetlerinin kriminalize edilerek yasaklanacağı da genelge ile yasallaşmış durumda. Kadın hareketinin kampüslerde söke söke elde ettiği kazanımların bir genelge ile yok edilmek istenmesine, tek adamın bir gecede İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmasından aşinayız. Genç kadınların devrimci gençlik mücadelesi içerisinde, barikat başında ve eylemin en ön safında yerini alması; erkek iktidarın ilk hedefinde genç kadınların bulunmasının başlıca sebeplerinden biridir.

Gençliğin bu dönemde en yaşamsal ihtiyaçları temelindeki haklı taleplerini sokaklarda, mahallelerde, kampüslerde geçen seneden daha gür haykırmanın yollarını aramaya ihtiyacı var. Üniversitelerde zaten uzun zamandır fiilen uygulanan, genelgedeki faşist baskı ve söz-eylem-örgütlenme yasaklarına karşı devrimci gençlik mücadelesini antifaşist çizgide büyütmeliyiz. Geleceğimizi, özgürlüğümüzü kazanmak için bizleri geleceksizlikle sınayan, ekonomik krizle terbiye eden(!) AKP-MHP faşist iktidarına karşı gençliği saflaştırmalı ve öğrenci gençliğin öfkesini örgütlemeliyiz. Rejimin tüm bu saldırılarına karşı politik özgürlük mücadelesini büyütmek yolu açabilmenin yegâne yollarından biridir. Şimdi gençliğin birleşik direnişini örgütlemenin ve devrimci gençlik mücadelesini büyütmenin zamanıdır.