Dönemi Kazanalım! – Birkan Polat

Faşist şeflik rejiminin yönetememe krizi ve ekonomik kriz her gün büyümekte. İçte ve dışta yaşadığı krizleri yönetemiyor ve yönetemedikçe sokakta oluşan her türlü hak alma mücadelesine saldırıyor. Ekonomik krizin bugün dışa vurumu en belirgin şekilde üniversiteli öğrencilerin barınma ve burs durumunda ortaya çıktı. Ekonomik krizin ve pandemi sürecinin yönetilememesi bugün üniversiteli gençliğin eğitim öğretim hayatını etkilemekte. İktidar bugün de barınma ve burs hakkı isteyen üniversiteli öğrencilere saldırıyor. 1 buçuk yıldır devam eden pandemi sürecinde yüz yüze eğitime büyük bir ara verildi, bu süreçte online eğitime geçilmiş ve fırsat eşitsizliği artmıştı, öğrencilerin büyük bir kısmı aile evlerine dönmüş bir kısmı kaldığı illerde çalışarak genç işçiler kervanına katılmış ve emeği sömürülmekteydi. Yeni dönem başlıyorken KYK yurtlarının kapasite olarak azlığı ve niteliksiz
olması, özel yurtların ve üniversite çevresindeki evlerin fahiş fiyatlarda olması bu sömürü düzenine tepkileri arttırdı. Artan kira fiyatları ve yurt sorunu ile ilgili tepki göstermek için KYK yurdunun önüne yatak atıp fotoğraf çekilen öğrencinin paylaşımının sosyal medya üzerinde yayılması ve tepkinin ortaya çıkması bir çok kesim tarafından sahiplenildi.
Bunlara rağmen herkesi aşıladık diyerek sahte bir pandemi süreci başarısı ve bu kadar yetersizlik, niteliksizlik durumu ortadayken de sahte bir ekonomik başarı yaratılarak, her şey yolunda denilerek üniversiteleri açmak istiyorlar. Her şey yolunda mı? Tabii ki değil!

TÜRGEV'e bedelsiz tahsis edilen yurt 'Barınamayan' öğrencilere verilsin" çalışması

2021 üniversite güz dönemi için açılmışken/açılıyorken yurt ve burs sorunu yeni döneme güçlü başlamak ve süreci tersine çevirmek için bir anahtar konumundadır. Geride bıraktığı Boğaziçi Direnişi’nin etkisi ve hafızası üniversiteli öğrencilerin ve toplam gençlik hareketi için hala taze. Kayyum rektöre karşı direnişle başlayan eylemin hareket tarzı ve özerk- demokratik üniversite talebini yeniden bu durum karşısında da vurgulamak gerekir. Eğitim sisteminin piyasalaştığı, gericileştiği ve bilimden uzak, niteliksiz hale getirildiği durum bugün tepkilerin odağında; diğer bir tepki odağı ise barınma ve burs durumunda. Bugün bu sorunlar devrimci gençlik hareketinin karşısına yakıcı bir şekilde geçmiş halde. Ekonomik kriz ve yönetememe krizinin yarattığı durum üniversiteli gençlerin burs ve barınma sorunlarında gün yüzüne çıkıyor. Bu yakıcı sorunun bir yanı üniversite çevrelerinde artan kiralar veya özel yurtların fahiş fiyatlarıyken diğer bir yanı ise iktidar destekli tarikat yurtlarının düşük fiyatlı olarak sunulmasıyla kendini gösteren iktidarın özel politikasıdır. Öğrenciyi zor durumda ve çaresiz bırakarak bu yurtlara gitmesi için zorlamakta ve alternatifmiş gibi göstermektedir. Yetersiz olan yurtların durumu ve ev kiralarının yüksek olması sebebiyle üniversitelilerin bu yurtlara gitmesini adeta bir zorunlulukmuş gibi dayatmaya çalışıyor. AKP iktidarı döneminde gittikçe gericileşen ve piyasalaşan eğitim sisteminin geldiği durum ortadadır.

 

Bu durum gençlik hareketinin hemen müdahalesi etmesi için iyi bir fırsat; fakat parça parça olması bir dezavantaj yaratabilir. Öfkenin farklı kollarda bölünmesi ve örgütlenmesi gençliğin patlayan öfkesinin bölünmesine ve sönmesine neden olabilir. Yapılması gereken birleşik ve militan bir hatta gençlik yığınların tepkisini örgütlü bir gücü çevirmek olmalıdır. Bugün gençliğin talepleri çok açık bir şekilde ortadadır;

1-Burs miktarı yaşanabilir seviyede arttırılsın.

2-Krediler bursa çevrilsin ve KYK borçları silinsin.

3-Yurtlar LGBTİ+lar için uygun hale getirilsin.

4-Yurtlar ücretsiz olsun, kapasitelerinin arttırılsın ve nitelikli hale getirilsin.

5-Yemekhane fiyatlarının düşürülsün veya ücretsiz olsun.

İşte bu taleplerle birlikte özerk-demokratik mücadelesi çerçevesinde planlar çıkarılmalı ve gençliğin talepleri dile getirilmelidir.

Gelişen hareketi mahallede, sokakta, meydanda, üniversitede ve kampüslerde yayma görüş açısı ile hareket etmek kazanım elde etmek bakımından önemlidir. Yürüttüğümüz mücadelenin bir parçası bizken bir diğer yanı da ailemizdir. Yürüttüğümüz mücadele etrafında ailelerimizi örgütlemeli ve eylem yerlerine çağırarak onların da bu mücadelenin bir parçası olmasını sağlamak mücadeleyi büyütecek ve geliştirecektir. Aynı zamanda liseli gençlik, kendi cephesinden bu sorunu ele almalı ve geleceğin üniversite öğrencileri olacakları bilinciyle bugünden bu sorunun kendi sorunları olduklarını kavramalı ve liseli gençliği üniversiteli gençlikle birleştirmeli, harekete geçirmelidir. Yayılan direnişleri birleştirmek ve yönünü bunun asıl sorumlusu olan faşist şefliğin yani iktidarın politikalarını ve söylemlerini hedef almak kritik noktada durmaktadır. Eylem hattını da bu doğrultuda planlamak ve eylem yerlerini yurt önlerine, üniversitelere veya bu durumun sorumlusu AKP önlerine doğru çevirmek gereklidir. Boğaziçi sürecinde kurulan dayanışma ağları bugün barınma sorununda mücadeleyi yayabilecek niteliği içinde barındırmaktadır. Mücadelenin gelişmesi ile üniversite ve yurt işgallerine giden süreçler yaratılabilir. Faşist şeflik sarayda yaşarken üniversiteli gençliğin en temel hakkını tanımamakta ve mevcut durumu yeterli bulmaktadır. 45 TL’den 650 TL’ye çıkardığı burs ile övünmekte, 650 liranın dönemin 45 TL’sinden daha düşük alım gücüne sahip olduğundan bahsetmemektedir. Tek yaptığı üniversitelilerin eğitim ve öğretim hakkını çalmaktır. Verilen bursu iyi buluyorsa o bursla gençlik değil kendisi geçinmelidir.

Sosyalist gençliğin buradaki rolü, durduğu pozisyonu aşması ve gençlik hareketi içerisindeki misyonunu oynayıp birleşik ve militan bir hatta sürüklemek ve harekete geçirmek olmalıdır!