Şengül Boran: Bir Komünist Güneş

MLKP Komünist Gençlik Örgütü’nün kurucu üyesi Şengül Boran, 26 yıl önce bugün askeri eğitim alanında sonsuzluğa yürüdü. 

23 Nisan 1974’te Malatya-Akçadağ’da dünyaya geldi. Asi, ele avuca sığmaz, yaramaz bir çocuktu. Yaramazlıklarından dolayı iki kez kolunu kırmıştı. Ortaokul yıllarında kardeşleri ile birlikte bir “çete” kurmuşlardı; dostluk çetesi. Bencil zengin çocukları ile uğraşıyorlardı. Amaçları yoksul çocukları korumaktı. Çocukken safını ezilenlerden yana belirlemişti. O günlerde oyun olan, büyüdükçe politik ve ideolojik bir tutum oldu.

Devrim ve sosyalizm mücadelesi ile henüz 14 yaşındayken tanıştı. O günden ölümsüzlüğe yürüyünceye kadar da komünist olarak yaşadı, savaştı. Yarının insanıydı. Yoldaştı.

Örgütlü çalışmada ilk ciddi sorumluluğu Adana’nın Ceyhan ilçesinde üstlendi. Üniversite sınavlarında Adana’da bir fakülte kazandı. Yoldaşlarının bu kente gitmesine ihtiyaç olduğunu belirtmeleri üzerine gitti. İlçedeki çalışmalarda kısa sürede öne çıktı. Ceyhan’da atılan tüm adımlarda onun belirleyici bir payı vardı.

Bir süre sonra okulu bırakıp Adana’da faaliyet yürütmesi istendi. Tereddüt etmedi. Okul, aile gibi gerekçeler O’nun görevlerine tereddütsüzce koşmasına hiç engel olmadı. Davanın ihtiyaçlarını her şeyin üstünde tuttu. Duygularını mücadelenin ihtiyaçlarına göre belirlemeyi bildi. Yakınma, sızlanma, umutsuzluk, kendine dönme, O’na yabancı özelliklerdi. Militanlığı, kabına sığmazlığı, engel tanımazlığı; statükoculuğu aşma dinamizmi ve olağanüstü hassaslığıyla bir adım öne çıkıverdi.

Doğal bir otoritesi vardı. Aile içinde de yoldaşları arasında da böyleydi. Onunla tanışanlar çabuk etkilenirdi. Dostluğu sonsuzdu çünkü.

Gittiği, barındığı emekçi evlerinde hemen saygınlık kazandı, büyük bir sevgi ile karşılandı. Sözü dinlendi. Ölümsüzlüğe yürümesinden sonra çocuklarına O’nun adını verenler çok oldu.

Militan bir devrimciydi. Eylem anlarında soğukkanlı ve rahattı. 1992 1 Mayıs’ında polis gelmesine rağmen, o yoldaşlarına molotof dağıtıyordu. Gerektiği yerde gerektiği anda en doğru tavrı koyarak, yoldaşlarına güven ve cesaret verirdi.

Militan bir eylemin ardından gözaltına alındığında, işkencecileri inlerinde yendi, ifade vermeyi reddetti, tutsaklık günlerinde de aynı rahatlık ve özgüvenle hareket etti.

Adana’da had safhaya varan polis saldırıları, birinci ve ikinci dereceden yöneticilerin, ajanlaştırılan bir unsur tarafından deşifrasyonu sonucu bazı yoldaşlarıyla birlikte bir süre şehirden ayrılmak zorunda kaldı. Bu örgütsel tedbir bir dönem sonra kaldırıldı. Ardından Adana’da faaliyet yürütmekle görevlendirildi. O, tüm dezavantajlara, aranmasına, alandaki ilişki ağının adeta yıkılmış olmasına aldırmadan tereddütsüzce nöbete koştu. Daha 19 yaşındayken Adana İl Komitesi Üyeliği gibi bir sorumluluğunu üstlendi.

Planlı bir çalışma ve yaşam tarzı vardı. “Planı olmayanlar başkalarının planlarına dahil olurlar” derdi her zaman.

Zor ve zorlu zamanların insanıydı, devrimcisiydi. Hiç kimse O’nu suratı asık ya da morali bozuk görmedi. Neşesini hiç kaybetmedi. En zor anda bile kahkahayı patlatıp ağız dolusu gülmeyi bildi. Düşmana karşı duyduğu sınırsız nefretin gücü, yoldaşlarına olan sevgisini büyüttü.

Eksiklikleri üzerine sürekli kafa yoran, kendini eğitmeye, eleştirilerden öğrenmeye daima büyük önem veren bir devrimciydi. Mücadelenin ihtiyacı olduğunda ağır görevlerin altına girmekten hiç korkmadı. Komünistlerin birlik sürecinin coşkulu emektarlarından biriydi. Yer aldığı platformlarda komünistlerin birliği görevinin inançlı bir neferi olarak boy verdi.

KGÖ’nün İstanbul İl Sekreterliği’ni yaptığı 6 aylık süreçte, yorulmak bilmezliği, coşkusu, ileri yürüme kararlılığı, yenilenme arzu ve çabası, içtenliği, özverisi, yoldaşça sıcaklığı ve moral gücüyle faaliyetlere çok şey kattı.

Kaba devrimciliği her zaman eleştirdi. İnsanlara saatlerce devrimci romantizmin ne olduğunu anlatırdı. Bir devrimcinin proleterleşmesinin kafa olarak proterleşmesinden geçtiğine inanır, yoldaşlarını böyle olmaya yönlendirirdi.

Teorik çalışmaya dudak bükenlere kızardı. Özellikle lise öğrencilerinin okuması ve kendilerini bu yönde geliştirmesi için büyük çaba harcadı.

Onun isyancı ruhu, yüreğindeki dev insan sevgisinden geliyordu. Hep şöyle dedi: “Gerçek bir devrimci ezilenlerin acısını yüreğinin tam ortasında duymak zorundadır.”

Örgütsel atmosferin devrimciliğinin korunmasında, yoldaşça bağların en sıkı tarzda örülmesinde ve partisinin gösterdiği hedeflere uygun bir kadro prototipi yaratılması yolunda kararlı ve uzlaşmaz bir mücadele yürüttü. Eleştirel devrimci yöntemi kullanmakta ve yoldaşça hassaslıkta örnek oldu.

Partisinin geleceğine büyük bir güven besledi, kendini yeni görevlere hazırladı. Ateş hattında sürdürdüğü kavgaya daha büyük katkılarda bulunma hazırlığı için gittiği askeri eğitim kampında, elinde bir bomba patlaması sonucu, henüz 21 yaşındayken ölümsüzler kervanına katıldı.

KGÖ, 1997’deki I. Kongresi’nde O’nu Özgür Evrim yoldaşı ile birlikte, kadro prototipi ilan etti.

*Etkin Haber Ajansı (ETHA)’dan alınmıştır. (1)

1)http://www.etha18.com/haberdetay/sengul-boran-bir-komunist-gunes-116707