Şule Çet’in Sesi, Kadın Adaletinin Çağrısı – Ceren Çoban

Özgür Genç Kadın (ÖGK) 8 Mart’ın coşkusunun ardından 16 Mart günü Genel Meclisi’nde buluştu. 8 Mart’ta İstiklal sokaklarını kadınlara yasaklamak isteyenlere özgürlük diyerek dirençle yanıt verenler, Ankara’da Şule’yi sokak sokak taşıyanlar, Ege’den özgürlüğe ve adalete kanat çırpan kadınlar yaşamlarına dair sözü yalnızca kendilerinin söyleyeceğini bir kez daha gösterdi.

Kadınların İsyanı Kime, Neye?

Bizlere ‘Artık yeter’ dedirten nedenlerimiz saymakla bitmez.

Kahkahalarımızı susturmak isteyenlere, hamile kadın dolaşamaz diyenlere, ‘kızlı- erkekli’ kalmamıza karışanlara, işsizliğin sebebini kadınların iş aramasına bağlayanlara, kravat taktığı için tecavüzcülere saygın tutum indirimi yapanlara, ihmal sonucu İrem’i aramızdan alanlara, Şule’nin o saatte orada işi neymiş diyerek tecavüzü- cinayeti meşrulaştırmaya çalışanlara, çocuk istismarının önünü açan yasalara, yaşamımızın her yanında kayyum atamaya çalışanlara karşı büyüyen kocaman bir İSYANımız var!

Sokakları bize kapatanlar, İstiklal’de ne ezan ne vicdan demeden kadınlara saldıran polisler- erkek yargı durmaksızın kadın katillerine alan açıyor. Erkek adalet Şule Çet’in katillerini yargılamak şöyle dursun, Şule Çet için adalet demeyi suç sayıyor. Biliyoruz ki adaletin olmadığı yerde yaşam sürmez. Serbest bırakılan her kadın düşmanı yeni kadın katliamlarının önünü açar. Bu yüzden kadın adaleti için mücadele geleceği, kadınların özgürce yaşayacağı bir dünyayı kurmanın en temel ihtiyacıdır.

Kadın Adaleti, Peki Nasıl?

Faşizmin, erkek egemenliğin kurumsal dayanakları durdukça gerçek bir adaletin sağlanması mümkün müdür? Yani sürekli savaş çığırtkanlığı yapan, kendine yeni köleler isteyen, ‘makbul kadın’ dayatmasında bulunan, doğurup- doğurmayacağımıza- kaç çocuk doğuracağına karışan bir AKP iktidarında adalet mümkün müdür? Çocuk istismarının önünü açan yasaları dayatan, tecavüzcülere af getirmeye çalışan bir ittifaktan kadınlara adalet çıkar mı? Ezanı- imanı kendi yalanlarına malzeme yapıp kadınlara saldıracak çetelerin önünü açmaya çalışanların vicdanından adalet çıkar mı? Şüphesiz, hayır. Onlardan gelecek adaleti 17 yıldır gördük/ görüyoruz.

Özgürlük ve adaleti hep birlikte kadın dayanışmamızın gücüyle kazanmaktan başka yolumuz yok. ÖGK Genel Meclisi’nde bu gerçeği ve tüm kadınların adalet talebini görerek önüne bir yol haritası çıkardı. Öncelikle 15 Mayıs’ta Şule Çet İçin Adalet diyerek Ankara Adliyesi önünde buluşmak tüm kadınlar için adalet demek olacak. Şule’nin ardından tecavüzü- katliamı intihar diyerek örtbas etmeye çalışanlara karşı orada olmak tek tek her birimizin kendi hayatlarını savunmak demektir. ÖGK, tüm kentlerden yola çıkarak 15 Mayıs günü Ankara Adliyesi’nde olacak. Peki kadın adaletini yalnızca 15 Mayıs günü bir mahkeme önüne sıkıştırabilir miyiz? Cevabımız şüphesiz hayır olacak, o zaman o güne kadar neler yapacağız, o günden sonrasında nasıl yürüyeceğiz?

Şule Çet İçin Adalet Komisyonları’nda Buluşalım

Şule Çet için adalet talebi bugün binlerce kadının ortak isteği. Dilden dile yayılan bu talebin etrafında neler yapabileceğimizi konuşmanın ve erkek yargı düzenine çomak sokmanın tam zamanı. 15 Mayıs’a giderken ilk elden ‘Şule Çet İçin Adalet Komisyonları Kuruluyor, Sen de Katıl’ başlığıyla açılan kayıt formu binlerce kadına dokunmanın ilk biçimi. Sosyal medyanın etkin kullanımı ile formun yaygınlaştırılması 81 ilden kadının çığlığını buluşturabilmek için oldukça önemli. Fakat elbette bu komisyonlarda yer almak isteyen kadınların yan yana gelmesi de elzem. Şule Çet İçin Adalet Komisyonları Kuruluyor başlığı ile gerçekleşecek buluşmalar, kadın adaleti talebini nasıl büyütebileceğimizin yol haritasını çizecektir. Aslolan mümkün olduğunca geniş kadın kitlelerine ulaşmak/ kadınların özneleşmesinin yollarını açmak. Kadın adaleti komisyonları her kadının gelip adalet talebini büyütebileceği komisyonlar olacaktır. Her kentte, her kampüste- lisede buluşmalara giderken etkin biçimde anketler yapılarak her kadının Şule Çet İçin Adalet Komisyonlarının kurulduğundan haberdar olmasını sağlamalıyız. İstanbul’da 100 kadının yan yana geldiği buluşmalarda birçok komisyon kurup kampüs kampüs, mahalle mahalle, lise lise komisyonları genişletebiliriz. Şule Çet İçin Adalet Komisyonları kendi stickerları- tasarımları- sosyal medya hesapları, sokak çalışmaları ile hızla kitleselleşecektir. Her kadın, bu çalışmada kendini var edebilir. Tiyatro ile ilgilenen kadınlar gelip kısa sokak tiyatroları ile kadın adaleti talebini dile getirirken başka arkadaşlarımız tasarımlar- videolar hazırlayarak çalışmayı görünür kılabilir. Avukat kadınlar mahkeme takvimleri çıkarma konusunda görev alırken stand çalışmalarında sokak sokak Şule’nin sesini taşıyabiliriz. Kurulacak komisyonlar erkek yargıya karşı gerçek adalet talebinde olan çeşitli adalet arayışçılarını buluşturarak kadın adaleti komisyonlarının sürekliliğini de sağlayacaktır. Örneğin özsavunma hakkını kullandığı için hapis cezası alan Namme Öztürk’ün mahkemesi önünde Şule Çet İçin Adalet Komisyonları olarak bulunmak, ODTÜ’de ihmal sonucu yaşamını yitiren sıra arkadaşımız İrem Kütük’ün mahkemesinin takipçisi olmak, 9 Mayıs’ta Zülal Tütüncü İçin Adalet diyerek mahkeme önünde olmak kadınların adalet talebini buluşturur. Ayrıca özsavunma atölyelerini süreklileştirebiliriz. Psikologlardan avukatlara, milletvekillerinden aydın sanatçılara Şule Çet İçin Adalet Komisyonları’nın buluşmalarına çağrı videoları alarak toplumun her kesimini kadın adaleti talebinin öznesi haline getirebiliriz. Şule Çet İçin Adalet Komisyonları’nı çeşitlendirmek ve sonrasında da süreklileştirecek biçimde Kadın Adaleti Komisyonları başlığında buluşturmak tüm kadınlar için tarihi bir kazanım olacaktır.

Kadın adaleti özgürlüğümüzün ve yaşamımızın vazgeçilmez bir ihtiyacı. Önümüzdeki günlerde sıkça yan yana gelerek eşsiz fikirlerle büyüteceğimize inanıyoruz. Kadın dayanışmamızın gücü ile aşamayacağımız barikat, özgürleştiremeyeceğimiz sokak yok. Geleceği bizler yaratıyoruz, gelin kadın adaleti ile kuracağımız yeni bir dünyanın kapısını hep birlikte aralayalım!