Sokağa Eyleme Özgürleşmeye – Deniz Bahçeci

Faşizmin saldırganlığının yükseldiği çeşitli dönemlerde devrimci gençlik hareketinin durağanlaştığı, sınırlarına dayandığı anlar yaşanmıştır. Bu dönemlerde sosyalist gençlik buzkıran rolü oynayarak gençlik hareketinin ve kitle hareketinin önünü açmak görevini sırtlanır. Bu görevi nasıl yerine getireceğini sorgulayan sosyalist gençlik, deneyimlerimden öğrenme ile yola koyulabilir. 4-5 Şubat deneyimi, ilmek ilmek örülmüş bir zafer ve faşizm zincirini zayıf halkasından koparma deneyimidir.

4-5 Şubat harç eylemleri, faşist politikaların ve devlet terörünün olabildiğince arttığı, 80 darbesinin ardından toparlanmak için çaba sarf eden devrimci hareketin arayışına denk gelmiş, çıkışıyla devrimci hareketin ve kitle mücadelesinin pratik-politik olarak ön açıcısı olmuştur. Döneme, Kontrgerilla faaliyetlerinin arttığı, yoğun bir kaybetme saldırılarının yoğunlaştığı, cezaevi katliamlarının yaşandığı, ekonomik krizin patlak verdiği bir sonuç olarak da vergi soygununa start verilen bir politik atmosfer hakimdi. Buna karşın gençlik hareketleri tüm politik özneler gibi bir arayış içindeydi. Çeşitli dernekler, platformlar altında gençlik örgütlerinin ve bağımsız öğrencilerin buluştuğu zeminler oluşuyordu. Fakat cılız ve reformist pratiklerle bir düzeye gelmiş bu hareketin sıçraması için gerekli olan devrimci politika ve bunu icra edecek devrimci öznedi. İşte 4-5 Şubat tam da burada buzkıran rolünü üstlenmişti. Açlık grevlerini, üniversite işgalleri ve kent meydanlarını zapteden eylemler izledi.

”Zincir, zayıf halkası paralı eğitimden kırılacaktır” tespiti sürecin başlaması için ilk adım oldu. Zayıf halkanın tespitinden sonra verilecek mücadelenin yöntemi, araç ve biçimleri belirlenmeliydi. Özgür Gençlik, geniş katılımlı gençlik toplantıları örgütledi. “Paralı eğitime karşı neler yapılabilir? Bu süreç bir kampanya biçiminde örgütlenebilir mi?” gibi sorular toplantılarda temel gündem oldu. Özgür Gençlik kitlesinin bu konularda aktif fikir belirtmesi, öznesi olma yönünde toplantılar gerçekleşti. Birlikte karar alma ve uygulama iradesi çıktı. Özgür Gençlik etrafında buluşan gençlik kitleleri, öncü iradeye güvendi.

Açığa çıkan kolektif irade somut bir eylem planına dönüştü.. Özgür Gençlik paralı eğitime karşı açlık grevi örgütleme fikrini diğer gençlik örgütlerine taşıdı. Açlık grevlerini pasif bir eylem biçimi olarak değerlendiren gençlik örgütleri, nesnel koşulların uygun olmadığı gerekçesi ile öneriyi reddetti. Özgür Gençlik, sergilenen atıllığa takılmadan hareket geçti. Açlık grevi için ilk basın açıklaması 19 Aralık 1996’da İstanbul Üniversitesi Merkez Kampüsü’nde planlandı. Direniş merkezinin İstanbul Üniversitesi olması hedeflendi. Fakat ilk açıklamaya polis saldırdı. Ertesi gün Özgür Gençlik, bir parti binasında açlık grevleri başlattı. Eylemin bir sonraki durağı Yıldız teknik Üniversitesi oldu. 19 Aralık’ta İÜ’de yapılan basın açıklamasına polisin saldırması Özgür Gençlik’i yıldırmadı. Ertesi gün açlık grevleri başlaması, bir sonraki açlık grevinin kampüse taşınmış olması Özgür Gençlik’in karşılaşılan sorunlarda manevra yapma kabiliyetini gösterir. Eylem yeni başlamasına rağmen birçok engel ile karşılaştı. Erken zafer beklentilerine kapılan öğrenciler de umutsuzluk oluşma tehlikesi mevcuttu. Direnişe iki kez polis saldırdı. Ve kısa bir süre de sonra okullar yarı yıl tatile girdi. Ancak bu tablo içinde dahi öncü yılgınlığa ve karamsarlığa kapılmadı.

Sonraki adım direnişi gençlik kitlelerine taşımak, farklı toplumsal kesimlerle buluşturmak ve direnişi yaygınlaştırmaktı. Gün gün bir hareket planı oluşturuldu. Tek bir araca, biçime ve yönteme sıkışmadı. Özgün, yaratıcı ve üretken oldu. Kurulan komisyonlar, komitelerle işbölümüne dayalı kolektif etkin tarzda çalıştı. Bir yandan kitle örgütlerini ziyaret ediyor, bir yandan işçi direnişlerini, Cumartesi annelerinin eylemlerini, lise kurultaylarını giderek farklı toplumsal kesimlerle buluşuyordu. Çıkarılan bildiriler, gazetelere verilen ilanlar, radyo ve Tv programlarına konuk olarak paralı eğitime karşı mücadelede kamuoyu oluşturuldu. Bu sayede açlık grevleri giderek yaygınlaşıyor, birçok üniversiteden destek açlık grevlerine başlıyor, dayanışma eylemleri örgütleniyordu. YTÜ’de başlayan direniş Harran’a, Adıyaman’dan Karadeniz’e  kadar akan bir coşku seline dönüşmüştü. Üniversitelerin yanı sıra; İHD, Eğitim-Sen şubeleri, PSA’nın bazı şubeleri, EKB, SSH, EHB, MDB gibi bir çok kurum, dernek ve sendika destek açlık grevleri ve basın açıklamaları örgütledi. Nesnel koşullar uygun olmadığı gerekçesi ile açlık grevi fikrini reddeden gençlik örgütleri dayanışma ziyaretleri ve destek eylemleri ile sürece dahi olmak zorunda kaldı.


Özgür Gençlik, 4-5 Şubat’a adım adım hazırlanıyordu. 18 yıldır Taksim Meydanı’na girilemiyordu. Kızılay ve Konak meydanları da yasaklıydı. Özgür Gençlik’in bir sonraki hedefi yasaklı meydanları özgürleştirmekti. Öncü militan bir iradenin ve cüretin simgesiydi bu. Özgür Gençlik gençlik hareketine yol açtı. Zaferler Kuşağı kararlı adımlarla kazanıma yürüdü. 48 günlük açlık grevi direnişi boyunca; her geçen gün kuvvet biriktirip atılan her adımı bir sonrakine hazırlık yapmak ve daha büyük hamleler için kullandı. Ve açığa çıkan olanakları kazanıma dönüştürerek ilerledi. Önemli bir nokta ise dönemin protestocu tarzını aşarak alışılmış yöntemlerin dışına çıkılmasıdır. Hak alma bilinci ve koparıp alma görüş açışı eylem ve düşünüş tarzları Özgür Gençlik’in her bir öznesine işlemişti. Hak alma ve meşruiyet bilinci süreç içinde artan bu hareket YÖK’e ve MEB’e bursların yükseltileceğine dair açıklama yaptırttı.

4-5 Şubat’ın öğrettikleri


Öncü bir gençlik kuvveti için politik önderliğin düzeyi, karar alma ve uygulama iradesi göstermek feda ruhu ile kuşanmak 4-5 Şubat’a dair kısa bir özet belki de.  Zayıf halkanın tespiti ile başlayan süreç uygun bir hazırlık, hedefli ve sonuç alıcı çalışma yöntemi Özgür Gençlik için zaferi koşullamıştı. Sürecin rüzgarını arkasına alarak ilerleyen Özgür Gençlik, beklenmedik gelişmelere zamanında ve yerinde müdahalelerde bulunabilmişti. Güçlerini politik sürecin ihtiyacına göre düzenlenen ve farklı mevzilere yeni takviyelerle yorulanları geri çekmeyi de başarabilen bir yol izlendi. Direniş boyunca birçok farklı araç biçim ve yöntem kullanılması eylemleri üretken ve sürekli kıldı. Yasaklı meydanları özgürleştirme yönündeki cüretkâr adım, Zaferler Kuşağı’nın genç yapıcıların omuzlarında yükselmesini sağladı.  


“sokağa eyleme özgürleşmeye” diyerek başlatılan harç eylemleri anlık değil anların toplamına yani sürece yapılan devrimci bir müdahalenin ürünüdür. Şüphesiz politik ve teknik bir hazırlığın ve sürecin ihtiyaçlarına uygun nasıl bir politik-örgütsel yanıt olunabileceğinin sorunsallaştırılması ortaya çıkan devrimci eylemin en kritik noktalarıdır. Dolayısıyla 4-5 Şubat koşullara teslim olmak yerine koşulları alt üst etmeyi seçenlerin eseridir.

Üniversitelerde, kampüslerde, liselerde, sokaklarda saray rejimine öfkeli harekete geçmek isteyen binlerce genç var. Bir yandan ekonomik krizin girdabı etrafında sürüklenen öğrenciler, işsiz kalan gençler, gerici-cinsiyetçi müfredat ve eşitsiz sınav sistemi yüzünden geleceksizliği itilmiş liseliler, taciz, tecavüz, şiddet ve erkek egemenliğin her türden kurumu ile söz karar ve denetim hakkı elinde alınmış genç kadınlar…

Milyonlarca genç faşist saray rejiminin gençliği sığdırmak istediği tek-tip kalıpları bir kenara atmak istiyor. Saray ve gençlik kitleleri arasında çelişkiler her geçen büyüyor. Bu çelişkileri derinleştirmek, doğru politik halkayı yakalamak sosyalist gençliğin elinde. Akıntıya kapılmak ya da suya yön vermek… Hangisini tercih edeceğiz?