Paris Komünü

1870 yılında patlak veren Fransız-Prusya savaşı Sedan’da Prusya’nın zaferiyle sonuçlandı. Savaş sona ermeden Üçüncü Cumhuriyet, 4 Eylül 1870 tarihinde Paris’te ilan edildi. Burjuvazi, proleteryayı ulusal bağımsızlık amacıyla yönetimi altında savaştırmak için önce Ulusal Savunma Hükûmeti’ni daha sonra Adolphe Thiers liderliği Versay hükümetini oluşturdu.

Savunma için eli silah tutan Parisliler ve işçiler Ulusal Muhafızlar içinde silahlandı. Kurulan Versay hükümeti, savaşı devam ettirdi. Alman orduları, Kuzey Fransa genelinde gerçekleşen 5 ay süren bir dizi muharebeler sonunda yeni oluşturulmuş Fransa ordularını mağlup etti. Prusyalılar Paris’i kuşatarak işgal etti. Prusyalılar kısa bir süre için Paris’e girdiler ve şehri olaysız terk ettiler fakat Paris, savaş tazminatı ödeninceye kadar kuşatma altında kalmaya devam etti.

Barış anlaşmasının yapılacağı sırada Thiers liderliğindeki merkezi Versay’da bulunan hükümet ‘Parisli işçilerin silahlı kalacağı müddetçe egemenliklerinin tehlike altında kalacağını’ için silahsızlandırma hamlesinde bulundu. Ulusal Muhafızlara ait toplara el koymak için ordu gönderdi. Bu toplar Ulusal Muhafızların parasıyla alınmıştı. Paris ayaklandı. 26 Mart’ta Komün seçimleri yapıldı. 28 Mart’ta Komün ilan edildi. Böylece Komün bilinçli ve yöntemli bir biçimde değil, kendiliğinden doğdu.

Fransa’nın bazı kentlerinde (Marsilya, Lyon…) işçiler aynı biçimde iktidarı ele geçirmeye, Komün ilan etmeye, Paris Komünü’ne yardıma giriştiler. 22 Mart’ta Lyon’da ilan edilen Komün, 30 Nisan günü Versay hükümetine bağlı asker ve polislerce bastırıldı. Marsilya ise 5 Nisan’da Komün seçimlerinin yapılması kararlaştırılmasına rağmen 4 Nisan günü kent bombalanarak ayaklanma bastırıldı.

Komün işçi sınıfının özgürlüğü ve yararına eski toplumsal düzende derin çatlaklar açan kararlar ilan etti. 30 Mart’ta Komün’ün ilk kararnamesi Ulusal Muhafızı tek silahlı kuvvet ilan etti. Böylece egemen sınıfların baskı aleti olan düzenli ordu karşısında halk silahlandırıldı. Komün bayrağı kızıl ve dünya cumhuriyeti bayrağıydı. Komün Paris’in farklı ilçelerinden genel oy hakkı aracılığıyla gelen belediye meclis üyelerinden oluşuyordu. Çoğunluğu işçi ve işçi sınıfı tarafından benimsenmiş temsilcilerin her an  görevden alınmaları mümkündü. Kamu hizmeti 6.000 Frank olan işçi ücreti üzerinden görülmeye başlandı. Yöneticilere tanınan parasal ayrıcalıkların kaldırılması, seçimle iş başına gelme ve görevden alma ‘mülksüzleştirenlerin mülksüzleştirilmesini’ sağlamıştı. Yani üretim araçları üzerindeki kapitalist özel mülkiyet toplumsal mülkiyete dönüşüyordu. Eski iktidarın maddi gücünün aletleri bir kez daha ortadan kalktı. Lenin, ‘Komün’ün düşünülebilecek en eksiksiz ve tutarlı şekilde getirilmiş olan demokrasi, burjuva demokrasisinden, proleterya demokrasisine; ezenlerin demokrasinden ezilen sınıfların demokrasisine devletten (belirli bir sınıfın baskı altında tutulmasına yönelik özel güç) halkın çoğunluğunun (işçilerin ve köylülerin)  genel gücü tarafından ezenlerin baskı altına alınmasına geçişi gösterdiğini’ söyler.

Komün gerçek anlamı gereğince bazı önlemler aldı. Kiraların hafifletilmesi, herkesin kendi vicdanıyla ilgili her şey (dinsel imge dua ve dogmalar) okullardan uzaklaştırıldı. Eğitime laik bir nitelik verildi. İdam cezalarının kaldırılması üzerine giyotin yakıldı. Şovenizmi ve halkları birbirine kışkırtan Vendome sütununun (Napolyon’un düşmanlardan aldığı toplarla döktürdüğü sütun) yıkılması kararlaştırıldı. Para cezaları sistemi, işçilerin yasallaştırılmış soyulması kaldırıldı. 16 Nisan’da Komün, sahipleri tarafından terkedilmiş fabrikaların iş yerlerinin ve atölyelerin yönetimini kooperatifler içinde örgütlenecek zamana kadar çalışmış işçilere verme ve kooperatifleri tek büyük federasyon biçiminde örgütleme kararı aldı. Salt toplumsal alanda çok şeyler yapma olanağı bulmasa da Komün yaptığı az şeyle; işçi hükümeti, halk hükümeti niteliği olduğunu gösterdi.

Marx, ‘İmparatorluğun tam karşıtı, komündü. Komün sınıf egemenliğini yalnızca monarşik biçimde değil, sınıf egemenliğinin kendisini ortadan kaldıracak olan bir cumhuriyetin kesinleşmiş biçimiydi’ der. Tam da bu sebeple Komün, 3. Cumhuriyet ilanı ile kurulan Versay Hükümeti’nin hedefine oturdu. Komün’ü yok etmek için varlıklı sınıflar harekete geçti. Fransa’nın tüm burjuvazisi, büyük toprak sahipleri, hırsızları, sömürücüleri, borsası ve fabrikacıları Komün’e karşı birleştiler. Mayısın ilk günlerinde saldırılar başladı.

21 Mayıs’ta Versay hükümet güçleri, kötü örgütlenmiş devrim güçlerini yenmeyi başardılar. Prusya, işgal edilmiş Kuzey topraklarından Versay ordusunun geçmesine izin vererek devrimi boğmak için işbirliği yaptı. İstila birlikleri işçi mahallerine yaklaştığı ölçüde direniş arttı. Komün’ün son savunucularının yenik düşmesiyle kadın, erkek, çocuk herkes için kitlesel katliamlar başladı. Komüncülerin hepsinin katledilmesi imkansız görülünce yığınsal tutuklamalar, gelişigüzel kurşuna dizmeler ve büyük kamplara sürgünler başladı.

Lenin Komün’ü 2 yanılgının yok ettiğini söyler. 1. yanılgı: Komüncüler ‘mülksüzleştirenleri mülksüzleştirme’ye girişecek yerde ortak ulusal görev ile birleşen yüce adaletin kurulması düşlerine kapıldı. En belirgin örneği ise içinde milyarlarca frankın olduğu Paris’teki Fransız Ulusal Bankası, Komüncüler tarafından dokunulmadan ve korumaya alınmadan öylece bırakıldı (ve şüphesiz bu para onlarındı). Böylece büyük miktarda para Paris’ten Versay’a, Komünü ezen ordunun kurulması için nakledildi. 2. yanılgı ise: Komüncüler, iç savaşta salt askeri eylemlerin önemini savsadı. Versay hükümetine saldırarak Komün’ün zaferini taçlandırmak yerine oyalandı. Versay hükümeti bu sürede karanlık güçlerini topladı, Mayıs’taki kanlı haftayı hazırlama zamanı kazandı.

Komün; işçi sınıfının, tüm ötekilerin, ezilenlerin kurtuluşu için savaştı ve kendisinden sonra gelen proleter devrimlere örnek oldu.

Vive la Commune!

 

*Bu yazı Özgür Gençlik dergisinin geçmiş sitesi ozgurgenclik.org‘dan alındı.