Özgürlük için İsyanı Yükselt!

Kabul etmek gerekir ki kadın cinsine, genç kadınlara dönük saldırılar bir sonuçtur. Genç kadınlar en başta kendi özgürlükleri için, kendi cinsel özgürlükleri için cinsiyet ayrımsız bir dünya talebiyle bağırlarında taşıdıkları yaşamın tüm renklerini özgürce bayraklaştırarak, kolektif özne oldukları bilinciyle, cins özgürlükçü politika üretmede bir düzey yakalamak zorundadır. Genç kadın özgürleşmesinde, genç kadınların toplumsal mücadelede özneleşmesinde politik istikrar olmazsa olmazdır. Bu öylece takvimsel gündemlere hapsolacak, dönemsel kampanyalara bağlanacak geçiştirilecek bir mesele değildir. Eğer genç kadın hareketinin siyasal özneleri, genç kadın kitlelerinin örgütlenmesini kendi özgürlükleri için ayağa kalkış zorunluluğu, genç kadınların özgürce varoluş mücadelesi olarak kavrayamaz, anlık dönemsel bir politika yapma biçimi ve pragmatist tarzda genç kadın kitlelerini kazanma refleksi olarak algılarsa baltayı taşa vurmuş oluruz.

Gelişen, her geçen gün büyüyen kadın hareketi ve hareketin ihtiyaçları kadın özgürlük mücadelesini daha ileri bir düzeyde örgütlemeyi önümüze bir görev olarak koymakta. Genç kadınların erkek egemen kapistalist sisteme karşı mücadele istek ve yönelimleri tek başına cinsel özgürlük mücadelesi temelinde gelişmeyebilir; sınıfsal ve ulusal çelişkiler genç kadınları toplumsal mücadelenin bir parçası haline getirebilir. Dolayısıyla Özgür Genç Kadınların görevi tüm bu çelişkileri erkek egemen kapitalizme karşı örgütleyecek politikayı ve örgütü oluşturmak, düzenlemektir.

Genç kadın çalışmamızın son 5 yıllık deneyimini bir süzgeçten geçirmek, ileri ve geliştirilmesi gereken yanlarını ortaya koymak ve çıkardığımız sonuçlarla önümüzdeki dönemi örgütlemek, kadın özgürlük mücadelesinin bayrağını yükseltmek, kadın devriminin taşlarını sağlam temeller atarak döşemek bakımından önemlidir. Kadın özgürlük mücadelesi gündemleriyle dönemsel bir yönelim olarak ilişki kurmak, yüzeysel bir ilişki tarzıdır günü kurtarmacı bir çalışma tarzını doğurur. Genç kadınların siyasal mücadele içinde kazanılması, bilincinin geliştirilmesi sorumluluğu dönemsel bir yönelim olarak kavranmamalı; sistematik bir çalışmanın parçası haline getirilmelidir. 5 yıllık pratiğimiz bu bakımdan pozitif örneklere sahip olmakla birlikte geliştirilmesi gereken yönleri de barındırmaktadır.

İsyanı Yükselt ÖGK’da örgütlen!

2022 Yılı 8 Mart’ının örgütlenmesi önümüzdeki dönem çalışmamızın temel bir gündemi olacak. Bu yıl 8 Mart çalışmamızı ” Erkek Egemenliği’ne, Ekonomik Krize Karşı İsyanı Yükselt! ÖGK’da örgütlen! ” şiarı ile örgütleyecek, genç kadınların Erkek Egemenliği’ne karşı biriken öfkesini sokakla, eylemle ve örgütlü mücadeleyle buluşturmayı hedefleyeceğiz. Dönem içerisinde kurduğumuz ve işletmekte değişik zayıflıklar sergilediğimiz ÖGK il koordinasyonlarını düzenli işletmek, kolektif kadın aklını ve iradesini siyasi çalışmada bir güce dönüştürmek bakımından önümüze çekmeli, iradi biçimde müdahale etmeliyiz. Düzenli organ yaşamının genç kadın örgütümüzün politik, örgütsel ve ideolojik canlılığı bakımından ne kadar önemli olduğu deneyimlerimiz ışığında ortadadır.

8 Mart çalışması içerisinde önümüze çekmemiz gereken gündemler her geçen gün artan kadın cinayetleri, taciz, tecavüz, cinsiyetçi eğitim, kadın düşmanlığı, erkek-devlet şiddeti olacaktır. Ekonomik kriz, barınma sorunu, yoksulluk ve geleceksizlik de genç kadın ve LGBTİ+’lar bakımından temel bir diğer gündemdir. Bununla birlikte Kürdistan’da bir devlet politikası haline gelmiş olan genç kadınlara yönelik taciz, tecavüz ve kaybetme politikası doğrudan devletin polisi, askeri eliyle gerçekleştiriliyor. İpek Er’in tecavüze uğraması ve ardından intihar etmesi tüm bunların yanında erkek yargının uzman çavuş Musa Orhan’ı koruması, Gülistan Doku’nun Dersim’de kameralar ile çevrili bir kentte kaybedilmiş ve bulunmuyor oluşunun tek sorumlusu erkek devlettir. 2 yıldır tüm çabalarımıza rağmen erkek devlet tarafından bilinçli bir şekilde bulunmak istenmeyen Gülistan için ailesi Dersim’de adliye önünde oturma eylemine başladı. Kaybedilen ve katledilen kadınlar için adalet mücadelesi mahkeme salonlarından sokaklara her yerde yükselmeye devam ediyor. Hiç kuşkusuz Gülistan’ın Kürt bir genç kadın oluşu, Kürdistan’da yaşıyor oluşu ayırt edicidir. Gülistan için İzmir’den, Eskişehir’den, İstanbul’dan, Adana’dan ve daha birçok kentten ; ”Gülistan inadımızdır, vazgeçmiyoruz.” sözünü yükseltmeli, Dersim’de adalet için mücadele eden annenin sesini her yere yaymalıyız.

Hapishanelerde hasta tutsaklara, devrimci kadın tutsaklara dönük saldırılara, hak gasplarına karşı tutsakların sesini sokağa taşımalıyız. Aysel Tuğluk başta olmak üzere hapishanelerde siyasi tutsaklar için özgürlük sesini yükseltmeli, tutsaklarla danışma pratiklerini sergilemeli, kart atma etkinliklerinde buluşmalıyız.

Genç Kadınlar 4. Konferans’a!

Başlarken de ifade ettiğimiz gibi genç kadın çalışmamızda bir deneyim biriktirdik. Bu deneyimin başarılı ve geliştirilmesi gereken yanları tartışmak, kolektif bir sonuç çıkarmak ve kadın özgürlük mücadelesinin ihtiyaçlarına uygun pozisyon alabilmemiz için genç kadınlar olarak buluşmaya ihtiyacımız var. Kendi tarihimizde hep yeni bir dönemi aralayan konferans süreçlerimizin genç kadınların özgürlük mücadelesi bakımından önemli bir durak olacağına inanıyoruz. Yükselen isyanımız ve özgürlük mücadelemizi tartışmaya, yeni imkan ve olanaklar üzerine konuşmaya ve kadın dayanışmasını hep birlikte yükseltmeye ihtiyacımız var. Bu yüzden Dünya kadın hareketinin durumu, kadın özgürlük mücadelesinde durumumuz ve olanaklarımız konferansmızın ilk oturumunda tartışma başlıklarımız olacak. Kadın düşmanı AKP-MHP faşist iktidarının cinsel politikası, kadınların hayatlarına, bedenlerine, haklarına dönük bütün saldırılar ve bu saldırılar karşısında biz genç kadınların aldığı pozisyonda bir diğer tartışma konumuz olacak.

8 Mart çalışması ile başlayacak ve konferans örgütleme çalışması ile devam edecek çalışmamızı yüksek bir enerji ile örgutleyecek, örgütlü mücadelemizi büyüteceğiz.
Yaşanan kadın devrimidir!