İyi Hal Değil; Gerçek Adalet – Tuğçe Kaleli

  • Erkek şiddeti her gün başka bir biçimlerde karşımıza çıkıyor. Sizin başınızdan geçen nedir? 

Bir kıskançlık duygusu yüzünden o dönem ki sevgilim Hüseyin Güney tarafından 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gecesi bıçaklandım. Onu aldattığımı düşündü ve o gün arkadaşlarımızda birlikte dışarıdaydık kendisi alışveriş yapmak için bir arkadaşımızla beraber gitmişti. Aradan 45 dakika gibi bir süre geçtikten sonra Hüseyin ile giden arkadaşım geri döndü. “Hüseyin nerede?” diye sordum ve “Yolda biri ile karşılaştı, onunla konuşuyor.” dedi. 15-20 dakika sonra da Hüseyin yanımıza geldi. “Neredeydin?” diye soru yönelttiğimde “Eski ev arkadaşın ile karşılaştım.” dedi. Birlikte bir müddet daha oturduktan sonra herkes evlerine dağılmaya başladı. Eve giderken “Hayatında benden başka kimse oldu mu? Beni aldattın mı?” gibi sorular sormaya başladı. Bende böyle bir durumun olmadığını söyledim. “Bir kez soracağım, benden başkası hayatında var mı yok mu?” diye sordu ve tokat atmaya başladı. Bu sırada yürümeye devam ettik ve bağırmaya, hakaret etmeye devam etti. Bende sokağın ortasında rezillik çıksın istemediğim için “Eve gidince konuşuruz, sakinleş biraz.” dedim. “Bundan sonra o evimiz yok, o evden çıkıp gideceksin.” diyerek tehdit etti ve tokat atmaya devam etti. Eve iki yüz metre var ya da yok, yolun ortasında duraksadı bir an ve “Al bunu kendini öldür yoksa ben seni öldüreceğim.” dedi. Cümleyi bitirmeden de beni bıçaklamıştı zaten.

3 yıl boyunca süren ilişkimizde fiziksel şiddet hiç uygulamamıştı. Bizim ayrılıp barışmalarımız çok oldu bu süre içinde. Ayrılma süreçlerimiz şuradan kaynaklanıyordu; ya başka biriyle birlikte olmak istiyordu ya da sıkılıyordu. Ufak bir sebepten bir şey buluyordu ve biz ayrılıyorduk ya da başka kadınlarla görüşüyordu ben bunları öğreniyordum. Benim tavır yapmama, sinirlenmeme katlanamıyordu ve ayrılıyorduk. O süreçlerde hayatına birileri girip çıkıyordu ve psikolojik olarak bana böyle bir saldırıda bulunuyordu. Sürekli onun hayatında birileri oluyordu ve benim bunları bilmeme rağmen problem yaratmamaya çalışıyordum. “Aynısını ben sana yapsam?” diye sorduğumda “Ben erkeğim sen kadınsın, böyle bir şey yapamazsın! Seni o zaman öldürürüm.” gibi cümleler kullanıyordu. Aslında beni tehdit ediyormuş ama ben fark etmemişim.

  • Olayın ardından neler yaşadınız? Mahkeme süreci nasıl gidiyor ve mahkemeden ne bekliyorsunuz?

Bıçaklandıktan sonra ambulans gelirken poliste aynı anda gelmiş ve Hüseyin’i direkt gözaltına alıp nöbetçi mahkemede de tutuklama kararı verilmiş. Mahkeme süreci Eylül ayının 7’sinde başladı. Adli tatil nedeni ile uzun sürmüş. 19 Eylül’e de ilk mahkeme günü verildi. Tabi bu süreçte hapishaneden bana mektup yazdı ve “Gel, görüşelim, seni çok özledim.” gibi haberler gönderdi. Ailesi bu süreçte beni çok yıprattı. İlk başlarda bana mesaj atıp arıyorlardı. İyi niyetli olduklarını düşünmüştüm. “Geçmiş olsun, nasılsın, iyi misin?” diyerek konuşuyorlardı hep. Annesi sürekli “Hüseyin’in kaderi senin elinde, Hüseyin’in kaderi senin iki dudağının arasında, gel şikayetini geri çek. Sizi evlendirelim. Biz sana bakarız.” tarzında cümleler kuruyorlardı. Ben bir süreden sonra çok bunalmaya başladım. Sonra baktılar ki ben kararımdan vazgeçmiyorum Ablası bizim akrabalarımıza, tanıdığımız, tanımadığımız insanlara ulaşıp benim şikayetimi geri çekmemi sağlayamaya çalışıyordu. Daha sonra ben şikayetimi geri çekmeyeceğimi anlayınca bu sefer durum çirkin boyutlara kaymaya başladı. “Biz senin için uğraşıyoruz. Mahkemede istenmeyen şeyler konuşulur, ailen ve sen üzülme diye uğraşıyoruz. Sen bizi yanlış anlıyorsun.” diyerek üstü kapalı beni tehdit ediyorlardı.

İlk duruşmaya çıktık tutukluluk halinin devamına karar verdi. 15 Ekim’e ertelendi. 15 ekimde ki duruşmaya Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü’nün avukatları, Muğla Barosu Kadın Hakları Komisyonunun avukatları ve kendi avukatım da dahil olmak üzere ona yakın avukat vardı. Karşı taraf indirim alabilmek için “Haksız Tahrik’ten” yararlanmaya çalıştı ama alamadılar. Hakim 6 yıl 8 ay hapis cezasına karar verdi. Ancak tutuklu olarak geçirdiği süre göz önünde bulundurularak, “iyi hal”den dolayı tahliye edildi.

İkinci duruşmadan çıkan kararda şöyle; “Kasten adam yaralamadan”, Asliye Ceza Mahkemesi davayı açtı. Bunun normalde “öldürmeye teşebbüsten” Ağır Ceza Mahkemesi’nin açmasını bekliyorduk. Tahmin ettiğimiz gibi olmadı. Asliye Ceza Mahkemelerinde çok fazla ceza alan olmuyor genelde. Hakimin verdiği karar Asliye Ceza’ya göre iyi bir ceza. Tabi bu cezanın yaşadıklarımdan sonra hiçbir karşılığı yok, ister müebbet alsın isterse altı yıl benim yaşadıklarımı karşılamayacak. Daha yüksek bir ceza alabilir miydi? Belki “Kasten adam öldürmeden” açılsaydı alabilirdi. Şuradan bir memnuniyetsizliğim var; tahliye olması. 3 ay hapis yattın, iyi hoş ama tahliye edildin. Şuan 6 yıl 8 ay ceza aldı ama belki bu cezayı iki buçuk yıl sonra yatacak. Çünkü dosya önce istinafa gidecek sonra yargıtaya gidecek ve bu neredeyse iki buçuk yıl sürecek bir süreç. İki buçuk sene elini kolunu sallayarak gezecek.

Çevremden davanın başlangıcından itibaren çok büyük destek gördüm. Şikayetimi ne olursa olsun geri çekmemem için “Sonuna kadar git, o cezasını alacak.” diyerek destek oldular. Ailem bu süreçte bana çok destek oldu. Bilirsiniz Türk Toplumlarında biraz daha aile baskısı vardır. Bu durum söz konusu olmadı, sonuna kadar yanımda olduklarını hissettirdiler.

  • Sizce erkek şiddeti ile kadınlar nasıl mücadele etmeli?

Türkiye’de duyduğumuz, duymadığımız birçok kadın öldürülüyor. Geçtiğimiz günlerde bir haberde Özgecan Arslan’dan sonra 1369 kadın katledilmiş. Bunun içinde yaralamalar, darplar, psikolojik şiddet oranları yok. Bunlar sadece bizim duyduklarımız. İnsanlar tecavüze uğruyor, eziyet görüyorlar, fiziksel şiddete maruz kalıyorlar, öldürülüyorlar… Bazıları “Aman, ailem duymasın!” diye çekiniyor. “Ortaya çıkarsa ailemin yüzüne bakamam.” diye düşünüyorlar. Aile baskısı dediğimiz olay tamda burada kendini gösteriyor. 14-15-18 yaşlarında genç bir kadın tecavüze uğruyor ve susmak zorunda kalıyor. Bazende ailesi tarafından susturuluyor. Devlette bu durumu teşvik ediyor; tecavüzcüsü ile evlendirme bunun bir örneği. Şiddete uğrayan her kadın hakkını sonuna kadar aramalı. İstanbul Sözleşmesi’nin -6284- etkin uygulanması şiddeti biraz daha azaltabilir. Caydırıcı cezalar verilerek biraz daha önüne geçilebilir.

Özsavunma hakkı herkes için en meşru haktır ama yasalarımız ne yazık ki bunu görmezden geliyor. Ben eski sevgilimi bıçaklamış olsaydım aynı “iyi hal” indirimi bana verilir miydi ya da ben onun kadar az bir ceza alır mıydım? Ben hiç zannetmiyorum. Özsavunma hakkı meşru bir haktır. Özellikle de şiddete maruz kalan biz kadınlar için en meşru haktır. Bize yönelik saldırılarda kendimizi savunmalıyız. Mesela Nevin Yıldırım tecavüzcüsünü öldürdüğü için ceza aldı. Meşru müdafaa hakkı, özsavunma hakkı her zaman kullanılmalı.