Orası Bizim Mezarlığımız! – Ocak Ailesi

  • 700. haftasını geçmiş ve birçok müdahaleye rağmen gerçekleştirdiğiniz adalet mücadelenizi ilk günden bugüne nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Maside Ocak: 27 mayıs 1995’de Galatasaray’da sessizce buluşmaya başladığımızda eylemlerimizi pasif bulanlar ve sonuç alamayacağımızı söyleyenler, eleştirenler oldu. Son 30 haftasını yoğun baskı ve gözaltı ile geçirdiğimiz 200. Haftamıza geldiğimizde, bir devlet politikası olarak uygulanan gözaltında kaybetme saldırısının önünde set olabilmiştik. 1994-1995 mart ayları arasında gözaltında kaybedilen insan sayısı 394’tü. Ara verdiğimiz 1999’da 9 kişi gözaltında kaybedildi. Bu da yürütülen mücadelenin sonucudur. 31 Ocak 2009’da yeniden bir araya geldik ve her hafta yaptığımız açıklamalarla birlikte gözaltında kayıplar hakkında suç duyurularında bulunduk. Bu başvurularda kayıpların atıldıkları/gömüldükleri yerlerin mahkemece tespiti yapıldı ve DNA eşleştirmesi yapılarak ailelerine teslim edildi. Buna rağmen mahkemeler sorumlular hakkında uluslararası sözleşme ve yasalar işletilmeyerek cezasız bırakıldılar.

 

Emine Ocak: 700 haftadır biz Cumartesi Meydanı’na herkes için geliyoruz. Katledilen, kaybedilen insanların anneleri için, babaları için, Hasan için, arkadaşları için. Gençlerin ölmemesi için her hafta buraya geliyoruz. Anneler ağlamasın diye buradayız. 23 yıldır burada kaybedenleri, katledenleri aramak için oturuyoruz. Sessiz eylemimiz birçok kez polis tarafından saldırısına uğradı. İşkenceye maruz kaldım, darp edildim, gözaltına alındım. Hiçbir zaman onlara özel olarak bir şey yapmadım, söylemedim… Sessizce gerçekleştirdik eylemlerimizi, kimseyi rahatsız etmedik. 23 senedir geliyoruz buraya, sadece Hasan için değil, öldürülen gençler için… Anneler daha fazla ağlamasın diye buradayız.  Ali ölmesin, Veli ölmesin diye. Ben polislere hiçbir kötü söz söylememişken onlar bana 700. Haftada çok kötü sözler söylediler. Bende o sözleri unutamıyorum. Onları savcıya, Cumhurbaşkanı’na, Emine Hanıma teslim ediyorum. Cumhurbaşkanına söylüyorum; “Oraya gelen insanların tek derdi, babasını , annesini, kardeşini, eşini kaybedenler orada adalet aramak.”

 

  • 20 yılı aşkın süredir, Türkiye halklarının vicdanı haline gelmiş olan Cumartesi Anneleri eylemlerini engellemeye dönük yapılan saldırıların amacı nedir?

 

Maside Ocak: Amacın ne olduğunu anlamak mümkün değil. hak aramanın, adalet istemenin bu kadar yoğun yasaklandığı bir dönem yaşamamıştık. Sonucuna bakarsak bu müdahale ile yönetenler kaybedenlerin suçuna ortak olmayı seçtiğini söyleyebiliriz.

 

  • Yasaklama ve saldırıların yanında abiniz Hasan OCAK’ın kaybedilişi, İç İşleri Bakanı S. Soylu tarafından tekrar gündeme getirilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Maside Ocak: Süleyman Soylu Gazi katliamı döneminde Gaziosmanpaşa DYP ilçe yöneticisiydi. Mehmet Ağar’ın İçişleri Bakanlığı döneminde terfi eden bir kişi. Direk Mehmet Ağar’ın sorumluluğu olduğu sayısız kayıp var. Dönemin İstanbul valisi ile görüştüğümüzde Hayri Kozakçıoğlu “Hasan Ocak bizim için aranan şahıs değildir” demişti. Aynı cümle dönemin İçişleri Bakanı Nahit Menteşe tarafından da kurulmuştu. Dönemin yetkililerinin bilmediğini Süleyman Soylu ben bilirim demek istiyor. Bu söylemlerle itibarsızlaştırma çabasının  Mehmet Ağar’ı koruma maksatlı olduğu açık.

AİHM yargılaması ve dönemin İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu’nun Soylu açıklamalarına oldukça net cevaplardır. İki önemli rapor var Hasan’ın dosyasında. Olay yeri inceleme raporu ve otopsi raporu. Sadece bunlar bile incelendiğinde Hasan’ı kimlerin katlettiği, kaybettiği açıkça görülecektir.

 

  • Özellikle OHAL’in ilanı ardından  kendini KGT (Kamu Güvenlik Teşkilatı) olarak tanıtan ekiplerce kaçırma, tehdit, işkence gibi 90’ları andıran vakalar yaşanıyor. 90’lardaki politikalarla yeniden karşı karşıya mıyız?

 

Maside Ocak: Uygulamalar aslında 90’ların karanlığından daha ağır. 90’larda kayıbını aramak kaybedilme nedeniydi. Şimdilerde KGT’lerle oluşturulmaya çalışılan korku ikliminde toplum susmaya itiliyor. Gençler bu kaçırılma ve tehdit terörü ile sindirilmeye çalışılıyor.

 

  • Cumartesi Anneleri önümüzdeki dönemi nasıl planlıyor. Kayıplar mücadelesi bu saldırılar karşısında nasıl bir pozisyon alacak?

 

Maside Ocak: Kayıp yakınları sevdikleriyle buluşma mekanları olan Galatasaray’dan vazgeçmek istemiyor. 23 yılın her döneminde kayıplarımızı aramaktan asla vazgeçmedik. Hepimiz biliyoruz ki, kaybedilen mücadele terkedilen mücadeledir. 23 yıllık unutmama, affetmeme ve vazgeçmeme mücadelesinde karşımızda hangi güç olursa olsun kararlılığımız sonuna kadar sürecek.

 

Emine Ocak:  23 senedir bizim çocuklarımız kaybediliyor öldürülüyor, biz onlar için oradayız. Adalet istiyorum başka bir şey istemiyorum. Biz 1995’te Hasan’ı toprağa verdikten sonra gelip oturduk Galatasaray’ın önüne. Halkla beraber oturduk orada. Anneler öldürülen gençler için oradaydı. Tek bir isteğimiz vardı; gençlerin ölmemesiydi. Her gün vurdular, tekmelediler, küfürler ettiler… Biz kötü laf söylemedik. Cezaevinde de, gözaltında da kaldım ama 23 sene orada oturmaktan hiç vazgeçmedim. Orada olmaya devam ettim. Çocuklarımızı, annelerimizi, babalarımızı kaybettiler… Oğlumu ormana gömdüler… Biz bir şey yapmadık. Sadece sessizce adalet aradık. Cumartesi Meydanı bizim mezarlığımız, benim mezarlığım. Çocuklarımızı öldürdüler. Biz sadece adalet istiyoruz. Kimse gelmese bile ben yine oradayım, orası çocuklarını kaybeden anne babaların mezarı. Ben orayı bırakmam. Ben adalet istiyorum, o meydan eşimle benim mezarımdır. Bize küfür ettiler, saldırdılar, gözaltına aldılar ama Galatasaray Meydanı’nı bırakmıyorum. Beni çıkartmak için öldürmesi gerekir.