Lenin’in Öğrencileri Lenin’in Yolunda – Doğa Devrim

Hemen herkes kabul edecektir ki, devrimci gençlik hareketinin kadroları içerisinde, devrimci mücadelenin teorik ve ideolojik gelişim sorunlarına karşı belirgin bir ilgisizlik yaşanıyor. Gençlik hareketinin kadroları kimi pratik ve örgütsel sorunlarda gösterdiği enerjiyi, konu teoriye ve ideolojiye geldiği zaman aynı coşkunlukta sergilemiyor.

Gerçi haksızlık yapmayalım kendimize, üniversite amfilerinde yaptığımız tartışmalarda, lise sıralarında devrimcileştiğimiz ilk zamanların heyecanıyla çokça bahsediyoruz ustalardan. Dergilerimizde teorik ve ideolojik mücadelenin önemini uzun uzadıya anlatıyoruz. Ya da bir yoldaşımızın gelişimini örgütlemeyi arzuladığımızda hemen kitap önerileri de yapıyoruz. Ancak kabul edelim, bahsettiğimiz kadar okumuyoruz, okutmuyoruz.

Yanlış anlaşılmasın, elbette ki burada kuru bir bilgiler yığınını edinmekten bahsetmiyoruz. Aksine pratik-politik mücadelenin ihtiyaçlarına yanıt olmak, örgüt sorunlarında doğru çözümler getirmek için okumalıyız. Coğrafyamızın ihtiyaç duyduğu devrimci gençlik mücadelesini yaratmak için içselleştirmeliyiz Marksizm-Leninizmi. Unutulmasın, bugünün devrimci gençlik kadroları yarının önder devrimci kuşakları olacaktır. Bu çaba aynı zamanda devrimci hareketin gelecekteki niteliğini yüksekte tutma isteğinin bir sonucu olarak düşünülmelidir.

İşte Lenin, genç devrimcilerin yüzünü döneceği bir ilham kaynağı olarak önümüzde duruyor. Onun fiziken aramızdan ayrılışının tarihi olan 21 Ocak 1924 gününün, doksan altıncı yıl dönümünde bir kez daha Lenin’e sarılmamız gerekiyor. Lenin’i anlamak ve ondan öğrenmek bugün genç devrimcilerin yalnızca eylemine güç katmayacak, onların aklını ve yüreğini de daha fazla bolşevikleştirecektir.      

Eylem ve Örgüt İnsanı Olmak İçin Lenin

“Filozoflar dünyayı yalnızca yorumlamakla yetindiler, oysa aslolan onu değiştirmektir”

Marx, bu sıkça duyduğumuz “Feuerbach Üzerine Tezler”inin 11.’sini dediğinde tarih 1845’i gösteriyordu. Marks bu teziyle materyalizm öğretisinin temelini oluşturarak Marksizmin yoruma değil teori ile eylemin diyalektik bir ilişkisi olduğuna işaret etmişti. 11. Tez’in kuşkusuz en iyi uygulayıcısı Ekim Devrimi’nin önderi Lenin olmuştur. Lenin, çağının Marksizm düşüncesinin diğer öğrencilerinden farklıydı. Çünkü o, yorumlamakla yetinmedi, bilinçli bir değiştirme eylemini tüm ezilenlere armağan etti. Dünya devriminin eksenini Batı’dan Doğu’ya kaydırarak Rusya topraklarında tüm dünyayı sarsacak zaferlere imza attı. Bugün Marksizmin yanına Leninizmin eklenmesi ve birlikte anılması kuşkusuz bundandır.

Lenin, 1870 yılının 10 Nisan’ında Ulyanovsky’da doğdu. 1887’de Kazan Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. 16 Aralık 1887’deki öğrenci hareketlerinin içerisinde yer aldı ve tutuklandı. Zindanlarda, ağır illegalite yıllarında ve sürgünlerle dolu mücadele dolu yaşamı içerisinde sürekli okuyup kendini eğitmeye çalışan Lenin, Marks’ın öğretisine sadık kalarak onun eleştirel ve devrimci özünü somutlaştırıp daha da geliştirmiştir. 

Lenin, devrimci teoriyi kendisi için sorun haline getirdi. Çünkü o, sorunun olduğu yerde çözümün de olduğunun bilincindeydi. Yani devrimci çalışmanın başarısının güvenceye alınması ve hızla geliştirilmesi için sorunlaştırılması gerekiyordu. O da bunu yaptı. Tüm yaşamı boyunca mücadelenin somut ihtiyaçları karşısında kendini konumlandıran ve profesyonel devrimciliği yaşamına hücre hücre işleyen Lenin, 21 Ocak 1924’te ölümsüzleşti. 

Bugün Lenin’in ölümünün 96. yıl dönümüne girerken başta gençler olmak üzere tüm devrimcilerin  Leninizmi daha iyi anlaması ve anlamlandırması tarihin akışını devrimci yönde değiştirmesi için  gereklidir. Lenin’in Marx’tan öğrendiği gibi bugün yaşamak, Marksist teorinin ve sosyalizm mücadelesinin deneyimlerinden öğrenerek ilerlemeyi ve bunu devrimci çalışmaya uyarlamayı gerektirir.  

Esasta bugün Lenin’i anlayacaksak onun parti ve örgüt fikrini anlamak gerekir. Lenin’de parti fikri; işçi sınıfını çelikten bir iradeyle kapitalizmi yıkmaya, sosyalizmi inşaya götüren öncü örgütlenmenin ifadesi olmuştur. Bu yüzden Bolşevik Parti, işçi sınıfının zaferini yaratan proletarya diktatörlüğünü kuran ve sosyalizmi yaratan ilk parti olmuştur. Parti ve örgüt fikrinde şekillenen gerçeklik sınıf mücadelesinin sorunları ve ihtiyaçları karşısında Lenin’in tarihsel sorumluluklarını tam bir bilinç açıklığı, devrimci bir irade ve iddiayla ortaya koyduğunu gösterir. Parti fikriyle “Hiçbir şeyi olmayanlara herşeyi öğreten” Lenin, Bolşevik Parti’nin inşası ve deneyimleriyle zorlu süreçleri göğüsleyebileceğimiz devrimci bir silahı elimize vermiştir.

Komünist Partiyi çelikleştiren kuşkusuz Lenin’de cisimleşen önderlik gerçeği olmuştur. Dün olduğu gibi bugün de devrimci teorinin, strateji ve taktiğin, örgüt sorunlarının çözümünde önderlik konumu ve anlayışı Lenin’i bir adım öne çıkarmaktadır. Mücadelenin sorunlarıyla ilişkilenişinden kadroların ihtiyaçlarını gözetmeye, kitlelere nasıl ulaşılacağından eylemine kadar partinin ve devrimin omurgasıydı Lenin. Bundandır ki partisi de önderliğini örnek aldığı için çelikten irade ve disiplinle kuşanmıştı. Devrimci ciddiyetiyle, adanmışlığıyla, görev ve sorumluluklarına sıkı sıkı sarılışıyla yani tutkulu devrimciliğiyle tüm partiyi donatan Lenin, tüm ezilenleri devrimci mücadelenin saflarında buluşturmaya devam ediyor. Bir devrim önderi olmak, tüm gücünü devrime adamak demektir. İşte Lenin bunu başardı. Mücadelenin hep içerisinde olup mücadeleyi örgütleyen oldu. 

Leninizm, 2. Enternasyonal oportünizminin devrimci bir teori yerine çürük dogmalarla kitlelerden kopuk bir anlayışla yürütüldüğü bir dönemde kendini var etti. Lenin’e göre 2. Enternasyonal’in tüm cephaneliğini gözden geçirip paslı ve çürük olan her şeyi atıp cephaneliğini yenilemesi gerekiyordu. Çünkü bu olmadan emperyalizme karşı savaşa çıkmak boşunaydı. Bu koşullar altında şekillenen Leninizm, bu dogmaların teşhirini dört ana başlık etrafında şekillendirerek Leninizm öğretisinin temellerini de bu teşhir üzerinden şekillendirdi.

Bunlardan birincisi; 2. Enternasyonal’in teorik dogmalarının kitlelerin devrimci mücadelesinin içerisinde sınanması, teoriyle pratiğin uyumunun arasındaki uçurumun kapatılmasıydı. Çünkü teoriyi kuşanmış proleterya partisi ancak kendini böyle var edebilirdi. İkincisi; 2. Enternasyonal partilerinin politikalarının şiarlarına bakarak değil eylemlerine bakarak sınanması. Çünkü kitlelerin güveni söz ile değil eylem ile kazanılabilirdi. Üçüncüsü; kitleleri devrime hazırlamak için tüm parti çalışmasının kitleleri devrimci mücadeleye eğitme bakış açısıyla örgütlenmesiydi. Son olarak ise; proletarya partilerinin özeleştirisi, partiyi kendi hataları temelinde kendini eğitmek ve yenilemek için gereklidir görüş açısı. Lenin’in deyimiyle “Siyasi bir partinin, kendi hatalarına karşı tavrı, bu partinin ciddiyetinin ve sınıfına ve emekçi kitlelere karşı yükümlülüklerini gerçekten yerine getirmesinin en önemli ve en emin kıstaslarından biridir. Hatayı açıkça kabullenmek, nedenlerini ortaya çıkarmak, hataya yol açan koşulları tahlil etmek, hatayı ortadan kaldırmanın yollarını özenle araştırmak; işte ciddi bir partinin belirtileri bunlardır, yükümlülüklerini yerine getirmenin, yani sınıfı ve sonra kitleyi de eğitmenin ve yetiştirmenin yolu budur.” 

Bir partinin ve kadrolarının canlı oluşu, hatalarına ve zaaflarına karşı tutumunda somutlaşır. Bir düşünelim dünya devrimci hareketinin tarihinde ve gelişimlerinin belirli bir döneminde önlerine çıkan sorunlar ve gelişimlerini frenleyen, içlerine sirayet eden belli ideolojik zayıflıklar olmamış mıdır? Dünya devrimci hareketinden, Türkiye Devrimci Hareketine ve Partimizin tarihinine kadar baktığımızda yaşanan süreçler ideolojik silkelenmenin özünün özeleştiri olduğu gerçeğini bir kez daha doğrular. 1920’lerde özeleştiri sloganının dünden bugüne güncelliği devam etmektedir. Çünkü “eksiklikler kavranırsa, devrimci çalışmada bu, eksikliklerin giderilmesinde yolun yarıdan fazlasının kat edilmesi demektir.” Özeleştirin hedefi hatalarımızı ve zaaflarımızı ortaya çıkartmak ve yok etmektir. Bugün özeleştirel devrimcilik; gelişime açık, hatalarına ve zaaflarına karşı amansız mücadeleye girmiş devrimciliktir. Yani bugünün ihtiyacıdır.

Siyasi iktidarın proletarya tarafından ele geçirilmesi ve sosyalist toplumun örgütlenmesi olan, proletaryanın sınıf mücadelesini örgütlemek ve yönetmek Lenin’in iktidar bilincini ve Komünist partinin gerçek görevini berraklıkla ortaya koyar. Teori ile eylemin sıkı sıkıya bağı içerisinde bir hareket kendini devrime şartlandırır. Lenin’in devrimci eyleminin özü “Yıkmazsak Yıkılmaz” fikrinden gelir. O, yıkmak için teorik temelin ayaklarını sağlam bir şekilde oturtmuş eylemiyle de sağlamlığını kanıtlamıştır. Devrimci teorinin bir dogma değil  eylem kılavuzu olduğu gerçeğini iradi olarak göstermiştir. Leninizmin emperyalizm ve proleter devrimler çağının Marksizmi olarak tanımlanmasının temel nedenlerinden biri Lenin’in Marksizm öğretisini, kapitalizmin yeni koşullarını yani emperyalizm tahliliyle ilerletmesinden kaynaklıdır. Bu tamamıyla Marksistçedir, yani yönü ileriye dönüktür. Tam da bu yüzden Lenin, Marksizmin kütüphanesini geliştirerek zenginleştiren ve Marx’ın yarattığı her şeyden zorunlu olarak çıkan yeniyi kapsar. 

Bugün hala örgütsel sorunlarda, parti içi işleyişte, mücadelenin nasıl ileriye dönük örgütlenebileceğine içkin konularda dönüp Lenin’e bakıyorsak bu onun yarattığı bir düzeydir. Hep mücadelenin içerisinde kendini konumlandırması, devrimle iç içe olması, mücadelenin somut ihtiyaçlarını tartıştırması bizlere onun canlılığını, fikirlerinin yol gösterici ışığının hala bizi aydınlattığını gösterir.

Günümüzün sorunlarının çözümüne kapı aralayan Lenin, yapıtlarıyla bugün de gençliğin devrimci teorik gelişimi ve pratiğine ışık olmaya devam ediyor. Lenin ve Marx’ın yarattığı her şeyle birlikte genç komünistler Lenin’i anlamak ve Marksist–Leninist bir görüş açısında derinleşmek için onu daha fazla okumalı. Onlar, bir yol açtı. Gençlik için yol böylesine açık ve aydınlıkken tempoyu hızlandırmanın vaktidir şimdi. Öğrenmek için çıkılan yol zorlu ve engebeli de olsa zorluk, olanaksızlık demek değildir. Önemli olan yolun doğru seçildiğine inanmaktır. Bu inanç, mucizeler yaratabilecek devrimci enerjiyi ve coşkuyu yüz kez artırır.

Lenin’i ölümsüzlüğünün 96. yıl dönümünde gençliğe çağrısını yineleyerek anıyoruz;

‘’Genç Komünist birliklerinin ve tüm diğer örgütlerin görevleri bir tek kelimede özetlenebilir; Öğrenin!’’