KYKVirüs2020 Bana Yaklaşma – Yücel Yavuz

Ekim ayından beri Ankara Üniverisitesi’nde faşist ülkücü çetelerin saldırısı ve tehditi altında üniversiteyi savunmakta geri adım atmadık. Üniversitenin politik çalışmaya olan saldırgan tavrına karşıda elbette geri adım atmadık. Geri adım atmadığımız içinde birçok arkadaşımıza KYK’ya göre cezalandırma yöntemi olan burs kesme işlemleri uygulandı. Okul tarafından uzaklaştırma cezaları verildi. İşte bu sebep ile 4 Mart’ta KYK binası önünde “İnsanca Yaşamak İstiyoruz” talebimizi yaptığımız basın açıklamasıyla dile getirdik. Bursları kesilen ve yurttan atılan öğrenciler olarak orada bulunma nedenimiz aynı zamanda ekonomik krizin cenderesinde “intihar” eden sıra arkadaşlarımızı anmak ve bu intiharların gerçek nedenlerini ifade etmekti. Tıpkı yıllardır yaptığımız gibi kampüslerde intiharların gerçek sorumlusunun kapitalizm olduğunu söylediğimiz gibi.

Kayyum Rektör İbiş, kampüslerimizi Saray’ın arka bahçesine çevirmek için türlü yollar denerken, bir yandan da biz öğrencileri soruşturma terörüne ve uzaklaştırma cezalarına mahkum etmektedir. Kredi/burs kesilmesi bir ‘hareket’imize bakıyor! Örneğin 10 Ekim’de kaybettiğimiz arkadaşlarımızı anmak için kampüs bahçesinde yaptığım konuşma bursumun kesilme gerekçesi olarak gösterildi. Onlar için bir gerekçe bulmak ve öğrencilere cezai yaptırım uygulamak bu kadar basit. En meşru hakkımız olan “söz, eylem ve örgütlenme” hakkımızı kullandık ve karşılığında ise 25 arkadaşımızla birlikte işkenceyle gözaltına alındık! Kısacası “İnsanca yaşamak istiyoruz” dedik ve emniyet, KYK işbirliğiyle, her zaman olduğu gibi cezai yaptırımla karşılaşmış olduk. Yetmedi, bursları kesilmeyen arkadaşlarımızın da burslarını kestiler. Sonuç olarak, evimize giren tek “gelir” olan burslarda coronavirüs salgını günlerinde KYKVirüs2020* eliyle cebimizden “çalınmış” oldu.

Koronavirüsten Önce KYKvirüsü

Ekonomik kriz, intiharlar, açlık, yoksulluk, kadın katliamları, ekolojik kriz, doğal afet ve yıkımlar, salgın hastalıklar… Kapitalizm bize bunlardan gayr-ı hiçbir şey veremez, buna karşı mücadele eden ve sözünü ısrarla sokağa taşıyan öğrencilerin de hakkı olanı elinden alır. Coronavirüs gibi küresel düzeyde yaşanmakta olan ölümcül salgının karşısında bile halk sağlığını değil sermayenin kar sağlığını düşünür. Sosyal mesafeyi korumak adına “Evinde kal” çağrısı yapar ama işçileri, emekçileri ve part time çalışan öğrencileri ücretli izin hakkını kullandırtmaz, sömürmeye devam eder ya da işten atar. Öğrencileri yurtlarından eder ve yetmezmiş gibi bir de yurt ücreti ödemesi yapmasını ister. YÖK eliyle öğrencilere “kayıt dondurma hakkı” adı altında “eğitim hakkı” sunar! Peki evde kal diyerek çağrı yaptıkları binlerce öğrenci, hangi şartlarda, nasıl evde kalabilir?

Covid 19 tüm toplumu tehdit eden ölümcül bir virüs ve sosyal mesafeyi korumak şimdilik en önleyici çözüm. Kapitalizme göre ise en kesin çözüm tabii ki de “yakalanmamak!”. Saraylardan, yalılardan evde kal çağrısı yapanlar, sosyal mesafe duyarlılığı kasanlar günlük yaşamımızı idame ederken yanımızdan bile geçmiyorlar. Mesela Sakıp Sabancı yalısından attığı bir fotoğrafa gelen “spor bahanesiyle dışarı çıkıyorsunuz pes yani” cevabına “sakin ol champ, evdeyim” diyor. Ne ev ama! Bu görüntüyle aslında Sabancı, sınıflar arası uçurumu fotoğraflamıştır. Oysaki o uçurum yeni değil, ezenle-ezilen arasında yüzyıllardır vardı. Bizden çaldıkları ile elde ettiği o yalı, korona günlerinde de refah ve sağlıklı bir yaşam adına Hacı Sabancı’nın hizmetinde olacaktır. Ancak bunun bir ömür sürmeyeceği gerçektir ve bu gerçek şimdi daha güçlü hissedilmektedir! Sabancı asla kişisel algılamasın, bu tamamen sınıfsaldır.

Tam da buradan hareketle “aynı gemide değiliz” demenin ve ezilenlere yoksulluk ve ölümden başka bir şey veremeyecek olan kapitalizme karşı sosyalizmin tek kurtuluş olduğunu işaret etmenin zamanıdır. KYKVirüs2020 biz öğrencileri nasıl açlığa mahkum ettiyse ve etmeye de bir biçimiyle devam edecekse,  “Beni sizin düzeniniz öldürür” diyen tır şoförüyle aynı gemide olduğumuzu daha güçlü biçimlerde göstermemiz gerekir.

Sağlık Bakanı Koca “Gençlerimiz evde kalmalı, en büyük sorumluluk onlarda, onlar bizim geleceğimiz” diyor. Kastettiği gençlik işçi ve emekçilerin, yoksulların çocukları değil,  corona test kitlerini pazarlayan AKP Milletvekillerinin çocuklarıdır! Su, doğalgaz ve elektrik faturaları, konut kiraları, temel gıda giderlerimiz, telekomünikasyon hizmet ücretleri, sağlık hizmeti gereksinimi bizleri bekleyen sorunlardır. Tüm bu sorunlarımızı talepleştirip, mücadelenin temel konusu haline getirmek ve siyasi iktidara yöneltmenin yol ve yöntemlerini bulmalıyız. Kira grevi, fatura grevi gibi biçimleriyle birlikte yaşamak için “yaşam grevi” örgütlemek görüş alanımızda olmalıdır. Aynı zamanda ücretli izin talebini mevcut koşullara uygun biçimde örgütlemek, dayanışma ağlarında aktif görev almak, yoksullar ve yaşlılarla yardımlaşma kültürünü geliştirmek/genişletmek de kapitalizme karşı mücadelenin esaslı konu başlıklarından biri olacaktır. Kapitalist sömürü düzeninin yaratmış olduğu bencilliğe karşı toplumsal dayanışma kültürünün örgütlenmesi, balkonlarda çav bella söylenmesi gibi bugünün pratikleri, nihai kurtuluşumuz olan sosyalizmin sadece küçük bir provasıdır.

*KYKVirüs2020 corona virüs salgını koşullarında bursumuzu kesmiş olan KYK’yı teşhir etmek için kullandığımız tag’dir.