Kadınlar Birlikte Güçlü

Büyük bir heyecanı birlikte yarattığımız ve birlikte yaşadığımız bir buluşmayı geride bıraktık. Kadınlar Birlikte Güçlü’nün 28 Ekim’de gerçekleşen İstanbul Buluşması çoğunluğunu genç kadınların oluşturduğu coşkulu bir buluşmaydı. Salona sığmamak, merdivenlerden binanın dışından konuşmaları dinlemek zorunda kalmak can sıkıcı oldu. Fakat bu beklenenin ötesinde bir kalabalık anlamına geldiği için merdivenlerde oturmak aksine mutluluk vericiydi. Hepimizin sığabildiği fotoğraf kareleri yakalamak maalesef mümkün olmadı. Bu kalabalık birlikte yaratacaklarımızın gücüne inandığımızın fotoğrafıydı. Özellikle örgütlü olmayıp sosyal medya üzerinden haberdar olarak buluşmaya gelen genç kadınların oldukça çok sayıda oluşu birlikte verilecek bir mücadelenin zorunluluğununu bizlere yeniden anımsattı.

Kurumsallaşan Tek Adam

Saray/ AKP iktidarının 16 yıllık tarihi kadın düşmanlığı üzerinden kendini var eden tek adam rejiminin tarihidir. Başörtüsüne özgürlük derken kendini kadınlara yaslayan Siyasal İslam’ın özgürlüğü kendi istediği tek tip modele kadar bir özgürlük oldu. Hamile kadının sokakta gezmesinden kadının kahkahasına, kaldığı öğrenci evinden aldığı nafakaya kadının kendi bedenine, kimliğine, cinselliğine dair söz hakkı taşıdığı her konu iktidarın denetimine alınmak istendi/ isteniyor. Bölgesel savaşların-küresel krizlerin içerisinde tüm dünyada ırkçı-cinsiyetçi iktidarlar karşısında yükselen bir kadın hareketi görüyoruz. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi. Amerika’da Trump’ın savaş politikalarının karşısında da Brezilya’da seçim öncesinde ırkçı-cinsiyetçi sağ partiye karşı eylemselliklerde de milyonlarca kadın sokağa dökülüyor. MeToo kampanyasıyla kadınlar 201 tacizci ünlü erkeği teşhir ediyor, Ortadoğu’da Ezidi kadınlar Bir Daha Asla diyerek özsavunma birliklerini kuruyor. 21. yüzyıl kadın direnişlerinin yüzyılı olarak geçiriyor ilk çeyreğini. Tek adam rejimi Türkiye’de de sac ayaklarından birini kadın düşmanlığı olarak koysa da karşısında yükselen kadın hareketini yenemiyor. Kadınların söz eylem örgütlenme hakkı tek adamın birincil hedefi olarak bu günde saldırı altında. OHAL ilan ederek kadın derneklerinin kapatılması, Meclis’te kadınların taleplerini en güçlü şekilde dile getirmeye çalışan HDP’nin ve özelde Figen Yüksekdağ’ın hedef alınması, birçok kadın örgütünün kriminalize edilmeye çalışılması, 25 Kasım ve 8 Martlara getirilen yasaklar kadınların siyasal mücadelede yükselen sesinin Sarayın hedef tahtasında olduğunun kanıtı. Kadınların kazanımlarının bir bütün olarak yaşamın her alanında hedef alındığını son aylarda getirilen kimi yasa tasarılarıyla açıktan görüyoruz. Nafaka ‘mağduru’ erkekler yalanı, müftülere nikah yetkisi verilmesi, tecavüzcülere iyi hal indirimleri uygulanırken özsavunma hakkını kullanan kadınların hapis cezalarına çarptırılması ilk aklımıza gelecek örnekler.

Tekçiliğin Panzehiri

Diktaya ve tek adam rejimine bir panzehirse aradığımız bu ancak renkliliktir, birlikteliktir. Bunu bildiğimiz için kadınlar birlikte güçlü diyerek yola koyulduk. Flormar İşçileri’nden bağımsız genç kadınlara, Cumartesi Annelerinden sosyalist-feminist kadınlara birçok kesimden kadının bir araya geldiği İstanbul Buluşmasından çıkaracağımız birçok sonuç var. Bunların başında tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bütün saldırılara rağmen bu hayat bizim diyen ve bu düzeni alt üst etmek isteyen kadınların ne çok olduğu geliyor.
İktidarın kadın kazanımlarına dönük saldırılarının farkında olarak hep birlikte cevaplar aradık. Genç kadınların toplantıya katılımı kampüslerde yaratılan ablukayı kıracak en güçlü öznenin genç kadınlar olduğunu gösteriyordu. Toplumsal muhalefetin tüm dinamikleri içerisinde özellikle OHAL sürecinde kadın hareketinin sürükleyici bir güç olduğunu görmüştük. Gençlik hareketinin liselerde, kampüslerde yaşadığı tıkanıklığı aşacak ve onu sürükleyecek gücün genç kadınlar olduğunu bu buluşmayla bir kez daha gördük. Buluşmada 25 Kasım gündemi olsa da 25 Kasım’dan Aralık Türkiye Buluşması’na, yerel seçime, ekonomik krize, kadın emeğinin sömürüsüne, liselerde yaşanan tacize karşı birçok gündeme dair söz söylenmesi-fikirler olması takvimlerden çıkıp süreklileşen bir kadın hareketi olduğumuzu da gösteriyordu. Buluşmanın heyecanı ve verimliliği üzerine söyleyebileceğimiz çok şey var. Fakat başta vurguladığımız noktaya birlikte güçlülüğümüze dönecek olursak dar toplantılara sıkışan karar mekanizmalarından kolektif olarak sormaya- cevap üretmeye ve eyleme dökmeye geçen bir kadın hareketi var. Çeperini genç kadınların oluşturduğu, sürüklediği bu hareketi mahallemizden kampüse, lisemizden dershanemize kadar yaygınlaştırabiliriz. Yanıbaşımızdaki bir kadına ‘Kadınlar Birlikte Güçlü’ dediğimizde gülümsediğini göreceğiz. Biz seninle, sen bizimle güçlüyüz/ güçlüsün. Genç kadınların birlikteliğinden yaratacağı güçle liselerde/kampüslerde tacizsiz hava sahaları yaratıp tacizci öğretmenleri teşhir edebilir, bir tacizciye gününü gösterebilir, yönetim onay vermediği için açılmayan kadın araştırmaları kulüplerimizi kurabilir, cinsiyetçi eğitim müfredatını değiştirebiliriz. Yapabileceklerimiz sınırsız, çünkü birlikteliğimizden doğan gücümüz uçsuz bucaksız. İstanbul Buluşması buluşan ellerimizin yaratabileceklerini gösterdi. Biz inanıyoruz. Birlikte Güçlüyüz!