Hayır Bitmedi!

Hile ve hırsızlıklar ile sonuçlanan referandum gününde kazanan gençlik, kaybeden diktatör olmuştur. Sarayın krizi derinleşirken, toplumsal muhalefet ise kendi önündeki engelleri aşarak tekrar sokaklarla buluşmuştur. Tek başına bir tercih olmaktan çıkan Hayırın, sokaklarda sesini yükseltmesinde en ön safta tekrar biz, gençlik yerini almıştır. Referandum öncesi yapılan Hayır çalışmalarında ve sonrasında örgütlenen sokak eylemlerinde, gençliğin üstlendiği rol ve aldığı görev, gelecek dönemin örgütlenmesi konusunda önümüzde yeni olanaklar çıkarmıştır.

Başta belirtmek gerekir ki, gençlik Erdoğan’a Hayır demiştir. Geleceksizleştirilen, akademik-demokratik mücadele alanında sözü hükümsüzleştirilmeye çalışılan, politik özgürlükleri ve yıllardır verdiği mücadele sonucu kazandığı hakları gasp edilen, niteliksiz okullarda niteliksiz eğitim ve anti-bilimsel uygulamalara tabi tutulan, yaşam tarzlarına müdahale edilen, mekânsızlaştırılan, ucuz iş gücü olarak görülen gençlik 16 Nisan’da cevabını net bir biçimde ortaya koymuştur; Hayır!

“Diktatöre Hayır” çalışmasının görevleri arasında, gençliğin Hayırını örgütlemek birincil sıradaydı. 16 Nisan’ın hileli sonuçlarının ardından ise görevimiz Hayırımıza sahip çıkmak, Hayır diyen gençleri bu mücadelenin öznesi haline getirmek ve örgütlü mücadelede saflaştırmaktır. Referandum sonuçlarında ve sokak eylemlerinde de görünen odur ki, Gezi Gençliği bir kez daha sokaklara göz kırpmıştır. Sokağın dilindeki sloganları, talepleri, hile ve zorbalığa karşı öfkesi, mücadeleci ruhu gençliğin referandum sonucunu tanımadığını ve meşruluğuna ikna olmadığını göstermektedir. Bu durumda, yönünü her geçen gün daha fazla sokağa dönen gençliğin örgütlü mücadeleye kazanılması ve sokak hareketine anti-faşist karakterinin kazandırılması sosyalist gençliğin ilk görevleri arasındadır.

Gençliğin Hayır’ı nasıl örgütlendi?

Referandum sürecinde, gençliğin kendisini ifade ettiği ve örgütlediği alanlar meclisler olmuştur. Bu meclisler kimi bölgelerde kent muhalefetinin kurduğu meclislerdir, kimi bölgelerde ise doğrudan üniversiteliler tarafından kurulan meclislerdir. Bu meclislerde yer alan üniversitelilerin söz hakkı korunmuş, bağımsız öğrencilerin kendilerini ifade edebileceği platformlar yaratılmış, çalışmanın biçim ve tarzının örgütlenmesinden tutalım da, hangi sloganların kullanılacağından hangi bölgelerde çalışma yürütüleceğine kadar herkes söz hakkına sahip olmuştur. Üniversitelerde kurulan bu meclisler, gelecek dönem üniversitenin örgütlenmesinde bir model olarak önümüzde durmaktadır. İstanbul Üniversitesi’nde kurulan Hukuk Öğrencileri Meclisi ve İletişim Fakültesi Öğrencileri Meclisi bu çalışmanın en iyi örnekleri arasındadır. Bu meclisler üniversitelerdeki dağınık tabloyu daha örgütlü bir düzeye taşıyacak, akademik-demokratik mücadelenin alanını genişletecek ve  aynı zamanda Erdoğan diktatörlüğüne karşı gençliğin mücadelesini büyütecektir. Gelecek dönemin örgütlenmesinde sosyalist gençliğin temel görevi, bu meclislerin sürdürülmesinde ve örgütlenmesinde sorumluluk almaktır.

Hayır diyen gençliğin dinamosu olan üniversitelilerin örgütlenmesi, hem yerelin sorunlarıyla doğrudan ilişkilenmesi hem de güncel politikaya dair sözünü söylemesi, güçlü bir örgütler sistemi kurmak, bu örgütlerde herkese yetenekleri doğrultusunda görevler vermek ve iyi bir kitle ajitasyonunun yaratılmasından geçmektedir. Hayır diyen üniversitelilerin, kendi Hayırının nedenlerini barındıran,  mücadelenin öznesi olabileceği formlar yaratılmalıdır. Üniversitelilerin kendilerini ifade edebilecekleri ve öznesi olabilecekleri araçlar kurmak, dilde ve biçimde yaratıcı olmak dönemin temel ihtiyaçları arasındadır. Gençliğin özlem ve taleplerinin doğru saptamak ve bu taleplerin kazanılmasında öncü misyonu üstlenme iradesini göstermek, somut taleplere kitlenip, söküp koparmayı hedefleyen mücadele anlayışının yaratılması gençlik mücadelesine eşik atlayacak bir zemin yaratacaktır.

Gençlik mücadelesinin geldiği mevcut pozisyonu korumak ve geliştirmek için birleşik mücadele hattında derinleşmek şüphesiz ki en temel olanıdır. OHAL karşıtı mücadelenin yükseltilmesi perspektifi ile yola çıkan ve “Gençlik, Başkanlığa Hayır diyor” diyerek, referandum sürecinde gençlik mücadelesinde önemli bir soluk olan Gençlik Var çalışması, dönemin özgün ve örnek çalışmalarından birisi olmuştur. Hayır çalışmasını sokakta ilk örgütleyen kuvvetlerden birisi olan Gençlik Var’ın onlarca genç ile iletişime geçmesi ve bu çalışmalarda onları özneleştirmesi bize gösteriyor ki, gençliğin birleşik mücadelesinin örgütlenmesi en temel görevlerimizden birisi olarak önümüzde durmaktadır. Gençlik Var çalışması ile kazandığımız deneyim, yeni birleşik mücadele araçlarının kurulması, bunların sokakta örgütlenmesi ve yeni genç kitlelerle temas kurması konusunda bize kolaylık sağlayacaktır. Burada esas mesele, sorumluluk almak ve bu mücadele cephelerini genişletmek, geliştirmektir.

Gençliğin mücadelesinin üniversitelerde gelişmesi, üniversitenin ajitasyon-propaganda faaliyetlerinin örgütlenebilmesi bakımından kazanılması ve bu hareketin sokakla buluşturulması önümüzdeki dönemin görevleri arasındadır. Referandum sürecinde üniversitelerde Hayır çalışması yapan üniversitelilerin özel güvenlik ve polis terörü ile karşı karşıya kalması, aynı zamanda rektörlük tarafından açılan soruşturmalarla yıpratılmaya çalışılması gençliği durduramamıştır. Üniversite içerisinde Hayır’ını örgütlemekte zorlandığı anda üniversiteliler bir taktik olarak sokağa yönelmiş ve hedef kitlesi ile sokakta buluşmuştur. Kent muhalefeti ve gençlik mücadelesinin sokakta buluşması, Hayır çalışmalarına enerji ve sokağa canlılık katmıştır. Buradan görmek gerekir ki, kendi yolunu açmaya çalışan, nehir olup akmayı hedefleyen bir gençlik hareketi gelişmektedir. Bu gelişen hareketin en temel ihtiyacı somut bir hedefinin olmasıdır.

Hileli referandum sonucu sokağa çıkan kitleler nasıl kendilerini “Referandum iptal edilsin” talebi çevresinde örgütlemeye ve sokağı diri tutmaya çalışıyorsa, gençlik hareketi de diktatöre karşı somut bir talep ve mücadele hattı geliştirmelidir. Bu talep gençliğin talebi olmalı ve kitlelerin öznesi haline gelebileceği, doğrudan sahiplenebileceği biçimde örgütlenmelidir. Etrafında örgütlenilecek talebin genç kitlelerle buluşabilmesi için tüm mücadele araç ve biçimleri hayata geçirilmelidir. Şenlikler, forumlar, diktatör karşıtı fiili gelişen yürüyüş, eylem ve özgür ajitasyon çalışmaları talebin kitlesi ile birlikte örgütlenmesine olanak sunacaktır.

Sonsöz yerine;

Gençlik Hayır, dedi ve Hayır kazandı. Tarihin bize gösterdiği gerçek, hâlâ geçerliliğini koruyor, gençliği kazanan devrimi kazanır! Devrimin genç elleri, şimdi diktatöre karşı mücadeleyi büyütmek için kolları sıvamalı ve Hayır ile açığa çıkan gücünü, köşeye sıkışan diktatöre karşı daha fazla ve daha sıkı savunmalıdır. Diktatör yolun sonuna geldiğinin farkında ve gözlerini kapamış.

Şimdi ona gençliğin Hayır’ını gösterme zamanı!