Faşizme Direnişin Tarihi

Anti-Nazi Deneyimleri

1. Emperyalist Paylaşım Savaş’nın sonuçlarıyla birlikte dünya genelinde başlayan ekonomik buhran bir çok şirketi tekelleşmeye götürdü. Bu kriz başta Almanya, ABD, İngiltere olmak üzere tüm dünyayı etkisi altına aldı ve işsizlik Dünya çapında elli milyona kadar ulaştı. Almanya’da faşizmin yükselmesi de tam bu yıllara denk gelir. Gelişen yapısal kriz Almanya’da Hitler’i ve  Nazizmi ortaya çıkaracaktır.

Bundan sonraki süreç ise AKP’nin iktidara geldikten sonraki uygulamalarıyla “şaşırtıcı” şekilde benzeşmektedir. 1932 yılında gerçekleştirilen cumhurbaşkanı seçimlerini kaybeden Hitler’in başkanlığındaki Nasyonal Sosyalist Parti seçimlerde %37 oy oranıyla mecliste koltuk üstünlüğü sağlayacak, bu gelişme sonrasında Almanya’da faşizm ciddi bir tehlike haline gelecektir. Ardından şansölye olan Hitler’in yasama, yürütme ve yargıyı kendi elinde toplamasını sağlayan Üçüncü Reich’in ilanı ve cumhurbaşkanı olup meclisi tasviye etmesi ile birlikte Führer makamı oluşmuş faşizm Almanya’da kurumsallaşmıştır. Hitler ilk elden varolan paramiliter güçlerini büyüterek kurumsallaştıracak ve 2. Emperyalist Paylaşım Savaşı’na kadar uzanacak bir faşist diktatörlük dönemi başlayacaktır. İlk elden KDP’yi (Almanya Komünist Partisi) kapatacak, KDP kadrolarını tutuklayacak ve infazlara başlayacaktır. Üniversitelere Nazi rektörler atanacak, okullarda Marks, Engels, Freud eserleri ve Almanca olmayan birçok kitabı yakma eylemleri başlayacaktır. Üstün ırk yaratma amacıyla Anti-Semitik yasalar çıkarılacak başta Yahudiler olmak üzere Avrupalı olmayan tüm ırklar soykırım tehlikesi ile baş başa kalacaktır. İşgaller başlayacak esirler ağır koşullarda köle olarak çalıştırılacaktır. Zaten bu dönemde zorunlu işçilik yasası getirilecek 12 yaşında çocuklar dahi hiçbir ücret ödenmeden ağır işlerde çalıştırılacak, en asgari ihtiyaçlar bile karşılanmaz halde olacaktır. Neredeyse, Nazi olmayan herkes işkence görecek, özel mahkemeler tarafından tutuklanacak veya infaz edilecektir.

Çok ağır koşullar dahi olsa, Almanya’da faşizme direnecek çeşitli savunma  biçimleri ortaya çıkacaktır. Çok büyük kayıplar vermesine rağmen komünistler ve sosyalistler hızlıca yeraltı örgütü formatına geçecek, legal mücadele olanaklarının tamamen yok olduğu koşullarda illegal mücadele yöntemleriyle mücadele edecek, birçok yerde, içinde antifaşist olan herkesin bulunabileceği Anti-Nazi birlikleri oluşacaktır. Komünistler ve Sosyal Demokratlar dışında oluşan diğer birlikler yerel direniş odakları olarak kalacak, birbirleriyle ilişki bir örgütlenme formuna dönüşmeyecektir. Nazi’lerin yönetimi altına girmekten rahatsız olan bir çok din adamı, aktif olmasa da propagandalar yaparak, yahudileri kiliselerde gizleyerek direnişe dahil olacaklardır. Yine Anarko-Komünist sendikacıların bu zorlu dönemlerde örgütledikleri grevler ve iş bırakmalar önemli bir yer tutmaktadır. Faşist Rejim halkta huzursuzluğu arttırsa da korku imparatorluğu hareket alanlarını daraltmıştır. Açıktan protestonun mümkün olmadığı koşullarda Alman Komünist Gençler Birliği illegal biçimlerde yayınlar dağıttı, yazılamar yaptı. KDP ve SPD grevler örgütlemeye başladı. Bu sıralarda KDP’nin yarı askeri örgütlenmesi olan Kızıl Cephe üyesi Georg Elser, Hitler’e başarısız bir suikast gerçekleştirdi. Sonrasında cadı avı ve infazlar artsa da direniş daha da genişlemeye başladı. 1929’larda 110.000 üyesi bulunan KDP’nin yarı askeri kanadı Kızıl Cephe Mücadele İttifakı hantal bir hal alsa da 1 Mayıs kutlamalarında Nazilerle çatışıyor, Berlin’de Sovyet saflarında yer alıyordu. Hitler’in paramiliter kuvvetleri haline gelen SA’larla (Taaruz Bölüğü) mücadelede önemli bir rol üstlendiler.

Açıktan propaganda ve ajitasyonun mümkün olmadığı koşullarda Alman Komünist Gençler Birliği illegal biçimlerde yayınlar dağıttı, yazılamar yaptı. KDP ve SPD grevler örgütlemeye başladı. Bu sıralarda KDP’nin yarı askeri örgütlenmesi olan Kızıl Cephe üyesi Georg Elser, Hitler’e başarısız bir suikast gerçekleştirdi. Sonrasında cadı avı ve infazlar artsa da direniş daha da genişlemeye başladı. 1929’larda 110.000 üyesi bulunan KDP’nin yarı askeri kanadı Kızıl Cephe Mücadele İttifakı hantal bir hal alsa da 1 Mayıs kutlamalarında Nazilerle çatışıyor, Berlin’de Sovyet saflarında yer alıyordu. Hitler’in paramiliter kuvvetleri haline gelen SA’larla (Taaruz Bölüğü) mücadelede önemli bir rol üstlendiler.

Tabi ki Anti-Nazi direnişi yalnızca KDP veya SPD gibi örgütsel formda değildi. Faşizmin dayattığı yaşam kalıplarına ve Hitler zulmüne karşı çıkan;  kıyafetleriyle, müzikleriyle otorite karşısında duran gençler Edelweiss Pirates adında bir topluluk kurdular. Bu topluluk sokaklarda toplantılar yapıp yasaklı yerlerde kamplar düzenledi, komünler kurdu. Kısa sürede Edelweiss Pirates adı altında birden fazla topluluk oluştu. Her yerel; bulunduğu mahallede devriyeler atmaya başladı. Hitler Gençliği ile çatışarak bulundukları alanları savundular. Ehrenfeld adında Köln civarındaki bir grup ise daha radikal bir ekipti. Yaşları 14 ile 23 arasında olan grup üyeleri, Nazilerle başı dertte olan herkesi gizliyordu. Yazılamalar yapıyor, bildiriler dağıtıyor, Nazi devriyeleriyle çatılardan attıkları tuğlalar ile mücadele ediyorlardı. Hitler Gençliği ile mücadele ediyorlar, Nazi güçleriyle silahlı çatışmalara giriyorlardı.
Üniversiteler ise tamamen Nazizmin kalelerine dönüşmüştü. Nazilerin kontrolünde olan üniversitelerde hareket “Beyaz Gül” adlı bir öğrenci grubunun Münih Öğrenci Manifestosu yayınlaması ile başladı. Spontan eylemler, duvar yazılamaları, Anti-Nazi şarkıları ve grafiklerle faşizme karşı bir kampanya başlatan Beyaz Gül; Berlin, Hamburg, Stuttgart ve Viyana’daki işçi ve öğrenci gençlerle ilişkilendi, KDP ve SPD’nin de yeraltı ağlarıyla ilişkiye geçen örgüt, bu ağları Nazilere karşı korudu. Hans Scholl, kızkardeşi Sophie ve Christoph Probbst, Gestapo tarafından yakalanıp idama mahkum edilmeden önce savunmalarında “Mutlaka birinin başlaması gerekiyordu” diyerek ardıllarına bir irade bırakmış,  idamlardan sonra üniversitelerde Anti-Nazi birlikleri kurulmaya başlanmıştır.

Uluslar Arası Tugaylar ve Anti Faşist Gençlik Birliği

Franco ve etrafında topladığı milliyetçi cephenin, 1936 seçimleriyle iktidara gelen komünistler, anarşistler, cumhuriyetçilerin oluşturduğu Halk Cephesi’ne karşı gerici, faşist bir savaş başlatılmıştır. Tüm gerici güçleri etrafında toplayan bu cepheye Nazi Almanyası ve Faşist İtalya asker ve cephane sağlayarak destek vermiştir. Hızla ilerleyen bu gerici cephe karşısında komünistlerin yoğun çabasıyla Uluslararası Tugaylar’ın kurulma kararı alınır. Tugaylara Almanya, İtalya, Fransa, ABD, İngiltere, Belçika, Kanada, Meksika, Çekoslavakya, Yugoslavya, İskandinavya, İrlanda gibi daha bir çok ülkeden katılım gösterilecektir. Savaş boyunca Tugaylar tuttukları üç cepheyi de son ana kadar savunacaklar, hatta Madrid’teki savunma dünya halklarının tarihine “NO PASARAN” sözü ile kazınacaktır.

Franco’nun faşist yürüyüşünü durdurmak, bu milliyetçi cepheye aktif savunmalar örgütlemek adına JSU( Birleşik Sosyalist Gençlik) öncülüğünde Cumhuriyetçi Gençlik Birliği’nin, Sol Gençlik’in, UFEH’in, Sendika Gençliği’nin, Özgürlükçü Gençlik’in oluşturduğu Antifaşist Gençlik İttifakı kuruldu. İttifak Madrid, Jarama, Guadalajara cephelerinde aktif rol aldı. Antifaşist mücadelede İspanya gençliğinin odağı haline gelen ittifak, Uluslararası Tugaylar’a gönüllü katılımında önemli rol oynadı.

Bulgaristan Eylül Ayaklanması’nda Komsomol

Bulgaristan Komünist Partisi 1923 Haziran ayında gerçekleşen faşist darbe karşısında birleşik cephe çağrısı yaparak işçi-köylü iktidarını ayaklanmalarla kurma kararı aldı. Komsomol, BKP’nin kararları ve faşist darbe koşulları altında yeni görevlerini belirlemek için hızlıca bir kongre topladı. Emekçi gençler arasında ajitasyon çalışmaları yapmak ve gençliği birleşik bir cephede birleştirme görevini önüne koydu. Partinin ayaklanma için oluşturduğu askeri-teknik komisyonlarda kendilerini var eden komsomollar hazırlık aşamasına aktif şekilde katıldılar. Kendi savaş gruplarını oluşturan Komsomollar, hızlıca askeri işleri öğreniyor ve öğretiyorlardı. Ayaklanma için mağazalara baskın yapıp silah topluyorlar, silahları evlerde gizliyorlardı. Ordu içine sızan komsomol burada erlere yönelik siyasal çalışmalar yapıyor, erleri yaklaşan ayaklanmanın saflarına çağırıyorlardı.

Tüm bu gelişmeler karşısında faşist rejim BKP ve Komsomol üyelerine yakalama kararı çıkartsa da istihbarat alan BKP ,zaten irili ufaklı başlamış olan ayaklanmanın startını verecekti. Zagora’daki Topçu ve Jandarma kışlalarını ele geçirmek hedeflenmişti. En büyük çarpışmalar Vrasta bölgesinde yaşanırken Komsomol burada ayaklanmaya öncülük edecek, karakolu ve kışlaları ele geçirecektir. Ayaklanma esnasında Komsomol sıcak çatışmanın yanı sıra cephe gerisinde sağlık ve yiyecek gereksinimlerini karşıladı. Fakat ayaklanmanın Sofya, Varna gibi kent merkezlerinde eş zamanlı şekilde gelişmemesi ayaklanmanın bastırılmasına neden oldu.

Ayaklanmanın bastırılmasıyla pek çok kadro kaybı yaşayan komsomol kendini toparlama sürecine girdi. Çıkan ceza yasasından sonra illegal faaliyete geçildi. Legal alan ve illegal alanlar koordineli bir şekilde işletildi. işçi-köylü alanlarında ajitasyon ve propaganda çalışmalarına hız veren komsomol birleşik mücadele parolasıyla faşist rejimle daha büyük bir savaşa hazırlandı.