Erkek Yargının Çaresizliği – Alev Özkiraz

Erkek egemen sistem 26 Mayıs 2018’de bir kadını daha katletti. Şule’nin intihar etti haberleri boşa düştü ve tecavüz edildi, sonra da erkek eliyle 20. kattan aşağı atıldı. Katiller gözaltına alındı, tutuklandı ve mahkeme günü geldi çattı. Şule için kadın örgütleri, bağımsız kadınlar, emekçi ve işçi kadınlar adalet istediler. Mahkeme salonu doldu taştı. Her gün onlarca kadının katillerinin cezasız bırakıldığı, erkek yargıya karşı Şule’yi kadınlar sahiplendi. Şule’nin sahiplenilmesi, erkek yargıyı ve sanık savunmaları epeyce rahatsız etti. Birazdan da değineceğiz; savunmalardaki beden dilinin, biz buradan rahatlıkla çıkacağız ifadeleri rahatsızlığın göstergesiydi. Sabah 10 gibi başlayan mahkemede kadınlar ve toplumsal duyarlılığa sahip olan herkes Şule için adalet istedi. Mahkeme salonu davayı takip etmek isteyenlere küçük geldiği için daha büyük bir salona alınmak durumunda kalındı. Erkek yargı ve savunmanları ter dökmeye başladı. Gelelim davaya; Sanık  avukatının ilk rahatsızlığını belirttiği şey kalabalıktı ve bunu da sesli olarak dile getirdi. Şu ifadeleri kullanmaktan da geri durmadı, ‘’ Bir de sosyal medyada kampanya başlatılmış sayın hakim, umarım bu baskı kararınızı etkilemez.’’ diyecek cüretle mahkemeyi alenen tehdit etti.

Bizleri hiç şaşırtmayan şu ifadeler de mahkeme süresi boyunca ağızdan ağızda dolandı. ‘Şule’nin  o saatte orada ne işi vardı!’’ E peki biz de şöyle sorsak garip olmaz değil mi? İşverenin maaşını ödemek için bir çalışanını neden o saate bulunduğu yere çağırdı! Amacım karşılaştırmak değil, yargının çürümüşlüğünü, erkek akılla nasıl hareket ettiğini göstermek. Kimsenin aklına bu soruyu sormak gelmiyor mu da sürekli bir kadının o saatte orada işi ne vardı diye sormak geliyor. Neden şort giydin, neden kırmızı ruj sürdün, neden çarşaf giyiyorsun/tesettürlüsün?

Sadece savunma avukatlarının değil, duruşmayı yürüten hâkimlerin, savcıların erkek yargısına da tanıklık ettik. Hakimlerden birisi Şule’nin arkadaşına “ Erkek arkadaşı var mıydı, eve gelip gidiyor muydu.” diye de soruyor. Eşitlendiği yer ise kadının sevgilisi olamaz, olsa dahi cinsel birlikteliğini evlenmeden yaşayamaz. Diğer bir yer ise makbul kadını oluşturmaya çalışan erkek egemen sistemin baş yürütücüsü Akp/Saray iktidarının söylemleriyle denk düşüyor. Şule’nin babası mahkeme süresi boyunca kızı için adalet isterken, babaya erkek olduğunun hatırlatılmaya çalışılması da gülünç olan durumun diğer bir yanı. Erkek aklın kamusal alanlara, adalet arayışımızın sürdüğü yerlere sirayet etmesi bizleri şaşırtmadı elbette. Şule’nin davasında bir kere daha ispatlandı ki, konu kadın olunca kravat takmak yetiyor. Gülerek yapılan savunmalar, ilk mahkemede tahliye talebi, savunmanların ve sanığın rahat tavırları arkasında büyük bir erkek yapının olduğunu bizlere senelerdir göstermiyor mu? Tıpkı, defalarca tecavüze uğrayan ve özsavunmasını kullandığı için  Nevin Yıldırım’a verilen müebbet hapsi gibi, Özgecan Arslan’ın mahkeme sürecindeki gibi…

İnşa edilmeye çalışılan erkek sistem adalet istediğimiz yerlerden kendini hızla ilerletmeye, kaldırım taşlarını örmeye çalışıyor. Kadınların birlikteliğinden, özsavunma hakkını kullanmasından rahatsız olan erkek devletle karşı karşıyayız. Öyle ki Şule’nin davası bizlere devlet zihniyetini, kadın bedeni üzerindeki tahakkümü yeniden nasıl ürettiğini, kadın cinayetlerini meşrulaştırmak için büyük çaba sarf ettiğini gösterdi.  

Evet, eşitlikçi, tarafsız bir yargıya maalesef ki erkek yargının bu kadar hakim olduğu bir sistemde sahip değiliz. Birçok kadın cinayeti davalarından da biliyoruz bunu, ya da yaşam hakkını kullanıp özsavunmasını gerçekleştiren kadınların davalarından. Bunlar hızla inşa edilirken, kadınların bu inşanın karşısında kaldırım taşlarını sökecek güçlerinin nasıl açığa çıktığını da görüyoruz. Son zamanlarda artık yeter dediğimiz ve sesimizin gür çıktığı erkek yargı ve erkek sistem çaresiz. Mahkeme 15 Mayıs 2019 tarihine ertelendi. Bu süre zarfında tanıklık edeceğimiz bir dizi yalanla, aşağılamayla karşılaşacağız. Devekuşu nasıl gömüyorsa başını kuma, öyle gömülecek erkek yargıda. Her şeye rağmen hakkını isteyen, adalet talebini erkek yargıya karşı arayan binlerce kadın var. Kadınlar erkek egemen sisteme ve onu besleyen tüm aygıtları en bilindik yerden, özgürlük ve adalet arayışlarını sokaklardan, mahkeme salonlarından verecek. Erkek egemen sistemi birlikte yıkacağız. Bunu başardığımızda ise elimiz titremeden o kalemle asıl suçluyu yazacağız.

Mahkeme tarihi 15 Mayıs 2019’a ertelenen Şule Çet için adalet istemeye devam edeceğiz ve tüm kadınları da erkek yargıyı yargılamaya davet ediyoruz.

Şule için Adalet Tüm Kadınlar için Adalet!