Dünden Bugüne 8 Mart – Yaren Tuncer

8 Mart, on yıllar boyunca tarihsel bir gün olarak emekçi kadınların mücadele günü olarak doğmuş ve kayda geçmiştir. Her yıl olduğu gibi 2022’de de 8 Mart günü tüm dünyada ellerimizi buluşturmanın, erkek egemenliğine karşı sokakta bir kuvvet olmanın, kadın özgürlük mücadelesinin bayrağını yükseltmenin hazırlığı içindeyiz. 8 Mart’a giderken her alanda kadın özgürlük mücadelesinin deneyimlerini konuşuyor, erkek şiddetine karşı kadın dayanışmasını örgütlüyor, sözümüzle ve eylemimizle isyanı büyütüyoruz. Kuşkusuz kadın cinsinin özgürleşmesi için yürüdüğümüz bu yol bugünle sınırlı değil. Kadın cinsinin tarihi, kadın cinsin mücadele tarihi ve açığa çıkan deneyimler dönüp bakmamız, çıktılarıyla yolumuzu güçlendirmemiz gereken bir yerde duruyor bizim için. Bu yazımızda tarihimize ve deneyimlerimize dair kapsamlı bir tartışma yapma koşulumuz olmasa da, bu görevi de kaydederek 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü özelinde bir tarih hatırlatması yapabilmeyi umuyoruz.

8 Mart 1857’de New York’ta bulunan bir fabrikada 40.000 dokuma işçisi kadının daha iyi çalışma koşulları ve ücretlerin yükseltilmesi talepleri ile sürdürdükleri grev sırasında yangın çıkması ve polisin fabrika kapılarına barikat kurması sonucu 129 kadın işçinin katledilişi 8 Mart’ın tarihi olarak kabul edilmekte. Yapılan yeni nesil araştırmalarda şimdiye dek 1857 tarihinde, New York’ta bir yangınla sonuçlanmış kesinleştirilmiş bir grev kaydına rastlanmamış ayrıca bu katliama dair ulaşabildiğimiz Türkçe kaynakların sınırlılığı dolayısıyla sonraki yıllarda katliamın yıl dönümünün nasıl bir yer tuttuğuna dair bilgilerde çeşitli sınırlılıklar mevcut. Ancak katliamın 50. yıldönümü olan 8 Mart 1907 yılında New York’ta kitlesel bir yürüyüş yapıldığı bilgisine ulaşabiliyoruz. Takip eden 1909 yılı ise dokuma işçisi kadınların örgütlediği grev; tarihin en uzun kadın grevi ve o zamana kadar ABD işçi sınıfının en büyük grevi ile damgasını vurdukları bir yıl olacaktı. Tarihe 20.000 isyanı olarak geçen bu grev çalışma saatlerinin düşürülmesi ve ücretlerin artışı talepleriyle genç kadın işçilerin yoğunluğuyla 25 Kasım 1909’da başlatıldı.

25 Kasım 1909’a giderken…

20. yüzyılın başlarında, ABD için işgücünün en yoğun olduğu sektör giyim sektörüydü. Ekonomik krizinin faturasını kesmek için giyim endüstrisi işçilerinin çalışma saatleri arttırılmış ve daha az ücret verilmeye başlanmış, iğne-iplik hatta elektrik faturalarına kadar üretimin işgücü ücreti dışı maaliyeti işçi ücretinden düşülmekte ve patronlar ekonomik krizin faturasını işçilerden çıkartarak kar etmeye çalışmaktaydı. Krizden önce 65 saat olan haftalık çalışma 75 saate çıkmıştı. Sınıfın iktisadi koşulları ve siyasal koşullar grev ortamını hazırlamış ve işçilere örgütlenme yolunu açmıştı. Patronlar, bu sektörde ucuz işgücü kaynağı olarak kadın ve çocuk işgücünü sömürüyor, erkek egemenliğinden aldıkları güçle eşit işe düşük ücret, kölece çalışma koşulları ve örgütlenme hakkının gaspını ağır biçimde örgütlüyordu. İşçilerin örgütlenmeye başladığı süreçte- 1909 sonbaharında- , önce 150 işçinin işine son vererek grevi kırmaya çalışmış, polis yardımıyla greve giden işçi kadınlara saldırmış ve bir çok sendikalı işçi kadın tutuklanmıştı. Bu süreçte patronlar grevi kırmak için işten çıkarmalar ve polis saldırısı ile çözüm aramış, yetersiz kalınca da para karşılığında çetelerle anlaşarak grevcilere karşı saldırılar örgütletmişti. Ayrıca işçi kadınları bölmek için kontrollerinde olabilecek bir dernek açarak grev kırıcılığı örgütlemek istese de 20.000 İsyanı, burjuvazinin engellerini ezerek yürüyüşe devam etmiştir.
22 Kasım 1909’da, İLGWU’ya bağlı Local 25 Sendikası, genel grev çağrısı yapmış ve Cooper Union binasında, grevin sakıncaları üzerine yapılan uzun tartışmalar arasında Triangle Gömlek Fabrikası işçisi 19 yaşındaki Clara Lemlich, kalabalığın içinden sıyrılarak şöyle seslenmiştir : “Ben de birkaç şey söylemek istiyorum. Anlatılanları yaşayanlardan biri olarak daha fazla susmaya sabrım yok. Hemen şu anda grev kararı alınması için oylama yapılmasını öneriyorum.” Bu sözler çoğunluğun duygularına tercüman olur, ayakta alkışlanır ve o gün salondan grev kararı çıkar.

20 bin İsyanı

25 Kasım 1909’da yaklaşık 40 bin işçiyi istihdam eden, New York ve civarı, Philadelphia ve Baltimore’dan 600 gömlek fabrikasında çalışan, yüzde 80’i kadın, 20 bin gömlek işçisi greve çıkar. Temel talepleri, alt işveren (taşeron sistem) uygulamasına son verilmesi; 52 saatlik çalışma haftası; günlük fazla mesainin 2 saati aşmaması; ücretlerde yapılan malzeme ve elektrik bedeli kesintilerine son verilmesiydi.
4 Aralık 1909’da grevci kadınlar, kendilerine yönelik kötü muamele ve şiddete dikkat çekmek amacıyla belediye binasına yürüdü. Bu grev Amerika tarihinin en büyük kadın grevidir ve Şubat 1910’da başarıyla sonuçlanır. Grevcilerin taleplerinin bir çoğu kabul edilir ve işçiler örgütlü mücadelenin ne gibi kazanımlar yaratabileceğini görür. Grev başladığında yüzlerce üyesi olan İLGWU, grev bitiminde 20.000 üyeye sahiptir. Sözleşmeyi kabul etmeyen tek bir fabrika vardır; Triangle Gömlek Fabrikası…
Triangle Gömlek Fabrikası

1911 yılının 25 Mart’ında ise Triangle Gömlek Fabrikası’nda yangın başlar. Yangın merdivenlerinin kapıları kitlidir, işçilerin mola vermesini engellemek ve çalışma saatlerini kontrol etmek amacıyla kitlenen kapılar, işçilerin ölümünün en büyük sebeplerinden biridir. Ayrıca, sadece 1 asansör çalışır durumdadır ve bu da işçilerin yanan fabrikadan hızla çıkmasını engellemiştir. Polis barikatlarının da grevdeki işçilerin üstüne kurduğu barikat sonucu çoğunluğu kadın 146 işçi katledilir.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

1910 tarihinde toplanan 2. Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda her yıl bir günün kadınların ekonomik ve politik haklarıyla ilgili uluslararası bir dayanışma ve mücadele günü; “Internationaler Frauentag” ( Uluslararası Kadınlar Günü) olarak belirlenmesi için Clara Zetkin tarafından sunulan öneri benimsenir ve karar altına alınır. 19 Mart 1911’de, katliamdan 6 gün önce Avrupa’nın birçok kentinde “Uluslararası Kadın Günü” kitlesel kutlamaları yapılır.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ise tarihini yukarıda anlattığımız dokuma işçisi kadınlardan, sosyalist kadın hareketinden alıyor olsa da somut olarak 8 Mart günü tarihini 1917’de Rus Emekçi Kadınların Çarlık’a karşı ekmek ve barış yürüyüşünden alır. Jülyen takvimine göre 23 Şubat, Miladi takvime göre 8 Mart 1917 tarihinde St. Petersburglu tekstil işçileri ‘Ekmek ve Barış’ sloganıyla sokaklara döküldü. İşçi kadınların yürüyüşü sosyalist devrimin kıvılcımı oldu. 1921’de Moskova’da düzenlenen 3. Enternasyonal’e bağlı Komünist Kadınlar Konferansı’nda 8 Mart günü “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” adıyla emekçi kadınların mücadele günü olarak belirlendi.

Coğrafyamızda ise ilk 8 Mart iki komünist kız kardeş Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova’nın örgütçülüğüyle kutlanmıştır. Komünist Enternasyonal’in Kadınlar seksiyonundan gelen bilgi üzerine 1922 yılında Ankara’da toplanan komünist kadınlar, “burjuva toplumunda çiğnenen kadın haklarını elde etmek” şiarı altında 8 Mart’ı kutladılar.

17 Şubat 2022 tarihinde matbu çıkan Özgür Gençlik Kadın Özel 2. Sayısı’nda yayımlanmıştır.