Devrimci Gençlik Mücadelesi ve İdeolojik Mücadele – Nurhak Özgür

Pandemi sürecinde devrimci-demokratik gençlik mücadelesinin bileşenlerinde beliren geri tutum ve liberal eğilimleri eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmiş ve hedefimizin yol arayışı, niyetimizin ise asgari ortak/birleştirici payda yakalamak olduğunu ifade etmiştik. Elbette her kuvvetin yürünecek yola dair inandığı bir program ve ona tabii bir pratiği vardır ancak devrimci mücadelenin gelişimine katkı sunmak için birlikte yürünen kuvvetlerle etkileşime girmek zorundadır. Ve elbette yürütülen her politik-teorik tartışma ve eleştirinin ardında, eylem ve harekete şeklini veren ideolojik bir zemin vardır. Herkes kendi durduğu yerden analizler yaparak yolunu saptar ve eleştirilerin-değerlendirmelerin özünü de yine kendi durduğu yerden hareketle ortaya koyar. Bu “fikirsel yaklaşımlar ve pratik olarak ortaya koyma hali” elbette eleştiriye açık olmalıdır. Aksi durumda sadece “kendini diğerlerinden ayıran eylem” olarak kalır ve bir bütün olarak gençlik mücadelesinin gelişimine hizmet eden, öğretici, yön tayin edici ve geliştirici karakter kazanamaz.

 

Eleştiri ve tartışma kültürü, gençlik mücadelesinde uzun zamandır kaybedilmiş ve eksik bırakılmış niteliktir. Bu eksiklik, gençlik hareketinin bir bütün olarak niteliksel sorunlarına da işaret ederken, onun bir sonucu olarak ideolojik-siyasal geri tutum ve yaklaşımların zeminini de kuvvetlendirmektedir. O nedenle bu yazıda niyetimiz; ideolojik mücadelenin, faşist şeflik rejimine karşı birleşik devrimci gençlik mücadelesinin gelişimindeki yeri, ihtiyacı ve önemini vurgulamaktır.

 

İdeolojik mücadelenin amacı, işçi sınıfı ve ezilenler başta olmak üzere tüm toplumsal kesimleri kendi ideolojisinin tahakkümü altına alan burjuvaziye karşı verilen siyasal mücadeleyi güçlendirmek ve emekçi sınıfı donatmaktır. Ancak ideolojik mücadele sadece burjuvaziye karşı yürütülen bir mücadele değildir. İdeolojik mücadele aynı zamanda emekçi solda, devrimci-demokratik güçler arasında ortak payda arayışı ve birleşik hattın zeminini de yaratma çabası olarak da sürdürülür. Kimi dönemlerde sol-sosyalist kamuoyuna damga vuran büyük kavgalar ve hatta fiziki şiddete varan sol içi yanlış pratikler bizi yanıltmasın. Burada esas olan ve gelişime güç katan bir öz olarak vurgulanmasını gerektiğini düşündüğümüz nokta, eleştiriye açık olmak ve eleştirel yaklaşımın etkin varlığıdır. Gençlik cephesinde eleştiri ve tartışma pratiklerinin yapıcı sonuçlar yaratabilmesi için etkin bir mekanizma olarak kullanımıdır. Onun yön tayin edici ve siyasal çizgiyi belirginleştirici niteliğidir. 68 devrimci gençlik hareketinin ve 71 devrimci atılımının, böylesi bir ideolojik mücadeleyle gelişmiş kültür ve anlayışla yükseldiğini hatırlamak gerekir.

 

Başta Deniz Gezmiş, Mahir Çayan ve İbrahim Kaypakkaya olmak üzere, 68 gençlik mücadelesinin devrimci önderlerinin yürütmüş oldukları ideolojik mücadele ve aralarındaki fikirsel ayrılıklar bilinir. Ancak bu eleştirel tutum ve daha geniş çapta tarif etmek gerekirse birbirleriyle yürütmüş oldukları ideolojik mücadele, siper yoldaşlığı ve adanmış devrimcilik pratikleri yaratmalarının önüne geçmediği de bilinir. En sert ideolojik tartışmalara tutuşan iki farklı örgütün önder kadroları değil miydi Kızıldere’de omuz omuza vuruşan? Kemalizm eleştirileri yaptığı Sinan Cemgilleri ihbar eden muhtarı cezalandırmadı mı Kaypakkaya? İdeolojik mücadelede ve birleşik gençlik mücadelesinin büyütülmesi sorunu da işte bu anlayışla ele alınmalıdır. İdeolojik mücadele, ayrıştırıcı pratikler yaratmanın değil, birleşik devrimci eylemi örgütlemenin aracı olmalıdır.

 

İdeolojik çizgi, siyasi örgütlerin eylem ve hareket tarzında kendisini gösterir ve ideolojik değerlendirmelere açıktır. Değişik siyasal gündemler etrafında ortaya konulan eylem hattı, kimi zamanlarda geliştirilen ittifak politikaları, düşman karşısında duruş veya zor zamanlarda alınan siyasi ve ideolojik tutumlar gibi pratikler elbette eleştiri, tartışma ve değerlendirmelere açık olmalıdır. Daha güncel olarak ifade etmek gerekirse, milyonlarca emekçinin zorunlu çalışmaya tabi tutulduğu, en temel yaşamsal haklarının gasp edildiği yerde sokağa çıkmaktan imtina eden sol-sosyalist öznelerin pratiğinin siyasal-ideolojik eleştirel analizi elbette yapılmalıdır. Buradaki amaç evde kalmanın kaba eleştirisini yaparak mahkum etmek veya eleştirisi yapılan pratik üzerinden kendi pratiğine övgüler dizme çabası değil; sokağa çıkarak ileriye doğru adım atılmasının teşvik etmektir. Asıl sorun ise bunu görev bilmemek ve diğer kuvvetlerle etkileşimden uzak durmaktır. Gençlik mücadelesinin gelişimini güçlendirmek istiyorsak eğer “Aman tadımız kaçmasın” fikriyle hareket edemeyiz. Gençlik mücadelesi tarihinin, gelişimine güç katan pratiklerin en şiddetli eleştirilerin süzgecinden çıktığının örnekleriyle dolu olduğu unutulmamalıdır.

 

İçinden geçtiğimiz dönem itibariyle, gençlik örgütlerinin kendi pratiklerini siyasal ve ideolojik eleştiriye açmaları ihtiyaçtır. Gençliğin devrimci mücadelede öncü rolü bilinir. Bu nedenle gelişimin önünü açmaya hizmet edecek farklı biçimlerde etkileşimler gençlik mücadelesinde özel olarak ele alınmalıdır. Bu bir görev-sorumluluk olarak bilinmelidir. Gençlik örgütlerinin birbirinden öğrenmeye, etkileşime, değişime ve gelişmeye açık özelliği, yaratıcı ve ön açıcı nitelikleri ideolojik eleştirinin de dinamik kavranmasını gerekli kılıyor. Bugün gençlik hareketinin en temel ihtiyaçlarından birisi birleşik gençlik mücadelesini geliştirmekse bu ancak ve ancak devrimci ideolojik eleştiri ile başarılabilir. Gençlik hareketi tutuculuk, rekabet, eleştiriye kapalılık, kendini her şey haline getirme, kapsayıcılıktan/birleştiricilikten uzaklık gibi pratikler geliştirmemelidir. Tam tersine bu tip pratikleri aşabilmenin zemini olarak eleştiri ve tartışma kültürünü geliştirmelidir. 68-71 devrimci gençlik hareketinin ve onu arkalayan yılların devrimci eleştirel tarzı ve iç ideolojik mücadeleyi önemseyen anlayışının özü, bugün ihtiyaç duyulan özdür.