Danimarkalı Kız – Simge Altunkaya

Gerçek bir hikayeden uyarlanan bu mükemmel film homofobinin zincirlerini kıracak kadar etkili. 1930’larda geçen filmde kendi bedenine hapsolmuş bütün insanlığı ilgilendiren evrensel bir konu işlenmiş. David Ebershoff’ın 2000 yılında yayınlanan romanından uyarlanan film 16 Şubat 2016 ‘da izleyici karşısına çıkıyor.

Filmin bir diğer özelliği de tarihteki ilk cinsiyet değiştirmeyi anlatması.  Gerda ve Einar çifti iki yetenekli ressamdır. Üzerinde çalıştığı modelin yerine Einar’den yardım isteyen Gerda, eşinin hiç görmediği bir yönüyle de tanışmış bulunur. Einar interseks bir bireydir. Aslında çocukken bunu fark eder ancak toplumun dayatmaları ve zorunlulukları yüzünden hep içindeki o asıl ruhunu dizginlemiştir. Gittikleri hiçbir doktor birbirinden farklı şeyler söylememiş ona deli demişlerdir. Filmin bir bölümünde geçen diyalog ise aslında filmin özeti niteliğinde; ” meşe ağacının palamutlarını yersen bir dilek tutabilirmişsin ve bir günlüğüne istediğin biri olabilirmişsin.”

Günümüzde hala aşılamamış büyük bir duvar var. İnsanların hapsolmuş bedenlerini özgürleştirmesini ayıp görenler, içinde öfke besleyenler hatta bu öfkeyi ve kini kendi içlerinde yaşamayıp heteroseksüel olmayan herkesi katletme arzusunda olanlar var. Bu insanlık dışı düşüncelerin beden bulmuş halini; Hande Kader ile Türkiye’de, Julhas Mannan ile dünyanın diğer ülkelerinde de görüyoruz.

Özellikle Türkiye’de son zamanlarda erkek egemen iktidar tarafından engellenmeye çalışılan Onur Yürüyüşü bu kini gözler önüne seriyor. Bir insan doğarken kim olmak istediğini seçemiyor ama bir şans daha var; ruhunda aslında kim uyuyorsa onu uyandırma şansı. Kimsenin bu şansı birinin elinden almaya hakkı yoktur. Kimsenin o gökkuşağı rengindeki  ruhları incitmeye hakkı yok. Belki de bu film empati kurmak için bir şanstır hepimize. Belki tabularımızı yıkamanın vakti gelmiş de geçiyordur.

Peki biz hala neden haberlerde LGBTİ+ kavramını görünce önemsemiyoruz. Mesela son yıllarda Antalya’da bir müdür eşcinsel bir öğrenciyi zorla Kız Meslek Lisesine sürmeye çalıştı. Kaç kişi biliyor bu haberi? Gay kelimesi bir televizyon kanalında sanki küfürmüş gibi sansürlendi. Hangi kanalda, hangi film olduğunu kim araştırdı? Suriyeli eşcinsel mültecinin kafası kesilerek katledildi. Kim katilleri lanetledi. Tüm bu olaylar yaşadığımız topraklarda gerçekleşti. Ve kimse duymadı seslerini. Herkes kulaklarını, gözlerini, ağzını kapattı ve üç maymunu oynadı.

İnsan bedeni üzerindeki gerçekler ne kadar inkar edilse de Heteroseksüellik de eşcinsellik de hastalık veya bozukluk değildir. Hastalık veya bozukluk olmadığı için tedavi edilmesi gereken bir durum söz konusu değildir. Dolayısıyla tedavisi de yoktur. Bu eşsiz film biraz olsun yıksın duvarlarımızı. Bir insanı sadece insan olduğu için sevelim. Çünkü ancak sevgi temizler bu kanlı günleri…