CKŞ: Rojava Gençlik Mücadelesinin Ortak Bir Cephesidir

Rojava’da komünist gençlik mücadelesini sürdüren CKŞ (Devrimci Komünist Gençler) ile Rojava Devrimi,işgal saldırıları ve güncel durum üzerine yaptığımız röportajı yayımlıyoruz.

Türk devleti, Rojava devrimine saldırılarını sürdürüyor. Binlerce gencin can bedeliyle kurduğu Rojava Devrimi’ ne yönelik işgal saldırılarının arkasında yatan nedenleri CKŞ ile konuştuk. Sorularımızı yanıtlayan CKŞ temsilcisi, “Rojava ve Türkiye halklarının kaderi ortaklaşmıştır. Ortak düşmana karşı Türkiye gençliğinin kendi bulunduğu alanlarda devrim mücadelesini büyütmesi, işgal politikalarına karşı alanlara çıkması ve politik özgürlük savaşımını büyütmesi devrimimiz bakımından da hayatidir” dedi.
CKŞ temsilcisinin, Rojava Devrimi’ ne saldırıların nedenleri, emperyalistlerin amaçlarını ve Türkiye ile Kürdistan gençliğinin devrime neden sahip çıkması gerektiğine dair sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

‘DEVRİM, ÜÇÜNCÜ CEPHEYİ OLUŞTURARAK TARİH SAHNESİNE ÇIKTI’
Türk devletinin Rojava’ya dönük işgal saldırıları çeşitli boyutlarıyla sürüyor. Öncelikle Rojava devriminin gelişimini ve gençliğin bu devrimdeki rolünü kısaca aktarır mısınız?
Rojava devrimimiz 2010 Arap halk isyanları sürecinde Suriye’de gerçekleşen halk ayaklanmalarıyla birlikte üçüncü cepheyi oluşturarak tarih sahnesine çıktı. Devrimimiz belirttiğimiz üzere gerici iki cepheden birine yedeklenmek yerine üçüncü bir cephe açıp bölge halklarını kapsayarak ilerledi. Rojava Devrimi’ nin halkçı demokratik, kadın özgürlükçü ve antisömürgeci karakterini kendisi bakımından tehlike olarak gören faşist politik islamcı Türk devleti, devrimimizin ön günlerinde kendi güdümündeki çeteler aracılığıyla saldırıya geçti. Rojava, Kuzey ve Doğu Suriye ile Şengal’de sayısız katliam yapan, kafa kesen, kadınları cinsel köle olarak esir alıp pazarlarda satan gerici barbar çeteler YPG-YPJ öncülüğünde halklaşmış bir ordu olan QSD’nin mücadelesiyle yenilgiye uğratıldı.
Devrimimiz bir yandan askeri kuşatma altında kendisini var etme mücadelesi sürdürürken öte yandan da ekonomik ve siyasi ambargonun getirdiği olumsuz koşullarla da mücadele etmek zorunda kaldı. İşbirlikçi gerici Kürt burjuvazisinin ambargo, sabotaj, düşman kuvvetlerle işbirliği ve antipropaganda saldırıları da eklenince ortaya çıkan ağır tabloda devrimimiz kendi öz gücüne ve dünya emekçi halklarının destek ve dayanışmasına dayanarak politik islamcı gerici barbar çeteleri yenmeyi başarmış ve halkları özgürleştirebilmiştir.

‘GENÇ KADINLAR AŞİRET YAPISINA, SÖMÜRGECİLİĞE BAŞKALDIRDI’
Devrimin başlamasında, korunması ve savunulmasında tüm aşamalarında gençlik özel bir rol oynamıştır. Gençlik kitleleri direniş saflarına akın edip barbarlığa karşı özgürlük bayrağını dalgalandırdı. Genç kadın kitleleri bakımından iç içe geçen bir devrimler süreci oldu. Genç kadınlar geleneksel rollere; dini, aşiretsel, ailesel baskıya ve sömürgeciliğe başkaldırıp direniş saflarına akın etti. Gerici, cihatçı ve politik islamcı barbar DAİŞ çetelerinin yenilmesinde gençlik kitleleri önemli roller oynadı. 10 bini aşan bir genç şehitler kervanı sayesinde Rojava devrimi yaratılabilmiş oldu.
Gençlik hareketimiz CKŞ bakımından da devrimin savunulması görevi temel görev olarak ele alınmakta ve sürekli bir mücadele konusu olarak işlenmektedir. Devrimimizin savunma örgütlenmelerinde devrimci komünist genç olarak konumlanıp savunma erkine katılan birçok savaşçı ve komutan yoldaşımız bulunmaktadır.

‘SALDIRILAR SÖMÜRGECİLİĞİN VAROLUŞSAL AMACIDIR’
İşgal saldırılarıyla Türk devleti neyi amaçlıyor?
İşbirlikçiler eliyle devrimimizi alt edemeyeceğini gören faşist Türk devleti ve onun şefi Bab, Azez ve Cerablus’un işgaliyle yeni bir süreci başlatmış oldu. Bu işgalleri Efrîn, Serê Kaniyê ve Girê Spî’nin işgal edilmesi süreçleri takip etti. Bugün işgal saldırıları halen sürmektedir. İşgal bölgelerinden yurtsever halklarımızın yaşadığı alanlara yönelik saldırılar gerçekleşmekte, SİHA’lar aracılığıyla suikast saldırıları yapılmakta ve bütün kirli özel savaş yöntemleri yürütülmektedir. Türk devleti, devrimimizin savaşın sürdüğü koşullara rağmen yaratmayı başardığı istikrarı bozmayı, bütün askeri yoğunlaşmayı belli alanlarda toplayarak gerici çetelerin örgütlenmesine alan açmayı, bölge ekonomisini bozguna uğratarak ekonomik yeterliliği sağlayacak inşa çalışmalarını sekteye uğratmayı hedeflemektedir. Tüm bunlar sürerken emperyalistlerden alacağı onayla Misak-ı Milli sınırlarını propaganda edip faşist sömürgeci kesimi de arkalayarak Kürdistan topraklarının Rojava kesiminin tümünü işgal etme plan ve hazırlıklarını sürdürmektedir.
Kürdistan, Lozan Anlaşması ile dört parçaya bölünmüş bir sömürge olmuş topraklardır. Kürdistan’ın herhangi bir parçasının özgürleşmesi, tüm sömürge devletler gibi Türk burjuvazisi bakımından da tehdit oluşturmaktadır. Bu saldırılar, faşist Türk burjuvazisi ve işbirlikçileri açısından stratejik ve varoluşsal amaçtır.

‘HAREKETİMİZ ANTİEMPERYALİST VE ANTİKAPİTALİST PROPAGANDAYI ISRARLA SÜRDÜRÜYOR’
Emperyalistlerin bu saldırılardaki rolü ve hedefi nedir?
Bu saldırılar şüphesiz başını Amerika-NATO ve Rusya’nın çektiği emperyalist güçlerden onay ve destek alarak gelişmektedir. Rusya, Türk saldırılarına onay vererek devrimimizi gerici BAAS sistemine yedeklemek, yapabilirse devrimi teslim alıp yok etmeyi amaçlamaktadır. Saldırıları bir tehdit ve askeri koz olarak kullanan Rusya; Özerk Yönetim sisteminin lağvedilmesini; Arap bölgesi olarak tanımladığı Kuzey ve Doğu Suriye alanlarının Minbiç, Tabka, Rakka ve Dêrazor gibi bölgelerinin koşulsuz olarak Suriye devletine teslim edilmesini ve Rojava’nın da yerel yönetimler bazında özerk belediyeciliğe hapsedilmesini hedeflemektedir. Astana ve Soçi toplantıları da devrimimize yönelik saldırıları planlama ve sömürge alanlarının güvenliğini sağlama stratejisinin oluşturulduğu noktalardan sadece birisini oluşturmaktadır.
Amerika-NATO bakımından da durum benzer özellikler taşımaktadır. Amerika, bölgede BAAS diktatörlüğünün de var olacağı bir sisteme şu an için ikna olmuş durumdadır. Temel hedefini devrimimizin devrimci, halkçı demokratik içeriğini boşaltmaya, emperyalistlerle işbirliği yapacak bir sistem var etmeye odaklayan bir ABD var. Yanı sıra Rusya ve İran’ı sınırlama hedefini sürdüren ABD, yakın döneme kadar işbirlikçi gerici Kürt burjuvazisinin sözcüsü olan ENKS’yi yönetim sistemimize dâhil ederek Başur tarzı işbirlikçi ve parçalanmış bir yapı oluşturmayı deniyor. Özellikle bölgedeki Kürt-Arap demokratik ittifakını bozmayı ve Kürtleri yalnızlaştırmayı isteyen ABD, saldırılara sessiz kalarak bu ittifakın içeriden bozulmasını sağlamaya çalışmaktadır.
İran’ın da bu saldırılarda payı vardır. İran’ın Şii hilali olarak adlandırılan projeyi var edip koruma çabaları, İsrail’in İran’ın varlığını bahane ederek saldırılar gerçekleştirmesi de eklenince bu varlık biçimi; Suriye’nin demokratikleştirilmesinin önündeki öncelikli engellerden birine dönüşmektedir. Hareketimiz ve tüm yapımızla kitleler içerisinde devrimimize yönelik emperyalist tehdidi teşhir etmeye devam etmekte, antiemperyalizm ve antikapitalizm propagandamızı ısrarla sürdürmekteyiz.

‘ROJAVA’DA SÜRDÜRÜLEN MÜCADELE, TÜRKİYE DEVRİMCİ VE SOSYALİST MÜCADELENİN ORTAK MEVZİSİDİR’
Rojava Devriminin varlığı ve devrimin savunulması Ortadoğu ve dünya gençliği için ne ifade ediyor?
Emperyalist küreselleşmenin kurumsallaştığı; mali, üretim ve ticaret alanlarını ele geçirdiği, devletin üretimdeki paylarının azaltıldığı dönemden geçiyoruz. Kapitalist üretim biçimlerinin metropol ülkelere nazaran daha az gelişmiş olduğu Ortadoğu’da bu durum çok hızlı yıkımları da beraberinde getirdi. Gençlik kitlelerinin okuyarak veya bireysel emek harcayarak sınıf atlama hayalleri tarihe gömüldü. Politik özgürlüklerin tüm kırıntıları gasp edildi.
Ortadoğu Arap halk isyanları sürecinde sokaklara çıkan kitlelerin ezici çoğunluğunu gençler ve genç kadınlar oluşturmaktaydı. Tunus’ta, Türkiye’de, İran’da büyük halk ayaklanmaları oldu ve gençler bu ayaklanmanın temel gücüydü. Yine devrimimizin başladığı Suriye topraklarında halk isyanlarının başlama ve yayılma dönemi Der’a’da BAAS rejimi karşıtı duvar yazılamaları yapan genç ve çocukların işkence ve katliam saldırısıyla gözaltına alınmasıyla başlamıştı.
Merkezinde sömürgeciliğin kırılması ve politik özgürlüklerin kazanılması olan devrimimiz antisömürgeci, halkçı, demokratik ve kadın özgürlükçü karakteriyle öne çıktı. Aynı zamanda kadın devrimi olarak da gelişen devrimimiz Ortadoğu’nun erkek egemen diktatörlüklerine de en büyük yanıt ve darbe olmuştur.
Bu durumda devrimimiz tüm Ortadoğu gençliği bakımından ileri bir mevzidir. Şüphesiz bu sebepledir ki başta Bakurê Kurdistan ve Türkiye gençliği olmak üzere bölgedeki gençlik kitleleri Rojava devrimimizin kuruluşunda yer alıp can bedeli dövüştüler. Bunun en büyük örneği devrimin savunulması ve inşası için Kobanê’ye geçmek isterken katledilen 33 sosyalist canımızdır. Devrimimiz ilerici, halkçı, kadın özgürlükçü ve antisömürgeci karakterini korumakta ideolojik ve askeri saldırılara karşı direnmektedir. Rojava’da sürdürülen mücadele ve direniş Türkiye devrimci demokratik ve sosyalist mücadelesinin ortak bir cephesidir.

‘ROJAVA VE TÜRKİYE GENÇLİĞİNİN KADERİ ORTAKLAŞMIŞTIR’
İşgalci sömürgeciliğe karşı mücadelede gençliğin rolü nasıl olmalı?
Türkiye’deki burjuva devlet sömürgecilik, faşizm, politik İslamcılık ve erkek egemenliğinin iç içe geçip kaynaştığı bir yönetimdir.
Faşist şef Erdoğan, diktatörlüğünü koruyabilmek adına tüm bölgede savaşa girmiş durumdadır. Fakat tüm baskı, zor ve savaş koşullarına rağmen yönetme krizini aşamamakta, kitlelerde yeniden rıza üretememekte ve gün geçtikçe de azgınlaşmakta, saldırganlaşmaktadır. Savaşı kendi sınırlarının dışına taşıma stratejisi izlese de içerideki yoğun öfke ve isyanı faşizme kanalize etmeyi başaramamaktadır. Neoliberal politikaları yüzünden halk ve gençlik kitleleri yaşamını asgari ölçüde bile sürdürememekte, barınma koşullarını bile sağlayamamaktadır. Tüm bu koşullar devrimci sosyalistler bakımından devrimi zorlamak için uygun ortamı yaratmaktadır.
Rojava ve Türkiye halklarının ve gençliğinin kaderi ortaklaşmıştır. Ortak düşmana karşı Türkiye gençliğinin kendi bulunduğu alanlarda devrim mücadelesini büyütmesi, işgal politikalarına karşı alanlara çıkması ve politik özgürlük savaşımını büyütmesi devrimimiz bakımından da hayatidir. Faşist Türk devleti bakımından cephe gerisinin ‘baskılanmış’ olması daha rahat ve azgınca saldırma koşullarını yaratmaktadır. Rojava Devrimi Ortadoğu, Türkiye ve Kürdistan gençliğinin ve genç kadınlarının ortak devrimi, bölge devriminin bir parçasıdır. Bu bakımdan devrimin savunulması için alanlara çıkılması, devrimci dayanışmanın güçlendirilmesi ve pratikleştirilmesi, devrim savaşının kendi ülkelerinde büyütülmesi ileri gençlik bölüklerinin devrimimize yapacağı en büyük katkıları oluşturacaktır.