Arkadaş Üzerine Çok Şey Söylenebilir Elbet – Derya Barış

“kara bir gök için çok şey söylenebilir elbet”

Arkadaş Z. Özger

Murat Sezgin’e

 

Arkadaş Z. Özger, ya da hepimizin kurduğu samimi dostlukla Arkadaş, devrimci ve politik şiirin genç üstatlarından biri. 8 Ocak 1948’de Bursa’da doğup, faşist devlet tarafından gerçekleştirilen saldırının ardından 17 Mayıs 1973’te beyin kanamasıyla yitirdiğimiz sözcük oyuncusu.

Arkadaş, Ankara Üniversitesi SBF Basın Yayın Yüksekokulu’ndan mezun olmuş çok genç bir gazeteci aynı zamanda. Her zaman yüreği solda atmış, mücadelenin en ön saflarından geriye düşmemiş, insanlıkta ısrardan hiç vazgeçmemiş bir insan Arkadaş.

Arkadaş, SBF’den mezun olduktan sonra öğrencilik yıllarında başladığı şiir serüvenine mücadele tarihinin köşe taşlarını konu edinerek devam eder. Onun şiirinde “giyecek çamaşır getirdim sana/âdettir diye değil, sevdim diyedir” dizeleriyle betimlediği mahpusluk sevgilinin yüzü, sevgilisini özlediği anda ezilen işçilerin yüzüne dönüşüvermektedir. Çünkü biliriz ki sevgilinin yüreği, hep devrim için atan kalbimizin yoldaşıdır.

Onun şiirinde, zaman ve ölüm birbirinden ayrılmaz iki başat unsurdur. “yırtarak geçiyor kalbimizden/hayatı da törpüleyen zaman” diyerek tanımladığı zaman, her gün bizden daha çok şey eksiltmeye çalışmaktadır. Varoluş krizlerinin ürünü değildir bu dizeler, tam da aksine faşizmin hayatlarını çaldığı yoldaşlarımızın hikâyesidir. Ve onların anıları, bizim yolumuzun ışıklarıdır: “biz şimdi gidiyoruz gibi ya dostlar/bir gün döneriz elbet/acısız, adsız”. Geriye düştüğümüz her nokta birazcık daha yükseğe ulaşmak için yapacağımız hazırlıktan ötedir, demenin en naif, en şairane biçimidir Arkadaş’ın dizeleri.

Arkadaş’ın bir diğer büyük özelliğiyse, Türkiye ve Kürdistan mücadelesinin hâlâ imtihan verdiği kadın ve LGBTİ meselesinde sözünü hiç sakınmadan söylemesi. “siz inanmayın bir gün değişir elbet/güneşe ve penise tapan rüzgârın yönü” dizeleri bizlerin hayalini kurduğumuz mümkün dünyanın en güzel tasvirlerinden biri değil midir? Tüm devrimcilerin değiştirmeye çalıştığı rüzgârların başında cinsiyetçilik, homofobi, bifobi ve transfobi gelmektedir. Kapitalizm dediğimiz illet, her an kendini ataerki üzerinden yeniden ve yeniden üretmekteyken, buna karşı duran herkes Arkadaş’ın en samimi yoldaşları değil midir?

Turgut Uyar gibi Türkçe şiirin en çoğul yalnızlıklarından biri de Arkadaş’a aittir. Belki de onun yalnızlığı, kayıplarıyla anbean çoğalıyordur, kimbilir! Yalnızlık da ölümün en yakın dostudur çünkü Arkadaş için. “yalnızlık yenilmeyen gladyatör/bana eski bir ölümü anımsatıyor” dizesi yalnızlığa yakılmış koca bir ağıtın kederli cümlesinden öte değildir. Yalnızlığını annesiyle paylaşır Arkadaş. Yalnızlığın ve ölümün kara göğünün şiirleri hiç bitmez, anneler de hiç ölmez! Anneler hep bizimledir. Ya da Arkadaş’ın kalemiyle “ah benim sevgili annem/oğlun da elbet yurtseverden/bir gün bırakır da sizi yüzüstü/yüzüstü değil: elbette bizüstü”

Arkadaş Z. Özger’in kısa hayatına sığdırdığı usta işi şiirleri gazete ve dergilerde yayımlanır. Ancak ölümünden sonraki dönemde eski adıyla Şiirler, şimdi ise “Sevdadır” adlı kitapta bir araya getirildi. İzmir’de kurulan Mayıs Yayınları da, Arkadaş’ın anısına her yıl genç bir şaire şiir ödülü vermekte.

Yazının başlığında belirttiğim üzere: Arkadaş Z. Özger için çok şey söylenebilir elbet! Ancak ne kelam etsek Arkadaş’ın devrimciliğine, şiirine ve kimliğine dair, hepsi biraz eksik kalacak. Tıpkı onun ölümüyle eksik kalan sol yanımız gibi.

Derya Barış