AIDS Değil, Nefret Öldürür! – Özge Arığ

HIV ve AIDS günümüzde gitgide artmaktadır. Bu nedenle 1 Aralık günü; HIV ve AIDS konusunda bilinç yükseltme, farkındalık yaratmak üzere Dünya AIDS günü olarak belirlenmiştir.

Üzücüdür ki; 2017 yılında yapılmış ve dünyada bugüne kadarki en kapsamlı AIDS/HIV farkındalık araştırmasının sonuçlarına göre toplumun %77.3 ü hastalık hakkında bilgi sahibi değil. Günümüzde dünyada 36.9 milyon kişi HIV ile yaşamakta ve her yıl yaklaşık 2 milyon kişi HIV ile enfekte olmaktadır. Bugüne kadar AIDS’e bağlı hastalıklar sebebiyle yaklaşık 30 milyon kişi yaşamını kaybetmiştir. Türkiye’de ise son on yılda %465’e varan oranlarda artış gerçekleşti. Şu an 16 bin HIV pozitif varken bu sayının önümüzdeki 4 yılda 39 bini aşması bekleniyor. Bunun önüne geçebilmenin tek yolu AİDS’e dair bilinçlenmek.

AIDS Nedir?

Acquired Immune Deficiency Syndrome yani Edinilmiş Bağışıklık Eksikliği Sendromu öbeğinin kısaltması olan AIDS, HIV (bağışıklık yetmezliği virüsü) nedeniyle insan vücudundaki bağışıklık sisteminin çökmesine sebebiyet veren, dikkat edilmediği takdirde bulaşıcı olan bir hastalıktır. HIV, vücuda girdikten sonra bağışıklık sistemine yavaş yavaş işleyerek bedenin enfeksiyonlara karşı direncini düşürür ve kişiyi hastalıklara karşı korumasız hale getirir. Böylece basit bir grip vakasında bile vücut direnç gösteremez hale gelir. HIV enfeksiyonu vücuduna yayılan insanlarda son aşama AIDS’tir. Kanda HIV besleyen bireylere HIV pozitif denir.

AIDS Nasıl Bulaşır?

AIDS kan teması, organ nakli, korunmasız cinsel ilişki ile bulaşabilir. Aynı zamanda anneden çocuğa da geçebilen bir hastalıktır. AIDS’den korunmak için dövme, piercing yaptırılan yerlerin steril olması, iğne veya şırınganın daha önce kimse tarafından kullanılmaması, cinsel ilişkiye girerken korunmak gerekir.

AIDS Hakkında Yanlış Bilinenler

AIDS aynı kaptan yiyip içmeyle, sarılma, el ele tutuşma vb gibi fiziksel temaslarla, aynı ortamda bulunma, aynı klozeti kullanma, hapşırma, öksürme ve öpüşmeyle bulaşmaz.

Her cinsiyetten insan AIDS hastası ya da HIV taşıyıcısı olabilir. Her ne kadar yalnızca eşcinsel ilişkiler AIDS riski taşıyormuş gibi heteroseksist bir yaklaşım olsa da ilişkide bulunan kişilerin cinsiyeti fark etmeksizin korunmasız vajinal, anal ve oral ilişkilerin hepsinde AIDS riski vardır. Ancak günümüzde bu yanlış bilgiler nedeni ile LGBTİ+’lar zaten birçok konuda ayrımcılığa uğrarken AIDS konusunda da önyargılara maruz kalıyor. Oysa ki AIDS eşcinsel ilişkiden önce erkeğin dikkatsizliği, tedbirsizliği, düpedüz erkekliğinden kaynaklı bulaşmaktadır.

Günümüzde birçok kadın, erkek partnerinin sadece kendisi ile birlikte olduğunu sanırken aslında partneri toplum tarafından ‘kaçamak’ görülen veya ‘erkek adamdır aldatır’ lafları altında kolayca gözardı edilen başka ilişkiler yaşamaktadır  – bunu yapan erkek aynı zamanda kadının kıyafetine, konuşmasına, kimlerle görüştüğüne, konuştuğuna karışan; kadına yüksek sesle kahkaha atma, namusuna laf ettirmeme diyen erkektir- Erkekler karşısındaki kadının sağlığını önemsemeyişinden, süregelen “bana bi’şey olmaz”lardan ötürü kondom kullanmaz ve sonuç yapılan araştırmalarda ortaya çıkandır. Günümüzde yapılan araştırmalar sadece kendisiyle birlikte olduğunu düşündüğü ve güvendiği eşi/ sevgilisinden AIDS kapmış birçok kadın olduğunu gösterir.

AIDS eşcinsel ilişkiden değil erkeğin özensizliğinden, kondomsuz ilişkiye girmeyi ‘adamlık’ saydığından, partnerini aldatmayı olağan-meşru gördüğünden dolayı yayılıyor. Ayrıca kondom kullanımı salt doğum kontrol yöntemi olarak görülünce de özensizlik artıyor. Oysa kondom kullanımı cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı etkili yöntemlerden biridir.

Tedavisi Var Mı ?

HIV tedavisinde kullanılan ilk ilaç 1987 yılında bulunmuştur. 1996 yılında bulunan farklı sınıflardaki ilaçlar sayesinde HIV pozitif artık ölümcül değil, kronik bir sağlık sorunu olarak kabul edilmektedir. Şu an 5 farklı sınıftan 30 civarında HIV tedavisinde kullanılan ilaç mevcuttur. HIV pozitif bir kişi herkes kadar sağlıklı, uzun ve kaliteli bir yaşam sürdürebilir.

Hayatımızdaki küçük şeylere dikkat ederek ve kimi yanlış alışkanlıkları değiştirerek AIDS’ten korunmak mümkün ve oldukça kolaydır. Ancak asıl AIDS’ten daha tehlikeli ve daha ölümcül olan gerek HIV virüsü taşıyan bireylere gerek eşcinsellere karşı yapılan ayrımcılık ve taşınan önyargılardır. Bu önyargılardan korunmak en az AIDS’ten korunmak kadar önemlidir. Doktorların HIV hastası kişileri tedavi etmeyi reddetmesinden kaynaklanan ölüm daha doğrusu cinayet vakaları bulunmaktadır. HIV ve AIDS sadece kronik bir hastalık olarak kabul edilirken nefret, ayrımcılık, önyargılar yılda ortalama 3 bin intihara, 2 bin cinayete sebep oluyor.

HIV Pozitifler Neler Yaşıyor?

Cinsiyet kimliği/ cinsel yönelimi ne olursa olsun HIV ve AIDS konusunda bilinçlenmeli, bu hastalığı taşıyan insanlarla aramızda bir fark olmadığını görmeli, göstermeliyiz. Bu tarz önyargılardan ve öğretilmişliklerden korunmak en az AIDS’ten korunmak kadar önemlidir. HIV pozitiflerin karşılaştıkları ayrımcılığa daha yakından bakarsak bunu daha iyi anlayabiliriz. Çalıştığı yerden HIV pozitif olduğunun öğrenilmesi ile hızla kovulma en çok karşılaşılan sorunlardan biri. Tedavi hizmetlerinin pahalılığı, bağışıklık sistemi yetmezliğinden ötürü her hastalığa dikkat etme zorunluluğu işsizlikle birleşince Türkiye’de HIV pozitiflere sunulan ölümden başkası olmuyor. İşverenlerin, başvurularda HIV testi istemek gibi bir yetkisi yokken kimi meslek gruplarında bu dayatılıyor. HIV pozitifler bu durumda hiç işe alınmıyor. HIV pozitifleri bu zamana dek yaşamın dışına iten, AIDS’i “ölümcül bir hastalık” korkusuyla gösteren gördüğümüz üzere ayrımcılık, nefret söylemleri olmuştu. Bugünden değiştirmeye başlamak için yineleyelim, AIDS değil önyargı ve nefret öldürür!