5. Yılında; Suruç için Adalet! – Öğrenci Faaliyeti, Dev-Güç, YDG

Suruç Katliamı’nın 5. yıl dönümüne giderken Öğrenci Faaliyeti, Dev-Güç ve YDG’ye sorularımızı yönelttik. Gençlik örgütlerinin 5 yıllık adalet mücadelesini, sokak sokak örülen ”Herkes için Adalet” talebini anlattılar ve 5. yılında Suruç için adalet mücadelesini büyütme çağrısı yaptılar. İyi okumalar. 

Öğrenci Faaliyeti

Süleyman Akın, Öğrenci Faaliyeti Temsilcisi

Suruç katliamından bu yana gençlik örgütleri olarak adalet mücadelesini nasıl sürdürdünüz?

Öncelikle Suruç Katliamı’nın denk düştüğü yeri tespit etmek sağlıklı olacaktır. Suruç Katliamı’na baktığımızda basit bir saldırıdan ziyade, 7 Haziran’dan sonra Saray’ın, faşizmi sürekli kılma stratejisinin bir adımıydı. Bu konjonktürden bakıldığında aslında Suruç Katliamı, toplumda iktidar eliyle yaratılmaya çalışılan değişimin ve faşizmin inşasının önemli bir uğrağıydı. Bu açıdan gençlik örgütleri olarak mücadelemiz, hem yitirdiğimiz 33 arkadaşımızın hem de tüm adalet mücadelesi veren kesimleri kapsayacak şekilde gelişti. Bu sene kampanya ‘adalet günleri’ olarak pratiğe döküldü. Toplumun her kesiminden adaletsizliğe uğrayanların sesi olundu.  Bu perspektifle birleşik mücadelenin parolasını veren bir yanda durdu. 

5 yıldaki çalışmayı nasıl değerlendiriyorsun ?

Pandemi koşullarından dolayı kimsenin alışık olmadığı bir şekilde ilerlese de biraz önce de  söylediğim gibi adalet zincirleri olsun, adalet arayan kesimlerin sesi olunması olsun; polisin engellemelerine karşı güçlü bir şekilde ilerledi. Gençlik, saldırılar karşısında tüm gücüyle tek vücut bir şekilde durabildi. Aslında burada; tam da 33’lerin tehditlere, baskılara, faşizmin engellemelerine rağmen ‘’Gideceğiz.’’ demesinin cüretkarlığı ile hareket edildi. Geçen sene de Kadıköy’de yaptığımız anmada polis barikatları yıkılmıştı ve sokaklarda artık devrimciler konuşacak çığlığı yankılanmıştı. Bu sene de o cesaret ve inatla sürüyor diyebiliriz.   

20 Temmuz günü için çağrı ya da eklemek istediğin bir şey var mı?

Bugün ‘’Suruç için Adalet’’ demek, aynı zamanda gençlik başta olmak üzere bütün kesimlerin adaletsizliğine karşı çıkıştır. Adaletin mahkeme salonlarında değil sokakta olacağının bir çağrısıdır. O yüzden hem ‘’Suruç için Adalet’’ demek için hem de tüm haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşı çıkmak için; 20 Temmuz’da Süreyya Operası önünde buluşuyoruz.

 

Gençliğin Devrimci Güçleri

Başak Yeşilot, Dev-Güç Temsilcisi

Suruç katliamından bu yana gençlik örgütleri olarak adalet mücadelesini nasıl sürdürdünüz ?

5 sene önce gerçekleştirilen Suruç Katliamı, gençliğin gücünün halkların özgürlük mücadelesi ile birleşmesinin önüne geçmeye çalışan iktidarın bir saldırısıydı. 2015’te 33 yoldaşımızı katleden ve gençliğin gücünden korkan iktidara karşı, 5 yıldır özgürlük ve adalet mücadelesini yükseltmeye çalışıyoruz. Panel salonlarına sıkışan ya da iktidarın mahkemelerinden adalet bekleyen değil, gençlik sokakta ve adaletin sağlayıcı olarak bulunmaya devam ediyor. Bu sene de adalet mücadelesini sokakta vereceğiz. 

Bu 5 yılda polis şiddeti ve baskısı ile defalarca kez karşılaşıldı, gençlik buna karşı nasıl bir tavır aldı? 

AKP-MHP faşizmi kendi iktidarını sarsacak güçte gördüğü kuruma ya da kitleye alan açmıyor. Sadece Suruç özelinde değil birçok katliamda, adalet mücadelesi arayan kitlelerin karşı safında durdular. 20 Temmuzlarda Kadıköy’ün her meydanına eylem yasağı konuluyor. Bunu 5 yıl önce, ilk anma yapacağımız zaman da biliyorduk; bugün de biliyoruz.  Gençlik hiçbir zaman kendi mücadelesini, AKP iktidarın açtığı alanda vermedi. Onun diktası altında mücadele vermediğimiz için de biz nerde istersek orada adalet mücadelesini yürütürüz. 

Bu yılki çalışmayı nasıl değerlendiriyorsun?

Bu yılki çalışma geçtiğimiz 4 senedir yürüttüğümüz çalışmalardan daha güçlü gözüküyor. Pandemi süreci ile de alakalı olduğunu düşünüyorum. Gençlikte genel bir öfke birikimi oluşmuştu. Ayrıca bu sene o zamanki dönemin başbakanı, Davutoğlu’nun açıklaması ile de karşı karşıya kaldık. Biz zaten faillerin kim olduğunu biliyorduk, iktidar kendi kendini teşhir eden bir pozisyona düştü. Katliamın zaten AKP-DAİŞ işbirliği ile yapıldığının farkında olan gençlik, şimdi bunu kabul eden iktidarın karşısında daha güçlü duracaktır. Daha örgütlü bir 20 Temmuz bizi bekliyor. 

Bu yılki çağrınızı bizim için yineler misiniz?

Gençliğin değiştirici gücünden korkan AKP faşizmi, zapt altına alamadığı gençliği yok etmeye yönelik DAİŞ çeteleri ile ortak gerçekleştirdiği bu saldırılar gençliğin politik özne olma iradesinin önüne çekilmeye çalışılan zincir silsilesidir. Gençliğe çağrımız; bu zincirleri kırmak ve Suruç için adaleti kendi ellerimizle sağlamak. Bu düşü yarım bırakmamak için özgürlük bayrağını birlikte yükseltelim.

 

Yeni Demokrat Gençlik 

Volkan Atmaca, YDG Temsilcisi

Suruç Katliamı ile hedeflenen neydi?

Suruç katliamı 20 Temmuz 2015’te gerçekleşti ve gerçekleştiği tarih tek başına katliamı anlatmaya yetmiyor. Katliama giden sürece bütünlüklü bakmak gerekiyor. AKP iktidarı açısından büyük bir yenilgi ve bu yenilgiyi kabullenemeyişi içeren sürece 7 Haziran önemli bir nokta koymuştu. Ezilenler açısından bunun yeni bir dönemeç olduğunu söyleyebiliriz. Bir dizi saldırı ile zemini hazırlanan Suruç Katliamı’nı da bu dönemecin ne denli ağır ve zorlu olacağının ilk işaretiydi. Kürt ulusuna yönelik imha, asimilasyon, soykırım politikalarının; devrimci, komünist güçlere yönelik tasfiye saldırılarının yoğunlaştığı dönemde yaşandı, katliam. Kürt halkının Kobane’de kanayan yaralarını sarmak için yola çıkan devrimcileri hedef aldı. Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi ile birlikte mücadeleyi, dayanışmayı vb. esasına alan politik eğilim ve bunu yaşamsallaştırma çabası taşıyan devrimci irade hedef alındı.

Çocuklar nezdinde savaşın yaralarını sarma hedefiyle yola çıkan 33’ler nezdinde devlet halk gençliğini, gençliğin değiştirici gücünü hedefe koydu. Kobane’ye dönük işgal saldırısı başladığı andan itibaren coğrafyamızdan Kobane’ye akan ve hiçbir gücün durduramadığı gençliğin, devrimci iradesinden intikam alma ve sonrası için mesaj verme derdindeydi devlet. Bu anlamıyla faşist diktatörlük 5 yıldır yoğunluklu bir saldırı pozisyonunda bulunuyor. İdeolojik saldırılarını TDH ile Kürt ulusunun ve örgütlü güçlerinin arasındaki makası açma kaygısıyla gerçekleştiriyor. İdeolojik olarak tasfiye edemediği güçleri tutuklamalarla, katliamlarla, geriletmeye çalışıyor. Ancak devrimci-komünist güçlerin 5 yıldır gerçekleştirdiği direnişin bu saldırıları esasta ideolojik olarak boşa düşürdüğünü ifade edebiliriz.

5 yıldır gençlik örgütleri “Suruç için adalet, herkes için adalet” sloganıyla ortak bir çalışma yürütüyor. Siz de içinde ve öznesi bir gençlik örgütü olarak bunu politik ve ideolojik olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Suruç katliamı toplamda gençlik hareketine yönelik gerçekleştirilen bir saldırıydı. Biz bu saldırının gerçekleştiği ilk günden bu yana saldırının hesabını sormak, 33’lerin mücadelelerini bulunduğumuz her alanda büyütmek için mücadele ediyoruz. Bu anlamda tartışmayı iki biçimde ele alıyoruz. Katliamın hedefine aldığı gençlik örgütü olan SGDF ile dayanışmayı örmek, 33’lerin mücadelelerini sahiplenmek. Bugün açısından bunun üzerinde tutum geliştiriyoruz. Gençlik hareketine yönelik gerçekleşen bu saldırıyı diğer gençlik örgütleri ile birlikte teşhir etmenin, hesap sormanın mücadelenin ihtiyacına yanıt olacağını düşünüyoruz. Bu anlamda bugün 20’den fazla kurumla birlikte örgütlediğimiz kampanyanın gençlik açısından olumlu etkisi olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca adaletsizliğe mahkum edilen diğer katliamlar ile Suruç Katliamı’nın ilişkisini kurarak toplumsal bir talebi örgütlemenin, içinde bulunduğumuz süreçte önemli olduğunu düşünüyoruz.

Son olarak 20 Temmuz’a dair bir çağrınız var mı? Nedir?

Adalet mücadelesini bulunduğumuz her alanda örgütlemeye çalışıyoruz, bunun tahsisi için mücadele ediyoruz. Bu anlamda 20 Temmuz’da mezar başı anmalarıyla yüzümüzü 33’lere döneceğiz. Onlarla birlikte adımladığımız sokakları 20 Temmuz’da onlar için adımlayacağız. Geleceğe ve umuda yüzünü dönen, gözlerimizden tanıdığımız dostlarımızın hesabını sormak için 20 Temmuz’da bulunduğumuz her alanda 33’lerin düşlerini haykıracak mücadelelerini büyüteceğiz. Gençliğe çağrımız, birlikte mücadele edelim, birlikte hesap soralım.