45. Yılında Politeknik Direnişi – Deniz Bahçeci

Yunanistan’daki iç savaştan (1946-1949) sonra ülkeye siyasi istikrarsızlık ve kaos hakim oldu. İç savaştan sonraki 5 yıllık süreçte 13 kez seçim yapıldı, hükümet ve iktidar organları değişti. Değişen iktidarlar, peş peşe yapılan seçimler toplumsal öfkenin ve isyanın oluşmasına neden oldu. Konstantin Karamanlis ve General Pelagos’un Milli radikal Birlik hükümetleri kuruldu ve ‘’istikrar’’ sağlanmaya çalışıldı. Ne var ki 1960’lı yılların başında toplumsal bunalım arttı, öfke yeniden körüklendi. Egemenlere karşı büyüyen öfkeyi yalıtan, kitleleri pasifize eden burjuvazi tarafından da destek gören Yurgo Papandreu iktidara taşındı.

Ancak burjuvazi düzeni başka bir karakterle inşa etmeliydi. 21 Nisan 1967’de genel seçimler öncesinde Yurgo Papandreu’nun seçimleri yeniden kazanması ihtimali düşünülerek CIA güdümlü Albaylar Cuntası darbe ile yönetime el koydu ve iktidarı ele geçirdi. Cunta rejimin karakterini ve içeriğini anti-komünist olarak tayin etti. En temel demokratik haklar yasaklandı. Devrimciler, aydınlar, öğrenciler tutuklandı, hapishanelerde işkence gördüler. Bir yandan emekçileri kaba kuvvetle bastırmaya çalışan bir yandan da baskının bir biçimi olarak ideolojik tahakküm kurmaya çalışan bir iktidar organıydı, Albaylar Cuntası. Radyolarda ırkçı marşlar çalıyor, faşist-gerici söylemler artmaya başlıyordu. Cunta, olası bir başkaldırıya, isyana karşı asker içinde özel birimler kurdu. Cunta yönetimi, tüm alanlar üzerinde hakimiyet kurmak istiyordu.

Toplumun en canlı, dinamik ve muhalif kesimlerini, üniversite öğrencileri ve aydınlar oluşturuyordu. 1970 yılların başına gelindiğinde Albaylar Cuntasının hem burjuva siyasette hem de toplum nezdinde hiçbir meşruluk zemini kalmamıştı. Sermayenin desteği cuntanın varlığını sürdürmesine yetmeyecek olması kemer gevşetme politikalarını, siyasi tutsakların serbest bırakılmasını, sansürün ve yasakların kısmi olarak kaldırılmasını beraberinde getirdi.

Albaylar cuntasına karşı ilk direniş 1973 Şubatında Atina Üniversitesi Hukuk öğrencilerinin Hukuk fakültesini işgal etmesiyle başladı. Bu işgal hareketi, polisin sert müdahalesiyle karşılaştı.Bu işgal gelecek olan büyük isyanın ve direnişin habercisi gibiydi. 14 Kasım 1974’de Politeknik Üniversitesi öğrencileri okulu işgal etti. Ekmek, Eğitim, Özgürlük direnişin temel sloganı oldu. Bunun yanı sıra “İnsanlar sizin zincirlerinizi kıracak, Kahrolsun Cunta, ABD Dışarı, Bugün faşizm gidecek, Burası yeni Tayland olacak”(1973 Ekim ayında 4 yıllık bir askeri düşüşüne katkısı olan Tayland’daki bir öğrenci ayaklanmasına atıf) gibi talep ve sloganlar etrafında örgütlendiler.

Direnişin yaratılmasında ve öncülük edilmesinde illegal faaliyet yürüten Yunanistan Üniversiteli Öğrenci Birliğinin önemli bir yeri ve misyonu oldu. Üniversiteyi işgal eden öğrenciler süreci daha örgütlü yönetebilmek adına bir komite kurdular. Ve komite kitleler ile birlikte direnişin ilk gününü anlatan bildiriler dağıttı. Direnişi başlatan üniversiteli gençlik Özgür Savaşçılar adlı bir radyo kurmuş Maria Danske’nin ağzından Yunan işçi ve emekçileri sokağa çağırıyordu. Üniversite gençliğinin çağrısıyla birlikte Atina sokakları hızla doldu, işçiler emekçiler Askeri cunta karşıtı olan tüm kesimler gençliğin yaktığı ateşi harlamaya başladı.

Direniş ve isyan büyüyor Cunta ise vahşi ve akıl almaz biçimde saldırıyordu. Cunta 16 Kasım’da, Genelkurmay binasının önünde eylem yapan on binlerce insanın üzerine tanklarını sürdü ve onlarca insanı katletti. 17 Kasım’da ise Politeknik Üniversitesi’ne ilk müdahale başladı ve tanklar üniversitenin duvarlarını yıkarak içeri girdi. Cunta bu seferde 36 öğrenciyi katletti. Direniş boyunca örgütlenen eylemelerde onlarca insan ölümsüzleşti yüzlercesi yaralandı. Cuntanın saldırıları devam ederken radyodan yayın yapmaya devam eden öğrenciler ; halkı sokağa çağırıyor, Ekmek, Eğitim, Özgürlük diyerek genel grev çağrısı yapıyorlardı. karşı devrimin tüm olanaklarına, tanklarına, ordusuna karşı direniş cephesi kendisini örgütlüyor ve geliştiriyordu. Albaylar Cuntası’nın Tanklarla üniversiteye dalıp en az 24 insanı hayattan koparması Albaylar Cuntası için “filmin sonunu” değiştirmemiştir.

Hem direnişin muhtevası hem de Cuntanın içerde ve dışarıda sıkışmışlığı, içinde bulunduğu kriz durumu onun sonunu hazırladı. Albaylar cuntasının devrilişiyle birlikte peşi sıra Avrupa’daki bir çok diktatör ve onların gerici-faşist rejimleri tarihin çöplüğüne gömüldü.

Üniversitelerin, akademinin susturulmaya çalışılması, gençliği gerici-faşist politikaların bir parçasına haline getirilmek istenmesi, genç kuşak üzerindeki politik-ideolojik kuşatma ve geleceksizleştirme topyekün gençlik üzerindeki bu saldırıların en temeldeki amacı iktidarın kendi gençliği yaratmak istemesiydi.

Ve son olarak, Özgür Savaşçılar radyo yayınında şöyle devam etti; Yunanistan halkı sokağa çıkın ve bizim yanımızda olun. Bu mücadele diktatörlüğe ve cuntaya karşı evrensel bir mücadele! Sadece siz bu kavgayı verebilirsiniz.  

Evet! Sadece biz bu kavgayı verebiliriz.